Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Ekim 2023

​Vakıf geleneği ve vakıf insan

Cumhuriyetten önce İslam medeniyetinin iyilik hareketini vakıflar eliyle yürütülmekteydi. Cumhuriyetle birlikte vakıf kurmak zor ve zahmetli bir hal alınca iyilik hareketi insanlar eliyle iyilik yapan derneklerin kuruluşuna öncülük etti. Osmanlı döneminde belediye teşkilatı da olmadığından dolayı insanlar vakıflar aracılığıyla şehre hizmet ediyorlardı. O dönemde vakıflar; hastanelerden, eğitim kurumlarına, yolcuların ağırlanması hatta kuşların doyurulmasına kadar hemen hemen her alanda hizmet için kurulmuştu. Böylelikle bu kurumlar, toplumsal düzenin de önemli bir parçası olmuşlardı...

Günümüzde de özellikle göç alan büyükşehirlerde İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa başta olmak üzere diğer büyük şehirlerde hemşeri dernekleri kurulmuş ve bu dernekler tıpkı Osmanlı dönemindeki vakıflar gibi çalışmaktadırlar. Kiminin ambulansı, kiminin cenaze aracı, kiminin mobil aş evi bile var. Hatta bazı dernekler, büyükşehir belediyesi ve otogar esnafıyla ortak protokoller yaparak göç etmiş ailelerin dönüş biletlerini temin ediyorlardı.

Bu dernekler arasında İstanbul Viranşehirliler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği kurulduğu 1997’den beri öğrencilere burs, barınma, yemek hizmeti vermektedir. Viranşehir, Urfa’nın en büyük ilçelerinden biridir. Ve İstanbul’a hatırı sayılır bir göç vermişti.

Dernek ilk kurulduğu zaman Aksaray semtindeydi. İlk yönetim kurulu o zamanlar şöyleydi. Necati Erol, Mustafa Akyürek, Av. Mehmet Aba, Hıdır Tepret, Abdullah Yıldırım, Mehmet Yavuzkaplan vardı. Daha sonra dernek yönetimine Hacı Suphi Akışık, Ömer İskender Kaya, Abdülkerim Gören de girmişti. Özellikle Hacı Suphi Akışık’ın İstanbul Fatih’teki bir arsasını Viranşehirliler derneğine bağışlamasıyla derneğin Fatih’te beş katlı devasa bir hizmet binası yükseldi.

Viranşehirliler Derneğinin kendi binasına sahip olmasıyla daha önce bağışlarla verdiği kira paraları öğrenciler burs olarak yansıtıldı. Mutad zamanlarda İstanbul genelindeki hemşerilerle birlikte yemek yenildi. Buradaki Viranşehirliler, iftarlarını, taziyelerini, düğünlerini ve diğer törenlerini bu dernek binasında yapmaya başladılar. Özellikle her ay üniversite öğrencilerine bursları elden dernek binasında verilirdi. Bunun sebebi öğrenciler derneğe gelsin burada bir aidiyet oluşsun. Buradaki toplantılar her ay öğrenci buluşmasına dönüşmüştü. Bazı toplantılara İstanbul’daki devlet erkânı katıldığı gibi Urfa valisi, belediye başkanı, Viranşehir kaymakamı ve belediye başkanı da bu toplantılara katılırlardı.

İstanbul’da bir şehri tanıtma gibi bir vazifesi de vardı Viranşehirliler Derneğinin. Mesela sabır peygamberi Hz. Eyyub’un makamının Viranşehir’de olması nedeniyle Viranşehir’de Uluslararası Sabır etkinlikleri düzenlendi. Viranşehir Derneği bu etkinliğe İstanbul’dan hatta yurt dışından birçok kişinin katılmasına vesile olmuştu.

Bütün bunların gerçekleşmesi için bazı şahsiyetlerin kendilerini vakfetmesi gerekirdi. Geçen hafta rahmet-i rahmana kavuşan Viranşehirliler Derneği kurucu başkanı ve vefatına kadar da derneğin başkanlığını sürdürmüş Necati Erol hocamızın iyiliklerinden bahsedeceğim. Gerçi geçen hafta da bahsetmiştim bu iyiliklerden. Bu anlattıklarımız ise geçen hafta zaman darlığından dolayı anlatamadıklarımızdır.

Geçen hafta Üsküdar’da Marmara İlahiyat Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından helallik istenmişti Necati Erol Hoca için. Herkes helal demişti. Ardından onun güzel hatıraları yine onun güzel dostları tarafından anlatıldı. Viranşehirliler Derneği Yüksek istişare kurulu başkanı Av. Mustafa Kuran, Necati Erol hocanın bir vakıf adam olduğunu söylemiş ve şu hatırasını nakletmişti. “Viranşehir Derneği'nin Başkanı Necati Erol'un vefatı Dernek camiasında Viranşehir'de çok büyük üzüntü yaratmıştır, onunla unutulmayan bir vakayı Viranşehir Derneği'nin Fahri Başkanı olarak size intikal ettirmek istiyorum. Necati Hoca bir gün hastaydı. O dönemde Fatih belediyesi meclis üyesiydi. Fatih'te yapımı devam eden Viranşehirliler derneğinin bahçesinde bir tadilat imarı gerekliydi. Buranın yapılması ve kapatılması gerekiyordu. Kendisi de çok hastaydı. Ancak zoraki olarak belediye meclisindeki toplantıya iştirak etmesi lazımdı. Ben dedim ki Hocam, sevgili Necati Hoca gitme, sonra yaparsın bu işi.

O ise Hayır bu iş sevabı işidir. Viranşehir'e yapılacak bir hizmettir. Dolayısıyla ben, burada derneğin yaşatılması için hasta da olsam, ölsem de bu yolda gam yemem, dedi. Ve onu arabayla Fatih belediyesine götürmemi istedi. Hoca, araba kullanmayı pek sevmiyordu. Kafasında geleceğe dair sürekli fikirler oluştuğu için araba sürerken yolda kaza riski oluşabilir diye pek buna yanaşmamıştı. Kendisine dernek olarak bir araç alalım fikrimize de sıcak bakmamıştı. Çünkü araçla beraber daima bir sürücü de olacaktı. Bu da derneğe külfet oluyordu. Necati Hoca’yla belediyeye doğru giderken onun çok ağır hasta olduğunu tir tirt titrediğini gördüm. Ama her şeye rağmen Viranşehir dernek binasının işini halletmek onun hayatında çok önemli bir vakaydı. Bu hatırayı hayatım boyunca hiç unutmam. Necati Hoca vakıf bir adamdı. Bütün hayatını derneğe bağışlamış, derneğe adamıştı. İnsanlara hizmet etme yolunda çalışmıştı.

Necati Erol Hoca, iyiliğin yeniden bu cennet vatanda hâkim kılınması için seferber oldu; en yakın çevresinden başlayarak iyiliklerde bulundu. Zenginden alıp fakire verdi. Her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı ilke edindi.”

Bizler de Necati Erol hoca için söylenen bu sözlere şahitlik ettik. Onun iyilik hareketinden nasiplendik. Onun en iyi davranışı İstanbul’a gelen üniversite öğrencilerine sahip çıkması ve bu öğrencileri vatana, millete hizmet eden öğrenciler yapmasıydı. Necati Erol Hoca ile vakıf geleneği devam ediyor. Zaten en büyük arzusu Viranşehir derneğinin bir an önce vakfa dönüşmesiydi. Hatta vakıf senedi için de bazı taslaklar hazırlamıştı. Allah ondan razı olsun. Makamı ali, mekânı cennet olsun.