Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Temmuz 2023

​Vantilatör tutan kitap…

Sıcaklık 43,2 dereceydi. Sanki yerden ve yukarıdan gelen iki alev arasındaydık... Asfalt güneşi tokatlamıyor, bizi tokatlıyor gibiydi... Kuzenimiz olan güneşten, kuzenimiz olan atomlar, bizlere nar getiriyor, hararet getiriyordu... Telefonumu çıkarıp, Asâ-yı Mûsa’yı okumaya başladım. Sıcaktan dikkatim dağılınca, tekrar tekrar geri dönüp, yeniden okuyordum... Asâ-yı Mûsa ruhuma manasını vurup, yeisi yok edip, hayat fışkırtıyordu ve muhteşem misallerin ruhuma attığı nakışları hissediyordum... Okumaya başlamadan önce, sırtımdan, ensemden, alnımdan akan rahatsız edici ter, daha sonra pınar rahatlığı yaşatmaya başlamıştı…

Bu sıcaklığa rağmen, ışık ve görebilmek büyük bir nimet idi... Karanlık yokluktur, mutlak soğukluktur. Güneş bizi yakıyor ama nebatatı ve dalların ucundakileri de pişiriyor. Elbette böyle muhteşem bir aşçının, sıcak kepçesini, sırtımıza da yiyeceğiz ve şükürler ile katlanacağız... Aynı zamanda cehennemin narından da Rahim olan Allah’a sığınacağız...

Kışın dışarıda soğuğu yaşıyoruz. Araya yaz sobası olan klimayı sokmadan sıcağı da yaşamak gereklidir... Allah’ın ruhumuza taktığı duygular meyvesi yazın daha iyi kızarıyor. Eğer insan insan ise; musibetler, hastalıklar, açlık ve yazın sıcağı olgunluğa sebep oluyor... Genellikle soğuk ısınmaktan başka hiç bir şey düşündürmez. Hatta aç olasınız bile tek derdiniz; ısınmak olur. Ama sıcak irşat makamında oturur; suyla başlar, esintilere, gölgelere bulutlara bir vadinin kenarına, hışırdayan yaprakların altına vs. Götürür. Götürmekle de kalmaz, düşündürür; insanın ne kadar aciz olduğunu hatırlatır. Hele yaz ramazanlarında, kuruyup tahta gibi olan dilden çıkan takati bitmiş kelimeler, kuru dudaktan nemsiz olarak çıkarken, aciz bir kul olmanın saltanatını da ilan eder...

Soğuk mücadele ettirmez, ölüm uykusuna daldırmak ister, insan çabuk teslim olur ama sıcak mücadele öğretir. İşte bunun içindir ki çölde serap görüp, su aşkına koşanın gayreti çok büyüktür. İşte ecdadımız da çölde suya koşanın aşkı gibi İ‘lâ-yi Kelimetullâh” davasına koşmuş ve neticesini de almıştır. Ayrıca her şeye aynı aşkla el uzatmış; taş ve ağaç oymacılığı, hat, tezhip sanatı, edebiyat vs. Askerlik, nizam, koruma ve adalet bile susamışın su aşkına benzer hal ile yerine getirilmiştir. Zaten o gayret dua olmuş, iltica olmuş ve Rahmân-ın rahmetine kavuşturmuştur. Evet, sıcak mürşittir, perdeleri açar, cehennemi gösterip, Allah'a sığındırır. Cennet'ti bile unutturur; yeter ki Allah affetsin… Sıcak, bizlere gölgelerin, dostların ve hararet gideren sohbetlerin, çayların dostların da rahmet olduğunu, kıymetini hatırlatır, böylece yüksek hararetten huzura geçersiniz.

Allah'ın her şeyi güzel, sıcağı da, soğuğu da… Çirkin olan var ise onlardan biri de; dengeye çomak sokmaktır. Ölçüsü kaçmış klimalar çoktan araya sokulan çomak olmuş… Nefis kibirden klima istiyor ama sıcağın irşat makamı ise anla diyor, düşün diyor, yaz sobası yakma diyor; bu sıcağa dayanamıyorsun, ya o sıcakta ki halin nice olacak diyor…

Evet, sıcakta Asâ-yı Mûsa’yı okumak, içime vantilatör tutan düşüncelere sebep olmuştu...

Alevden kırbaç, adeta ümitsizliğe, tükenmişliğe itmiş, nefis tepinirken: Deniz, havuz demişti... Bediüzzaman’ın Asâ-yı Mûsa reçetesi imdat edip, elimden tutmuştu. İnsan hakikatlere teslim olunca ruhunda hakikat vantilatörleri çalışıyor, başka çarelere gerek kalmıyor… Allah’ın yaz sıcağına da olgunlaşan meyveler ve düşünceler adedince şükürler olsun… Bu sıcaklarda, namazını, zikrini, okumasını ve tefekkürünü aksatmayanlara ve irşat olanlara selam olsun…