Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Ağustos 2023

​Varlık ve lüks tüketim vergisi ile fedakarlığın denkleştirilmesi

Dünyada kapitalizmin, emparyalizmin ve siyonizmin getirdiği olumsuz rüzgarlar dönemi, büyük yeniden yapılanma “Great Reset” ile yerini yeni bir dünya düzenine bırakmaya hazırlanıyor. 1944’te Beretton Woods’ta kurulan dünya düzeni bir asra yakı bir süredir işleyegeldi. Bu süre zarfında klasik dönemin kuvvete dayalı sömürge sistemi, yerini küreselleşme adı altında hukuka dayalı bir sömürü sistemine bıraktı. Ancak, insanlığın bir grup küresel elit tarafından bu sistemde daha fazla sömürülmesi yerine, güç dengelerinin değiştirilmesi girişimleri devam ediyor.

Değişim her zaman sancılı olur, dünya üzerindeki pek çok ülke ekonomilerinde de insanları bu değişime hazırlıyorlar. Zira, kimse rahat yatağında yatarken değişim peşinde koşmuyor, tarih buna şahit olmuştur. O kadar ki, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın denilecek seviyede aymazlık, vurdumduymazlık örnekleri görülmüştür.

Pek çok ülkede bu değişime hazırlıktan kaynaklı sorunlar yaşanıyor, görülen o ki, bu sancılı süreç bir süre daha yaşanmaya devam edilecek. Ancak kesin olan bir şey var ki, bazı ülkeler kaynak kullanımında verimliliği, kamu harcamalarında açıklık ve şeffaflığı, gelir dağılımında adaleti belirli ölçüde sağladığı veya kaynak zenginliğine sahip olduğu için küresel krizden daha az etkileniyor. Ancak küresel oyunun bazı oyuncakları ise seçim görünümlü atamalarla iş başına getirilmiş küreselcilerin ülke müdürleri vasıtası ile yönetiliyor. Ülke müdürleri ülkenin kaynaklarının rantını bu elitlere aktarmakla görevli kişiler aslında. Bu rantı, doğal kaynaklara erişim yanında para ve sermaye piyasalarında hareket kabiliyeti ile verdikleri gibi kamunun yatırımlarına finansman sunmak (yani, faizle para satmak) suretiyle sağladıklarını da görüyoruz.

Bu kaynak aktarımı süreci içinde yeni bir oyuna hazırlık yapmayı başarabilen, halkının refahını sağlayabilen ülkeler dünyanın geleceğinde stratejik yer sahibi olacaklar. Ancak, bu sürecin en önemli ürünü, insanlığın insan odaklı, insan fıtratının isterlerine uygun bir medeniyet ortaya koyabilmesidir. Bu medeniyet modelini ortaya koyan millet düyanın yeni güç merkezi olmaya adaydır. Kesin olan bir şey var ki, şahısların hayatında 5-10 yıllar uzun sürelerdir, devletlerin ve milletlerin hayatında 50 – 100 yıllar kısa sürelerdir. Bu bedenle devlet aklı ile meselelere bakıp uzun dönemli hedefler ve stratejiler üreterek bu çok oyunculu, farklı güç dengelerine sahip satranç içinde güçlü bir yer alabilmek lazımdır.

Bu geçiş sürecindeki sancılar açısından kesin olan bir şey var ki, dünyanın birçok ülkesinin halkları ciddi sıkıntılar yaşamaya devam edecek, akşamdan sabaha çıkış beklenmesi hayal olur. Dünya halkları mevcut sistemde refah içinde yaşamaya devam ettiği sürece yeni bir arayış veya değişim beklentisi içinde olmaz. İnsanların bu değişimi istemesini sağlamak için ayaktakileri uyarmak ve uyuyanları uyandırmak gerekiyor. Bunun için gerekli dozda uyarıcı kullanılıyor ve kullanılmaya devam edilecek.

Kullanılan bu uyarıcılar içindeki ekonomik faktörler, dünya halklarında önemli birer uyaran görevi görüyorlar. Bu süreç içinde, doğal olarak, kamu harcamalarının finansmanı da mutlak suretle yapılması gerekiyor. Özellikle pandemi döneminde oluşan kamu açıklarının finansmanı için enflasyonun da bir araç olarak da kullanıldığını görüyoruz.

Doğal olarak ekonomilerdeki bu stres halka yansıyor. İşte bu noktada bir stratejik karar verilmesi lazım. Kesin olan bir şey var ki, bu süreçte kamu harcamalarının finansmanı tarafında da halka yansıyanlar olacak. Bu stresi alt ve orta gelir grubuna mı yansıtacağız, yoksa üst gelir grubuna mı yansıtacağız, bütün mesele bunda. Türkiye özelinde bakıldığında alt ve orta gelir grubundaki kişiler zaten belirli ölçüde bu yangından nasibini aldılar, halkımızın hayat standardı çok ciddi oranda geriledi. Seçim öncesinde oy alabilmek için pek çok konudaki taleplerin karşılanmasının sonucu olarak bütçede ciddi bir mali yük oluştu. Bunların, alt gelir grubundan kaynaklı olanlarını zaten alt gelir grubu, kaşıkla verilip kepçe ile alınması usulü ile bedelini ödedi. Bu aşamada üst gelir grubundakilerin biraz daha fedakarlıkta bulunmasını beklemek daha yerinde olacaktır.

Üst gelir grubuna yönelik olarak, kamu harcamalarının finansmanında bundan sonrası için varlık vergisi türü enstümanlar ile lüks tüketim vergisi gibi enstrümanlara odaklanmak gerekiyor. Bu bağlamda en kolay ve somut ölçümlenebilecek olan lüks araçların vergilerinin artırılması, özellikle 2.000 cc ve üzerindeki araçların vergilerinin artırılması ile başlayarak lüks tüketim grubundaki harcamaların kamu finansmanına katkı oranını artırmak gerekir. Gayrımenkulde, ve araçta -aile fertlerinin kullanımında olanlar dışında- sahip olunan gayrımenkul ve araç sayısı fazlasının ek vergiye tabi tutulması, altın ve dövizde hareketsiz duranların vergilendirilmesi ve bunlara benzer nitelikte uygulamalar ile fedakarlığın denkleştirilmesi daha isabetlidir.