Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2438.83
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Ekim 2018

Vesayetin Kaşıkçı ve ''Andımız'' operasyonu

Kaşıkçı cinayetinin faillerinin 'dublör' planı da Andımız'ın gündem olması da Türkiye'nin içe kapandırılmasına provokasyonlara zemin hazırlamaya dönük uluslararası saldırıdır.

Suudî yönetim'in cesedi saklaması da saldırı için uygun bir zamanın kollandığını işaret etmekte.Buna teşne çevrelerin olayı saptırmaya dönük çıkışları ihmal edilmemeli. Çünkü bu çevreler ölü gezdiriciliğini geçmişte yaptılar, Geçmişte, Türkiye'yi içe döndürme planlarının aparatı oldular. Siyonist / Emperyalistler Orta Doğu'da yeni sınırlar çizerken Türkiye'nin başına yeni belalar sardılar. Öldürülen gazeteciler üzerinden toplumsal kutuplaşmayı körüklediler, toplumun bir kesimini 'laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmakla' itham ettiler.

Cemal Kaşıkçı'nın naşını, kimin evinin önüne, bahçesine koyacaklarının planlarını yapmadıkları ne malum? Doğruya,yanlış; aka, kara diyen bir güruh pusuda bekliyor. Şimdi ikrar ettiklerini o gün inkar edeceklerdir.Yerli işbirlikçilerini açıklamıyorlar. Bu bile başlı başına bir meydan okumadır. " Öldürdük. Cesedi de vermiyoruz." diyor. Suudî yönetim 18 kişiyi Türkiye'ye vermeyeceğini, kendisinin yargılayacağını(!) açıkladı. Katil, mahkeme kurmuş buna da herkesin inanmasını, ikna olmasını ve gündemin değişmesini bekliyor.

Kral katil...

Jetleri tahsis edenler de soruşturma açılmalı.

Cemal Kaşıkçı'yı katledenler, Zirve Yayınevi, Danıştay katliamlarını bu işbirlikçilerle yapmadılar mı? Hrnat Dink'i, Rahip Santoro'yu öldürmediler mi?

Kaşıkçı'yı 15 Temmuz darbecilerinin ağababaları katletti.

Kaşıkçı cinayetiyle 'Öğrenci Andı'nın gündem olması tesadüf mü?

Seksen yıldır uygulanan 'Andımız' beş yıl önce 8 Ekim 2013'te kaldırılmıştı. Beş yıl sonra Danıştay, 24.4.2018 tarih ve 2018/2319 kararla kaldırma işleminin yürürlüğünü durdurdu.

Durdurma kararından altı ay sonra tartışması başladı. Tartışmanın, zamanlaması enteresan değil mi? Karar 24 Nisan 2018'de açıklanıyor, tartışması Ekim 2018'de Kaşıkçı'nın katledilmesiyle başlıyor. Kim(ler) başlatıyor? Vesayeti savunanlar, bir siyasi partiyi sahte oylarla ele geçirmek isteyenler.

Danıştayın kararı elbette hukukî ve pedagojik açıdan eleştirilebilir. Bu ayrı bir konu. Kararı verenler, kararın art niyetli kişilerce nasıl kullanılacağını bilemezler. Her şeyi istismar edenler mahkeme kararlarını da istismar ediyorlar.

Danıştayın Şubat 2006'da Anaokulu müdiresi başörtülü Aytaç Kılıç hakkında verdiği, başörtüsü kötü bir örnektir, başörtülü olarak sokakta da gezemez, mealindeki kararı hukukî değildi. Fakat bu kararı fırsat bilen provokatörler, üst aklın tetikçileri 17 Mayıs 2006'da Danıştaya saldırdılar bir hakimi katlettiler. Mütedeyyin kesimi katil ilan edip hedef gösterdiler. Andımız kararını da buna benzer şekilde kullanmayı deniyorlar.

Öğrenci Andı'nın savunulacak pedagojik ve bilimsel hiçbir yanın olmadığı ortada. 8. Daire üyeleri her ne kadar savunmanın bilimsel deliller getiremediğini söylüyor.Ama 1933'te bu metni uygulamaya koyan Dr. Reşit Galip, bilimselliği gerekçe göstermiş mi?

Bilimsellik mi?

1999'da 28 Şubat Post Modern darbenin kudretli paşası Çevik Bir’in YÖK’e yazılı bir talimatıyla başlatılan düz lise mezunlarına 0,8; meslek lisesi mezunlarına 0,3 olarak uygulanan kat sayı hangi bilimsel gerekçelere dayandırıldı da Danıştay 8. Dairesi,YÖK Genel Kurulu’nun 21 Temmuz 2009 tarihinde aldığı üniversiteye girişte herkes için 0,15 şeklindeki eşit katsayı kararın yürürlüğünü 25 Kasım 2009'da durdurmuştu? Hangi bilimsel çalışmalar sonucu Açık Liseler sınavına başörtülülerin girişini; belediyelerin Kur'an Kurslarına yakacak yardımını yasaklamıştı?

Danıştay, Öğrenci Andı'nın pedagojiye, eğitim bilimine uygunluğunu savunuyor fakat bu bilimsel verileri açıklamıyor. Halbuki 06-12 yaş grubundaki bu ( süt içmesi gereken )çocuklara ant içirilmesi, yemin ettirilmesi, pedagoji bilimine aykırıdır.

Çocuğa yemin ettirilmez. Metnindeki Türk ifadesinin yerine " İngiliz'im, Alman'ım, Fransızım, Varlığım Alman(...) varlığına armağan olsun." Böyle bir metin, her sabah Almanya'da okutulsa Avrupa kriterlerine uygun olur mu?