Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Nisan 2017

Vicdanı olan 'hayır' diyemez!

Referanduma sayılı günler kaldı. Tarihi bir yol ayrımındayız. Heyecanlıyız, umutluyuz ancak korkmuyoruz. Tek korkumuz bağımsızlığımızın elden gidecek olması. Bu yüzden büyük bir azimle ve cesaretle ülkemizin elini güçlendirmek için var gücümüzle mücadele ediyoruz.

CHP, HDP, SP, AB, CIA, NATO, FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi siyasi partiler, terör örgütleri ve onları destekleyen STK'lar, medya grupları, yazar-çizer, iş adamı, sanatçı vs kesimler ittifak halinde "hayır" cephesinde yer alıyor. Biliyoruz, hep millete karşı oldular!

Yalan üzerine kurdukları kampanyalarını tehditle sürdürmeye devam ediyorlar. Küresel çetenin itaatkar kulu FETÖ'nün yazdığı senaryoda oyunculuk yapan Kılıçdaroğlu; "Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz" demişti.

Çok bomba patladı ondan sonra. Yüzlerce masum sivil insan bu saldırılarda hayatını kaybetti. Her saldırıdan sonra HDP ve CHP " Seni başkan yaptırmayacağız. Tamam mı, devam mı?" diyerek millete parmak salladılar. Bombalı saldırıları üstlenen bizzat PKK ve DEAŞ olmasına rağmen onlar alçakça Saray Gladyosu dedi. Bugün 15 Temmuz'a kontrollü darbe dedikleri gibi!

Ne var ki her defasında yaralarımızı çarçabuk sararak ayağa kalktık ve inadına kenetlendiku2026

Biri, 8 Haziran'da gazetelerini kapatacağız dedi diğeri meclis kürsüsünü işgal etti diğeri de milleti İzmir'den denize dökmekle tehdit etti. Hiçbirinin millete ve değerlerine, tercihlerine saygısı yok.

Erdoğan, 7 Haziran operasyonundan sonra yukarıda saydığım kesimlerle uzlaşarak, koalisyon kurmak isteyenlerin oyunlarını boşa çıkardı. Koalisyon onların içinde bir ukde olarak kaldı! Eğer o gün koalisyon yapılsaydı belki de 15 Temmuz'a gerek duymayacaklardı.

Hesaba göre küresel çetenin adayı Hillary Clinton başkan olacaktı. Hillary'nin içerideki yol arkadaşları(!) da CHP ile koalisyon kurmuş, FETÖ ve PKK ile uzlaşmış, AB ile ittifaklarını geliştirmiş bir Türkiye'de, Kuzey Suriye'de 2. İsrail denilebilecek bir PYD devletçiği projesini adım adım hayata geçirecekti.

Erdoğan'ın yanında yer almayı tercih eden Bahçeli'nin tavrını ülkenin bekasından yana koymasıyla birlikte bu proje bozguna uğradı. Bedelini bir FETÖ projesi olan Akşener'le ödetmeye kalktılar.

Yıllardır küresel çete tarafından çekip çevrilen Türkiye artık bağımlı, itaatkar, kontrol edilebilir bir ülke olmaktan çıkarak bağımsız, güçlü, zengin bir ülke olmak istiyor. Evet'in anlamı budur.

250 trilyon dolarlık servetin %50'sini kontrol eden %1'ik tefeci kesim bilindiği gibi finans sistemini savaş, kaos ve kriz üzerine bina etmiştir. Trump bu kurulu düzeneğe ancak 2-3 ay dayanabildi ve her geçen gün kontrolünü kaybediyor. Küresel sistem, Suriye üzerinden savaşı derinleştirerek dünyada büyük bir kaos çıkarma çabasında.

Bugün BM bu kurulu düzenin parlamentosu, NATO kolluk kuvvetleri, IMF de bankası durumundadır. Medya, teknoloji ve silah sektörünü de elinde bir güç olarak bulunduran bu azgın topluluk dünyayı felakete götürmekten başka bir işe yaramamaktadır. Türkiye'nin 16 Nisan'daki itirazı bunadır!

David Rockefeller'in New York'ta 69 dönümlük bir araziyi 8.5 milyon dolara satın alarak binasını bağışladığı BM'nin dünyada katkı sunduğu olumlu tek bir örnek var mıdır?

16 Nisan'da BM'ye de etki eden ve ABD'nin küresel hegemonya politikalarının üretim merkezi olan CFR adlı bir örgütün tahakkümüne son vermek amacıyla da toplanacağız.

"Erdoğan'ı tehlikeli şahıs olarak gösteren ve Türkiye'de darbe yapılması çağrısında bulunan" Foreign Policy ile "Türkiye üzerindeki kara bulutlar" başlıklı yazılar döşeyerek ABD ve NATO'yu göreve çağıran ve sürekli darbe çağrıları yapan NYT gibi bu çetenin yayın organlarına bir cevap vermek için de orada olacağız.

Nihai hedeflerinin dünyayı kontrol etmek olan bu düzenin mimarları oldum olası Müslüman düşmanıdır. Türkiye ise mazlum İslam coğrafyasının umudu olma yolunda elini güçlendirmek istiyor. Vicdanı olan buna nasıl hayır der ki!

28 Şubat'ta irtica kisvesi altında subaylar ihraç edilirken FETÖ ajanları NATO koruması altında ordunun önemli mevkilerine getirilmişti. Öyle ki 15 Temmuz'dan sonra NATO karargahında görev yapan 462 subaydan 237'si FETÖ ajanıydı. ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel darbe girişimi sonrası FETÖ'cü subayları kastederek; "ABD ordusunun yakın müttefikleri tutuklandı" dedi. F. Gülen alçağı da bunu itiraf etti.

Bu nasıl kirli bir zihniyettir ve bu nasıl bir satılmışlıktır ki 15 Temmuz kontrollü darbe diyebiliyorlar. Küresel çete darbeyi FETÖ eliyle biz yaptık derken bu nasıl bir ihanettir!

Bu kirli zihniyeti tasfiye etmek ve ülkemiz adına temiz bir sayfa açmak için evet demeliyiz. Ekinlerimize, emeklerimize zarar veren kımıllardan kurtulmak için evet demeliyiz. Çünkü bu bir millet projesidir ve millet hükümeti sistemidir.