Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.63
Gram Altın
2426.88
BIST 100
10002.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Ekim 2014

Vurun ama öldürmeyin!

"Türkiye IŞİD'e yardım ediyor", "Türkiye trenle IŞİD'e silah taşıyor", "Türkiye, Kobani'de katliamlara göz yumuyor."

Bunlar, PKK'nın fısıltı gazetesinin ve matbu gazetelerinin bölgede insanlara haftalardır pompalamaya çalıştığı yalan haberlerden sadece bazıları.

Teknik olarak Türkiye'den IŞİD'e tren kaldırmanın imkansız olduğunu, Suriye sınırından aylardır gelen hiçbir yaralının dini, mezhebi veya etnik kimliğine bakılmadan tıbbi yardım yapıldığını anlatmak mümkün değil.

Efendim Kobani'den gelen Kürtler parklarda, depolarda, kötü şartlarda kalıyormuş.

Tamam da kardeşim 100 bin nüfuslu Suruç'a iki günde 200 bin kişi gelirse fiziki olarak bu kadar insana barınacak ideal konutlar yapmanın imkanı var mı diye soran yok.

Mesela nüfusu 15 milyonluk İstanbul'a iki gün içinde 30 milyon insanın daha geldiğini düşünün. Bırakın parkları, caddelerde bile insanlar yatma başlar.

***

O insanlar akrabalarımız, din kardeşlerimiz. En iyi şartlarda barınmaları gerekiyor ama birkaç gün içinde bunu yapmanın olanağı yok ki.

Günde 50 binden fazla insana sıcak yemek çıkıyor. Çocuklar aşılanıyor. İnsanlar periyodik olarak sağlık kontrolünden geçiriliyor. Yaralılar ve hastalar tedavi ediliyor.

AFAD, Kızılay, belediyeler, STK'lar, İHH vs. ilk günden bu yana insanların yaralarını sarmaya çalışıyor.

Özellikle PKK güdümündeki medyanın bölgedeki propagandasının önüne geçebilmek için yapılan yardımların daha iyi anlatılması gerekiyor.

***

Gülay Göktürk Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde dün Başbakan Davutoğlu'nun Akil İnsanlar Heyeti ile görüşmesindeki sözlerine değinerek şöyle diyordu;

"1 Ekim tarihinde Başbakan Davutoğlu Demirtaş'la yaptığı görüşmede üç alternatif sunmuş: "TSK girsin savaşsın" demiş, kabul etmemişler. "Özgür Suriye Ordusu girsin, YPG'yle birlikte savaşsın" demiş, kabul etmemişler. "Peşmerge girsin" demiş, onu da kabul etmemişler. İstedikleri tek şey, tamamen PKK'nın kontrolünde olacak şekilde silah yardımı yapılması olmuşu2026 Sonrasını biliyoruzu2026 Bu görüşmenin çıkışında "IŞİD'in bölgeden atılması için yapılması gerekenler konuşuldu. Başbakan'ın bu konudaki tutumu olumludur. Kobanililere sınırların açılması konusunda Başbakan'a teşekkürlerimizi ilettik. Kısa süre içinde sınırların açılması önemlidir. Daha fazla diyalog içinde olunması gerektiğini ifade ettik. Tezkere konusunda eleştirilerimizi ilettik" açıklamasını yapan Demirtaş, beş gün sonra, bütün o teklifleri reddeden kendisi değilmiş gibi, "Ak Parti hükümetinin IŞİD'le işbirliği yapıp Kobane'yi boğmak istediği" yalanıyla bütün halkı ayaklanmaya çağırdı. Sonuç: 40'a yakın insanın ölümü..."

Ve Göktürk yazısında şu can alıcı soruyu soruyor:"Neden kimse, PKK'nın Kobane'yi kurtarmak diye bir derdinin olmadığını; eğer böyle bir derdi olsa peşmergelerin, TSK'nın ya da ÖSO'nun yardıma koşmasına karşı çıkmayacağını; onların tek derdinin kurdukları kantonlarda iktidarı kimseyle paylaşmamak olduğunu; gözlerini bürüyen iktidar hırsı yüzünden Kobane'nin düşmesini bile göze aldıklarını anlatmadı?"

***

Çözüm Süreci'nin başladığı günden bu yana BDP-HDP çevrelerinden, KCK'den, Kandil'den ve bu çevrelere yakın medyadan süreçle ilgili olumlu bir cümle duyduk mu? Kanın akmamasının, anaların ağlamamasının bile sürecin en büyük getirisi olduğu yönünde tek satır açıklama işitmedik!

Gazetelerinde ve siyasi demeçlerinde varsa yoksa AK Parti iktidarına ölümüne bir saldırı var, o kadar!

Yol kesilirken, karakol yapımına direniş gösterilirken, okul, müze, kütüphane yakılırken, Doğu'da sürekli insanların huzurunu kaçıracak eylemler yapılırken Altan Tan'dan başka en küçük bir eleştiri sunabilen HDP'li çıktı mı?

HDP'den müzakerenin siyasi muhatabı olarak en azından daha sorumlu bir tavır beklemek, bölgede insanların kafasını karıştıran, onları ajite eden yalan haberlere karşı bir duruş beklemek çok mu?

Eleştirin, yerden yere vurun ama el insaf öldürmeyin!