Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.01
Gram Altın
2468.84
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Ocak 2014

Ya Demokrasi Ya Cemaat!

"17 Aralık Darbesi" ile iyice gün yüzüne çıkan bir savaşı seyrediyoruz. Bu savaş, iki güçlü rakibin çarpışması değildir. Bu savaş, sadece, AK Parti ile Cemaat arasındaki bir iktidar savaşı da değil... Hatta bu savaşı, AK Parti ile derin Cemaat arasındaki iktidar kavgası olarak görmek, büyük resmi doğru okuyamamaktır. Bu savaş, demokrasi ile Cemaat'in savaşıdır, AK Parti'nin değilu2026
Bu, demokrasi ile Cemaatin bir aygıtı gibi iş gören yargının veya juristokrasinin savaşıdır. Bu savaşın kazananı, elbette, Türkiye'nin geleceğini tayin edecek. Evet, ya Cemaatin gözetiminde yaşayacağız ya da demokrasinin ilkeleri altında ve daha demokratik bir Türkiye'de.
Bu savaşın, demokratik dünyada halkına sandık yoluyla hesap veren seçilmişlerin, yargıçlarla ve yargıçlar yönetimiyle olan mücadelesi olduğunu unutmamalıyız. Yargı oligarşisine karşı, halkın kendi kendini yönetme istemiu2026 Demokrasilerde en temel ilkelerden biri de şu değil midir? Ülkeyi yönetmek, kanunlar çıkarmak ve yapmak seçilmişlere ait bir yetkidir, atanmışlara değilu2026 Evet, bu yetkiyi yargıçlara mı bırakalım?
Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle; "Yargı ve emniyet başta olmak üzere, devlet kurumları içine yerleşmiş bir örgüt, dışarıdan aldığı talimatlarla Türkiye'nin istikrarına, güven ortamına, büyüyen ekonomisine ve kardeşliğine suikast girişiminde bulunmuştur." İşte bu, "17 Aralık Darbesi"nin bakiyesidir. Savaşın sadece bir aşamasıu2026 Demokratik ve güçlü olma yolunda emin adımlarla yürüyen Türkiye'ye karşı kurulmuş bir tuzaku2026
İşte, bunun için, AK Parti'nin ve Tayyip Erdoğan'ın yanında olmak; Türkiye'nin ve demokrasinin yanında olmaktır.
Sayın Mustafa Kamalak; İLKELİ olun!
Son dönemde Zaman Gazetesi'nin manşetinde, sıklıkla, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın açıklamalarını görüyoruz, okuyoruz. Zaman Gazetesi tarafından, hiç olmadığı kadar manşet yapıldı, Kamalak ve Saadetu2026
Ancak Sayın Kamalak'a, buradan, birkaç hususu hatırlatmak ve sormak istiyorum:
Sayın Kamalak, 28 Şubat Post-modern darbe sürecini ne çabuk unuttunuz. Zaman Gazetesi'nin ve Hocaefendi'nin Milli Görüş ve Erbakan Hoca hakkında atmış olduğu manşetleri, yayınladığı yazıları unutmuş olmazsınız.
Erbakan'a karşı askeri açıkça desteklemekten çekinmeyen ve "Asker daha demokrattı" diyen Hocaefendi değil miydi? Kanal D ekranında; "Erbakan bu işi (Başbakanlığı) beceremedi. Eline, yüzüne bulaştırdı; emaneti hemen vermelidir, millet adına yapmalıdır bunuu2026" diyerek darbe ortamını meşrulaştıran ve Erbakan'ı alaşağı edenlerden birisi de Hocaefendi değil miydi?
Yalçın Doğan'a; "Erbakan hükümeti bırakmalı, ülkeyi daha fazla germemeli" diyen Hocaefendiydi, ben değildim.
Sayın Kamalak, kısacası, ilkesiz bir siyasetçi profili sergilediğinizi veya politik duruşunuzun "siyasi paçozluk" olduğunu söylememin çok bir anlamı olmasa gerek, sizin için. Ama size, şunu sormalıyım, Türkiye'nin geleceği için: Neye ve kime hizmet ediyorsunuz; millete mi, Cemaate mi? Bu Gordion düğümünü de siz çözün.