Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2399.98
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Eylül 2023

Yabancı dil eğitimi ülkemizin stratejik hedeflerine uygun mu?

İngilizler devlet okullarında İspanyolca dersi okutur. Okul yönetimi ile görüşüp İspanyolca almak istemediğinizi bildirdiğinizde bu dersi zorunlu olarak alacaksınız diyor. Özellikle de İspanyolca ve Fransızca öğretme konusunda çok ısrarcı olduklarını görüyorsunuz. İngiliz eğitim sistemi içinde Fransızca, İspanyolca ve Almancanın önemli yer tuttuğunu görüyoruz.

Bu dillere odaklanmasının güncel pek çok nedeni olabilir. Ancak, bu dillere odaklanmanın stratejik derinliği olan nedenleri de olduğunu gözardı etmemek lazım. Tarihsel süreç içinde İngilizlerin sömürgelerinde ve Common Wealth dedikleri ortak alandaki en büyük tehdit ve rekabet Fransızlar ve İspanyollar ile oldu.

Ülke, yabancı dil eğitimini verirken, stratejik hedeflere ve stratejik rekabete göre eğitim programını belirliyor. Bununla birlikte ülkenin genelinde yabancı dil eğitimi kalitesinin Avrupa ülkelerine göre daha düşük olduğu apaçık ortada. Hatta bu durum ülke içinde ciddi eleştirilere de konu oluyor. Bununla birlikte, her öğrenciye temel düzeyde bu yabancı dilleri öğretip, isteyen öğrencilerin de ileri düzeyde öğrenmesine imkan tanıyan bir sistem kurulmuş.

Bu modelleme içinde özellikle dikkatimizi çeken konu şu noktada; milli eğitimde öğretilen yabancı dillerin ülkenin stratejik hedeflerine göre belirlenmiş olması. Bunun yanında, ülkenin kendi dilini öğrenme konusunda da çok büyük hassasiyet gösterdiğini görüyoruz. Bütün sınavlarda kendi dilinin önemli bir yeri var. İngilizce bilgisi ülkede her yerde ciddi şekilde nazara alınıyor. Ancak hiçbir okulda ülkenin kendi dilinin etkisi veya geçme notu %70 gibi bir seviyede değil. Ülkemizde son yıllarda Türkçe çok yozlaştırıldı. Gençler arasında düzgün ve kaliteli Türkçe konuşma seviyesi çok geriledi. Bunları da nazara aldığımızda Türkçe eğitimine önem verilmesi isabetli olabilir ancak geçme notunun %70 seviyesine çıkartılması ne kadar isabetli olur bunun ciddi şekilde tartışılması lazımdır. Bu noktada okullarda Türkçe eğitimine önem verilmesi kadar kamu kurumları eli ile medya ve sosyal medyada dilimizi tahrip edenlerin takip edilip bu kişiler hakkında da gerekli çalışmaların yapılması lazım. Hükümet öncelikle “neslin korunması” görevini yerine getirerek gerekli tedbirleri almalı ki, tahribatın önüne geçilsin, tahrip durdurulsun. İkinci olarak tamire odaklanmalıdır. Tahribi önleme çalışması yapmadan tamir beklemek, faydalı ancak, yeterince etkili değil.

Bir yabancı dil öğretmek, milli eğitim müfredatında herhangi bir yabancı dile yer vermekten ibaret değil. Dil öğretiminin teknikleri olduğunu biliyoruz. Bu tekniklerin hiç birinden yararlanmadan dil öğretmeye çalışmak tarihsel olarak bizim eğitimdeki mottomuz olan “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.” yaklaşımı ile çelişmektedir. Bu nedenle kuşu kuş gibi, balığı balık gibi beslemek ve yetiştirmek gerekir.

Bunun dışında yabancı dil eğitimi konusuna odaklanırken de ülkemizin stratejik hedeflerine göre bir eğitim modellemesi yapılması lazım. Okullarda neredeyse sadece İngilizce öğretilmesi yerine, Afrika, Rusya, Çin, Avrupa, İslam ülkeleri, uzak doğu gibi yerlerdeki milli stratejimiz ile uyumlu olacak bir yabancı dil eğitimi modellemesi yapılması gerekiyor. Bu hedeflere yönelik insan kaynağının, milli eğitim sistemi içinde aldığı eğitimler ile yetişmesinin sağlanması milli eğitimden beklenen faydanın sağlanması açısından faydalı önemli. Aslında bu durum ülkenin milli stratejileri ile eğitim stratejilerinin birbiri ile uyumlulaştırılması ile ilgili bir konu. Bizde her kurumun bir hedefi var. Ancak resmin bütünü içinde diğer kurumlar ile ilişkilerde yerine getirmesi gereken rolünü yerine getirmiyor. Yani, adeta, orkestrada her enstrüman kendi sesini en iyi çıkartan müziği çalıyor, ancak, hepsi birlikte tek bir eseri icra etmiyor. Ortaya bütün seslerin uyumlaştırıldığı, hepsinin birlikte aynı eseri icra ettiği bir model ortaya çıkmıyor. Bunu sağlayacak yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğu apaçık ortada.

Milli eğitim, geçlik ve spor, medya, aile ve sosyal politikalar, kültür bakanlıkları tek bir üst yapı ile yönetilerek ortak hedeflere yürümeyi sağlayacak bir modelleme oluşturması lazım. Bunu yaptığımız takdirde tek bir orkestranın şahane eserler ortaya koyduğuna şahit olacağız. İngiliz bugün okullarında İspanyolca ve Fransızca ile çok yoğun ilgileniyorsa bunun nedenini iyi anlamak ve bizim de hangi dillere ağırlık vererek bir milli eğitim sistemi oluşturmamız gerektiğini belirlememiz gerekiyor. Buna ilave olarak verdiğimiz yabancı dil eğitimini de ileri derecede vererek zaman kaybını önlememiz gerekiyor.