Yalan-iftira!
Bazı anlar vardır hafızalara kazınan. Bazı anlar vardır
hafızaları zorlayan. Ömre bedel anlar vardır, ömrünce unutamadığın anlar. Bazı anlar vardır ömrünü uzatır, bazı anlar
vardır ömür törpüsü. Keşke dediğin anlar vardır. Keşke olmasa. Keşke yaşanmasa
diye.
İşte öyle anlardan biriydi benim için eski
başbakanlarımızdan Bülent Ecevit’in ABD’ye düzenlediği ziyaret kapsamında
Başkan Bill Clinton ile Oval Ofis’te yaptığı görüşme. Keşke olmasa,
keşke yaşanmasa dediğim anlardan biri. Görüşme sırasında rahat tavırlarıyla
dikkat çeken Clinton kanepeye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent
Ecevit’i dinliyor, Bülent Ecevit ise ellerini önünde birleştirmiş bir şekilde
ABD Başkanının önünde ayakta dikiliyordu. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek
olan o anlar fotoğraf karelerine de yansımış Türk kamuoyunda büyük tepkilere
neden olmuştu. Utanmıştık. Mahcup olmuştuk. Kızmıştık. Hatta öfkelenmiştik. Ama
ne çare ki muhtaçtık. Memur maaşlarını ödeyemez durumda olan bir Türkiye vardı.
Karşımızda bizi maddi gücüyle ezmeye çalışan tek dişi kalmış bir canavar vardı.
O utanç verici karenin basına yansımasının üzerinden yirmi
yılı aşkın bir zaman geçti. O günden bu güne köprünün altından da çok sular
geçti. Çok şeyler değişti Türkiye’de ve dünyada.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın Katar ziyaretinde çekilen bir fotoğrafını eleştirerek “Bakın
bugün gazetede bir fotoğraf var. Erdoğan’ın Katar Emiri önünde nasıl eğildiğini
görüyorsunuz. Niye eğiliyor? Para için” sözleri bir anda şok etkisi
yaptı bende. Bir an yirmi yıl önceye gittim ve o utanç anlarını hatırladım
birden. İnanır mısınız terledim o an. Benim ülkemin, Türkiye Cumhuriyetinin,
değil Cumhurbaşkanı, hiçbir bürokratı, hiçbir iş adamı, hiçbir kişisi ne
batının ve ne de doğunun karşısında eğilmemeliydi. Bir tek Yaradan’a, bir tek
onun huzurunda eğilmeliydi başımız.
Bu nasıl olurdu. Olmamalıydı. Öfke ile mahcubiyet arasında gittim
geldim bir an. Yine o eski günlere mi döndük diye hayıflandım birden. Yazılı ve
görsel medyada haberi aradım doğru mu diye. Gördüm ki Katar Emiri Temim bin
Hamed es-Sani’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşıladığı anlarda kameraya yansıyan
görüntülerde herhangi bir eğilmenin olmadığı ortadaydı. Görüntülerde; Katar
Emiri tarafından karşılanan Erdoğan, elini göğsüne götürüp gönül selamı veriyor
ve yoluna devam ediyorlar. Acaba bu sözler bu karelerden mi çıktı diye de biraz
daha dolaştım haberler arasında. Evet. Kemal Kılıçdaroğlu’nun o sözleri bu
karelerden çıkmıştı.
Gönül dilinden anlamayanlar gönül selamını anlayamazdı.
Ülkem ve cumhurbaşkanım adına sevindim ama ülkemdeki muhalefet adına üzüldüm.
Bizdeki muhalefetin körlüğü, saldırganlığı, yalanı, sahtekârlığı, hainlerle
işbirliği adına üzüldüm. Üstad Necip Fazıl’ın “Bugün bizdeki muhalefet
iktidarı düşürmek için vatanı düşürmeye bile razıdır.” sözünü
hatırladım. Üstadın bu sözü söylediğinden bugüne CHP’de değişen hiç bir şey
olmadı. Nato kafa, nato mermer misali. Bu CHP, yalandan, iftiradan,
saldırganlıktan, ihanet ortaklığından kurtulmadığı sürece bir arpa boyu mesafe
kat edemeyecektir.
Yaradan Mevlâ yalandan, iftiradan sakınmamız için Kur’an’ı
Kerimde çeşitli ayetlerde bizi uyarmaktadır. Yalancıları ve müfterileri zalim
olarak nitelendirmektedir. Yalancıları kalpleri hasta olarak bildirmekte,
müfterileri ise büyük bir azapla uyarmaktadır. Yalancıları suya batırıp
boğduğunu haber vermekte, doğru söz sahiplerini de büyük bir kurtuluşla
müjdelemektedir.
Yalan, insanların birbirine düşmesine, toplumdaki ahengin
bozulmasına, ailelerin yıkılmasına, dostlukların bitmesine sebep olduğu için,
tüm insanlar tarafından çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiştir.
Atalarımız: “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar”, “Dünya
tükenir, yalan tükenmez.” , “Yalancının evi yanmış, kimse
inanmamış”, “Ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz” derken
önemli bir gerçeğe işaret etmişlerdir.
Yalan, sahibini utandırır, rezil eder. Kişinin yalancı
olduğu bir kere anlaşıldı mı, söylediği doğru sözlere de inanılmaz. Şimdi bu
yalanın ve iftiranın sahibi Kemal Kılıçdaroğlu’nun rezil olduğu ortada da
utanır mı bilmem. Pek duymadık ama ezkaza doğru bir sözü de olsa artık
inanılmaz.
Gün geçmiyor ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni bir
yalanıyla karşılaşmayalım.