Dolar (USD)
34.25
Euro (EUR)
36.98
Gram Altın
3026.95
BIST 100
8838.6
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Şubat 2020

Yalanlar…

Olağanüstü durumlar yaşıyoruz dünyada.

Olağanüstü haller yaşıyoruz ülkemizde.

Bir tarafta Corona virüsle boğuşan, kısa zamanda algısı ve ekonomisi allak bullak olan ve 1,5 trilyon dolar zarar eden Çin, diğer tarafta bunu avantaja çevirmeye çalışan ve bu iş bizim işimize yaradı diyen Amerika Birleşik Devletleri.

Bir tarafta Esed zulmü altında yerinden yurdundan edilen Suriye halkı, diğer tarafta ikiyüzlü davranan ve zalim Esed’e destekleriyle katliam yapan Rusya.

Bir tarafta hem Anavatan ve yavru vatanın çıkarlarını korumak, bu coğrafyada batının sömürgesine son vermek için çırpınan Türkiye, diğer tarafta onun emek ve destekleriyle ayakta duran ve geleceğe yürümeye çalışan ama yediği ekmeğe ihanet eden yavru vatanın nankör cumhurbaşkanı.

Bir tarafta halkın haber alma hürriyetine saygıyla doğru dürüst haber yapmaya çalışan ama insafsızca saldırılara maruz kalan ve havuz medyası diye yaftalanan basın, diğer tarafta batının uşağı ve maşası, tek işi bu milletin değerlerini itibarsızlaştırmaya çalışan ihanet planlayıcısı bir kısım medya.

Bir tarafta doğal afetlerle uğraşan ülke, diğer tarafta afetlerde halkın yanında olan kurum ve kuruluşları itibarsızlaştırmaya çalışan güruh.

Bir tarafta ülkesini müreffeh bir duruma getirmeye çalışan ülkemizin iktidarı, diğer tarafta her gün yalanlarıyla algı operasyonları düzenleyen muhalefet.

***

Cumhuriyet tarihi boyunca bu zihniyetten çok çektik, çekmeye de devam ediyoruz. Yalan ve iftiralarıyla siyaset yapmaya çalışan Cumhuriyet Halk Partisinin günah defteri kabarık.

Mecliste oy birliği ile çıkarılan bir yasayı günler sonra yüz seksen derece dönüş yaparak Anayasa Mahkemesi’ne taşıyıp çark edenler bunlar.

Yıllarca Fetö alçağı ile işbirliği içinde kirli siyasetini yürütüp, ihanetleri gün yüzüne çıkınca ve iki yüz elli vatandaşımızın ölümüne ve binlercesinin yaralanmasına sebep olan hain darbe kalkışmasından sonra faturayı sadece hükümete kesmeye çalışanlar bunlar.

Her türlü vaat içinde halkı kandırıp belediyelerde yönetime geldikten sonra uyguladıkları zam furyasının müsebbibi olarak yine hükümeti gösterenler bunlar.

Hiç kimseyi işten çıkarmayacağız diye oy alıp seçildiklerinin ertesi günü işçileri kapı dışarı edenler bunlar.

Başarılarını ve çalışmalarını gölgelemek ve onlar üzerinden seçilmiş cumhurbaşkanına saldırmak için STK’lara iftira atıp algı operasyonları düzenleyen ama kendi içlerindeki sapıkları örtbas edenler bunlar.

Bu ülkenin insanına ve ekmeğine ihanet eden Fetö çetesinin yayın organları kapatılırken bütün ağırlıkları ile destek olmaya giden ama kendi yalanlarına ortak olmadılar diye bir yayın organını boykot edenler bunlar.

Günler sonra deprem bölgesine öylesine giden ve dönüşte Kızılay’ı karalamak için “Bir tek Kızılay çadırı dahi görmedim” diyerek depremi siyasete alet etmeye çalışan ama Kızılay çadırına girerken ki görüntüleri ortaya çıkınca utanmayanlar bunlar.

İkide bir 1999 depreminde toplanan yardımlar nereye gitti diyerek hükümeti ve devleti güya köşeye sıkıştırmaya çalışan ama toplanan yardımların kat kat fazlası depremden zarar gören bölge ve vatandaşlara gönderildiğinin belgelenmesi karşısında yüzü bile kızarmayan bunlar.

Onlarca şehit verdiğimiz ve onlarca yaralımızın olduğu çığ felaketinin, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı tarafından yaşandığını açıklayıp ama işin üzerine gidilince ve doğrular gün yüzüne çıkınca kıvıranlar bunlar.

Temel sorun demokrasi ve eğitim deyip demokrasiyi hiç edenler ve eğitimi felç edenler de bunlar.

Dış politikanın kin ve nefret üzerine kurulduğunu söyleyip ülkesini her defasında batı sömürgelerine şikâyet edenler de bunlar.

Toplumsal barış deyip toplumu gezilerde ve sözde cumhuriyet mitinglerinde kışkırtanlar da bunlar.

Herkesin inancına saygımız var deyip üniversite kapılarında öğrencileri dinlerinden çevirmeye çalışan ikna odaları kuranlar da bunlar.

Kimliğinden ve inancından ötürü kimseyi ötekileştirmemeliyiz deyip seçilmişleri sırf başörtülü diye meclisten atmaya çalışanlar da bunlar.

Ekonomik kalkınmadan dem vurup geçmişte bu ülkeyi IMF’ye mahkûm edenler de bunlar.

Saymakla bitmez ki bunların yalanları. Gençlerimiz bu zihniyetin gerçek yüzünü yaşamadı, sadece söylemlerini duyuyor ve maalesef inanıyor. Bunları çocuklarımıza çok iyi anlatmalıyız. Anlatmalıyız ki o utanç günlerini biz yaşadık, çocuklarımız yaşamasın.

 
Masrafsız Bankacılık
Görüntülü Görüşme