Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2444.16
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Kasım 2015

YAPAY DİNDARLIK, DERİN SEKÜLER TERÖRİZM

Dünya bugün büyük sarsıntılar geçirmektedir. Terörizm, savaş ve şiddet, günümüzün en büyük küresel sorunlarıdır. Terörizm ve şiddet, Paris'te, Bağdat'ta, Karaçi'de, Şengal'de, Ankara'da, Diyarbakır'da, kısacası dünyanın her yerinde her an insanlığa saldırabilmektedir. İnsanlık, terör ve şiddet sorunuyla nasıl başa çıkacağını bilememektedir. Küresel terörle mücadele adı altında ülkelerin işgal edilmesi, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi, terörü etkisizleştirmemiş, bilakis ortaya yeni terör canavarları çıkarmıştır. DAİŞ, sözde terörle mücadele adı altında yürütülen küresel işgal operasyonun öz çocuğudur.

Terörizm olgusunun en büyük kurbanı İslam'dır. İslam adına eylemler yapan, İslam ve cihat adına gençleri kendi saflarına çeken terör örgütleri, Müslümanlara, İslam'ı dünyaya hakim kılmak için çalıştıklarını propaganda etmektedirler. DAİŞ, İslam adına bir dünya devleti kurma amacında olduğunu iddia etmektedir. DAİŞ, yakın düşman olarak konumlandırdığı Müslüman toplumlara saldırmakta, uzak düşman olarak gördüğü Batılı ülkelere karşı ise küresel düzeyde ses getirecek eylemleri gerçekleştirmeye başlamıştır. DAİŞ için düşman, kendisinden olmayan herkestir.

DAİŞ, İslam'ı kendi mülkiyetine alıp bütün Müslüman toplumları birbirinden ve dünyadan koparmaya çalışmaktadır. Dünyanın İslam'a ve Müslümanlara düşman olması, DAİŞ'in gerçekleştirmek istediği stratejik hedeftir. Paris katliamıyla Avrupa'da yaşayan Müslümanların hayatının zorlaşması, İslamofobi ve göçmen düşmanlığının artması ve aşırı sağın güçlenmesi, DAİŞ'in arzuladığı sonuçlardır. DAİŞ'in Avrupa'daki müttefikleri aşırı sağ partiler ve politikacılardır.

DAİŞ, yapay bir dindarlık temelinde gelişen bir terörizm hareketidir. DAİŞ teolojisi, derinliği olmayan, insanlara çok basit ve yüzeysel kuru dogmaları dinin vazgeçilmez temelleri olarak dayatan bir anlayıştır. DAİŞ, aslında sahte bir dindarlığa dayalı olan seküler bir harekettir. DAİŞ, dünyayı tüketmek isteyen, bunun için iktidar, şehvet ve zenginlik peşinde koşan seküler çılgınlık yapılanmasıdır.

DAİŞ Teolojisinde insanların Allah'a sahih kullar yaşamaları gibi bir görevleri yoktur. DAİŞ'in seküler terörizminde insanlar cihat adı altında işgal ve iktidar için kendilerini feda ettikçe en büyük dini ibadeti yerine getirmektedirler. DAİŞ, militanlarına kendilerinin efendi, dünyanın geri kalanının ise kendilerine hizmetle yükümlü köleler olduğunu fikrini empoze etmektedir. DAİŞ teröristlerinin, haftanın belli günlerinde kurulan köle pazarlarını sabırsızlıkla beklemeleri ve istedikleri kadını kendilerine köle almalarını, bu işgalci ve egemenlikçi seküler terörizmin yansıması olarak düşünebiliriz.

Paris saldırısından sonra terör çetesi Mali'de bir otelde saldırdı. Mali'nin başkenti Bamako'da yapılan saldırıda otuzdan fazla insan öldü, onlarca insan rehin alındı. DAİŞ'in seküler terörü, esaret ve öldürmede sınır tanımıyor. İnsanın özünü ve özgürlüğünü yok etme ve hapsetme temelinde uluslararası sınırların ötesinde harekete geçen bir terör makinasıyla yüz yüze bulunmaktayız.

DAİŞ, Batı'nın kurguladığı medeniyetler savaşı teorisinin uygulayıcısı gibi davranmaktadır. DAİŞ, Müslümanlar arasında bir Şii-Sünni savaşı çıkartmak isterken, İslam-Batı arasında da bir medeniyet ve kültür savaşı çıkması için stratejik saldırılarda bulunmaktadır. Medeniyetler savaşı, Müslüman coğrafyanın yeniden işgal ve dizaynını kurgulamayı amaçlayan ve meşrulaştıran akademik bir kurgudan başka bir şey değildir. DAİŞ, medeniyetler arası çatışma teolojisinden ve ideolojisinden beslenen derin bir seküler terörizmdir. Bu bağlamda Samuel Huntington'u DAİŞ'in entelektüel kurucusu ve ideoloğu olarak değerlendirebiliriz.

DAİŞ, modern dünya ile içiçe olan bir militan kadrosuna sahip bulunmaktadır. DAİŞ'in birçok militanı, modern eğitim almış, Avrupa ve Amerika'da yaşamış, teknolojiyi iyi kullanan ve otoriter bir ideolojiyi içselleştirmiş kişilerdir. Modern dünyaya olan karşıtlıklarını dini bir söylemle ifade etmektedirler. Soğuk savaş döneminden itibaren üretilmeye başlayan savaşçı fabrikasının ürünleri bugün bütün dünyayı istila etmek üzere bütün dünyaya yayılmış durumdadır. DAİŞ'in Ankara'da, Beyrut'ta, Paris'te ve Mali'de çok kısa zaman aralıkları dahilinde büyük saldırılar gerçekleştirmesi uzun yıllar sonucunda üretilen savaşçı ordusunun dünyanın her tarafına yayıldığını göstermektedir.

Dünyada uzun süredir terörle mücadele adı altında bir efsaneden söz edilmektedir. Gerçek ise bu değildir. Dünyada terörle mücadele edilmemekte, terör üretilmektedir. Küresel terör üretimi, dünyanın gerçeğidir. Kitle imha silahları gibi terörizm dünyanın her tarafında üretilmektedir. Kitle imha silahlarının üretimi ne kadar seklerse, terör örgütlerinin üretimi de o kadar sekülerdir. DAİŞ'in her terör saldırısından sonra konuyu İslam-terör saldırısına getirmek büyük bir saptırmadır. Terör olgusunu anlamak için terörizm ve sekülarizm arasındaki ilişkiyi konuşmamız gerekmektedir. İslam'ı terörizm tartışmasının ana dinamiği haline getirmeyen, sekülarizm-terörizm ekseninde yeni bir tartışmaya ihtiyaç vardır.

Seküler dünya, insanları radikalleştirmektedir. DAİŞ örneğinde radikalleşen sekülerler, İslam ve insanlık adına ne varsa tüketmektedirler. DAİŞ'in radikal sekülarizmi ve Batı'nın seküler emperyalizmi, insanlığa radikal yıkım getirmektedir. Bugün dünyada medeniyetler savaşı değil, seküler barbarlıklar mücadelesi yaşanmaktadır.