Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2409.85
BIST 100
10098.72
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Kasım 2021

Yargı konjonktüre bakmaz

Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit GÜL göreve geldiği günden beri yargının onur ve saygınlığını hak ettiği yere getirmek, adalet ve demokrasi alanında yaşanan sıkıntıları ve var olan eksiklikleri gidermek için gerçekten büyük bir gayret ve mücadele içinde. Bakan Gül’ün çabalarını, gayretlerini ve çalışmalarını bir hukukçu olarak takdirle karşılıyorum. Göreve geldiği günden itibaren yargı ve reformlarla ilgili kapsamı geniş paket ve hazırlıkların faaliyetleri içerisinde oldu. Bunu yaparken de buyurgan bir tavırla değil, toplumun tüm kesimleriyle diyalog ve uzlaşı arayışı içinde oldu. İstişare kanallarını hep açık tuttu. Peki, adalette her şey dört dörtlük mü? Tabi ki hayır! Eksiklik, aksaklık yok mu? Tabi ki var! Ama bu eksiklik ve aksaklıkları reform, paket ve eylem planlarıyla rasyonel bir şekilde bir bir çözmeye çalışan bir iradenin varlığı ve çalışmaları umut ve heyecan verici.

****

Gerçekten Allah sabır versin Türkiye’de hâkim ve savcı olana. Bakıyorsunuz, sosyal medyada bir hashtag açılıyor; ‘Şu kişi tutuklansın.’ Altında yüzlerce tweet… ‘Şu kişi salıverilsin.’ Altında yüzlerce tweet… Klavye başına geçip sosyal medyada her gün tutuklama veya tahliye siparişiyle yargıya parmak sallayanlar var. Bu kervana son günlerde haddini aşan kimi ülkelerin büyükelçileri de iştirak etti. Sosyal medyanın adalet dağıtan mahkemelere dönüşmesi başlı başına büyük bir probleme dönüştü.Hayati tehlike doğurmayacak bir tokattan dolayı tutuklama kararı veren hâkimlere şahitlik ettik. Niçin? İnternete düşen görüntülerden sonra açığa çıkan sosyal ve toplumsal baskılardan dolayı.

****

Özellikle kamuoyunda bilinen, ideolojik ve düşüncel bazda kendimize karşıt gördüğümüz kimi şahısların davalarında verilen her BERAAT veya TAHLİYE kararında, kararı veren hâkimleri eleştiri sınırlarını aşacak şekilde itham eder, hedefe koyar, suçlarsak eğer ayağa kalkmaya, değişim ve dönüşüm yaşayama, adil ve tarafsız olmaya çalışan adalet sistemine büyük zarar vermiş oluruz. TV’lerde ve sosyal medyada, yürütülen soruşturmalar ve kovuşturmalar, tahliye ve tutuklamalar esastan tartışılıyor, yargı makamı gibi hüküm veriliyor, yargılama yapmadan, cezaların kesinleşmesi beklenmeden insanlar suçlu veya masum ilan ediliyor. “Yargı kararlarının denetim ve düzeltim makamı kamuoyu veya sosyal medya değil, yargısal üst makamlardır. Tarafsız ve bağımsız yargı herkese lazım.” İşimize gelmese de hoşumuza gitmese de gönül dünyamızı okşamasa da eleştirebiliriz ama yargıya kurumsal olarak saygı duymak zorundayız.

****

Görülmekte olan davalar hakkında eleştiri sınırlarını aşan, yönlendirme sayılabilecek söz ve tutumlar büyük sorun çıkarıyor. Çünkü kararı verecek olan hâkimler de programları ve sosyal medyayı izliyorlar. Onlar da bizim gibi insan. Baskı altında kalabiliyorlar. Peki, bu kadar baskı altında kalacak hâkim nasıl adil yargılama yapacak? Yargıyı mutlak surette siyasi, sosyal, toplumsal baskılardan ve tartışmalardan uzak tutmak lazım. Yargıçlar, kararlarını toplumun duygularına veya beklentilerine göre vermez. Kanun ve kitaplara göre verir. Hâkimler ve savcılar da insan ve hata yapacaklardır. Ama bu hataların denetim ve düzeltim mekanizması sosyal medya veya toplumsal baskı değil; adaletin kendi iç denetim mekanizmaları olan istinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi hatta AİHM gibi yüksek mahkemelerdir.“Yargı, konjonktüre, kişiye, zamana, “bu ne der”, “şu nasıl bakar” diye karar vermez. Yargı dosyaya ve vicdana göre karar verir.

****

Şu husus çok net bir şekilde ortada; özellikle son dönemde kimi yargı kararları veya kimi yargıçların olumsuz hal ve tavırları üzerinden toptancı bir yaklaşımla Adalet mekanizmasını, Adalet Bakanını hedefe koyan, yıpratmaya çalışan, “Türkiye’de adalet yoktur” algısını yaratmaya çalışan yapı ve gruplar var. Muhakkak ki adaletin doğru işleyişi ve adil olmasından Adalet Bakanlığı ve HSK da görevli ve sorumludur. Ancak bu görev ve sorumluluk Anayasanın 138. maddesindeki hâkimlik teminatı kuralını bir adım dahi aşacak bir yetki değildir. Adalet Bakanı dahi olsanız hâkimlere talimat veremezsiniz, görülmekte olan davalar hakkında hâkimleri baskı ve etki altında tutacak görüş ve beyanlarda bulunamazsınız. Adalet kaybederse hepimiz kaybederiz. Devlet ve millet kaybeder. Gün gelir bu kantar, herkesi tartar. Gün gelir adalet herkese lazım olur. Adaletin bırakın gözü kör ama kulağı iyi işiten olsun. Başka Türkiye olmadığı gibi başka bir yargımız da yoktur.