Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2406.61
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yarım kilo yumurta!

Varlıktan mıdır yoksa sağlığımızı kaybettiğimizden mi bilemiyorum! Bir doğal yaşam hepimize lazımdır furyası aldı başını gidiyor. Bunun tabii sonucu olarak her yerde doğal olan aranıyor.

Doğal süt var mı?

Doğal ekmek var mı?

Doğal yoğurt var mı?

Doğal yumurta var mı?

Doğal peynir var mı?

Doğal reçel var mı?

"Ürünleriniz organik mi" söylemleri her tarafı sarmış gidiyor.

Bu talep piyasada hemen karşılığını buldu. Mahalledeki gariban bakkal Ahmet'ten AVM'deki milyoner hipermarketçi Tarık'a kadar herkes bu talebi karşılamak için seferber oldu. Bu tarz ürünler de saflarda ve reyonlarda yerlerini aldı.

İşin en ilginci ise; semt veya mahalle pazarlarındaki en etkili ve canlı ifadelerin de bu meyanda oluşuydu.

-Malın en doğalı ve organiği burada satılır. Gel vatandaş gel. Organik ve doğal mallar burada. Buraya gel teyze. Gel buraya amca. Buraya buraya!

Demek ki şimdiye kadar yediklerimiz doğal değilmiş! Ne menem bir şeymiş bilmiyorum! Orasını artık siz düşünün diyorum!

Güzelliğe ve doğallığa müştak biri olarak bu furyadan hiç geri kalır mıyım? Bu piyasaya benim gibi saf ve doğal meftunları lazım ya! Ama hakkımı da teslim edin ha! Yıllardır alışverişe gittiğimde alacağım şeylerin tadına bakmaktan imtina ederim. Ya hesabını veremezsem diye... Bundan dolayı bazen alay konusu olurum. Önemli değil bilin. Bunu saflığıma verin.

Dedik ya artık naturalciyiz. Yanlış anlamayın natüralist değiliz. Evde en çok tüketilen malzemelerimiz doğal olsun diye başladık dikkat etmeye. Gittiğimiz her alışverişte doğal mı bunlar diye sormaya başladık. Sonunda karar verdik. Sütümüz, yoğurdumuz ve yumurtamız doğal olsun. Yoğurdun doğalında da başa çıkamayacağımızı anladık. En azından süt ve yumurtanın doğal olmasına razı kaldık. Sütün otlayan inekten ve yumurtanın da gezen tavuktan olması için mevcut imkanlara baktık. Ama her defasında şunu demeden edemedik. Ricamız sütümüz az sulu olsun. Yumurtalar da v(f)erik yumurtası olmasın diye. Meğerse ne kadar bozulmuşuz. Baksanıza şu halimize. Doğal olsun dedik ama birbirimize olan güveni de kaybettik.

Yıllarımız bu arayışla geçti. Başınızı ağrıtmayayım. Mahallede konuşurken bu noktadaki kaygılarımı hisseden komşum Ufuk bey:

u2014 Hayırdır hocam. Bir sıkıntın var gibi.

u2014 Yok ya beyim. Şu doğallık furyası var ya! Biz de kapıldık o akıntıya.

-O da sıkıntı mı be hocam. Ne lazımsa söyle bana. Temin ederiz inşallah.

u2014 Hayır olmaz. Size zahmet veremem.

u2014 Olur mu hocam. Bütün isteklerinize cevap veremeyebiliriz belki. En azından süt ve yumurtayı doğal olanından temin edebiliriz.

u2014 Zahmet olmasın. Üzülürseniz üzülürüm, bunu bilesiniz.

u2014 Olmaz hocam. Zaten bu işi yapıyoruz.

u2014 Peki. On kilo süt ve iki koli yumurta getirebilir misiniz?

u2014 İnşallah. Yarın akşam getiririm. Sabah sütüne yetişemem. Ama akşam sütünü getiririm yumurta ile beraber.

Teşekkür ettim komşuma. Aslında tam da iki isteğime cevap vermişti Ufuk bey. Ama içim içimi de yemiyor değildi. Ya memnun kalmasak... Komşumuz üzülürse biz de üzülürdük.

Olan olmuştu artık. Neticede doğal ürünlerden yiyeceğiz. Nazını da çekeceğiz.

Akşam, sütü ve yumurtaları getirdi komşum. Geç saatti. Parasını yarın alacağını söyledi. Olur dedim ve teşekkür ettim.

Sütü koyduk tencereye ve pişirdik. Ardından güzel bir doğal süt içtik. Hakikaten öyleymiş. Anlarım doğal sütten. Çünkü ömrüm geçti köyde ve hayvanların arasında. Hanımla, sütçümüzü bulduk dedik ve sevindik. Sonra yumurtaları dolaba yerleştirmek istedik. Ne yazık ki bu sevincimiz kursağımızda kaldı. Çünkü yumurtalar küçücüktü. V(f)erik dediğimiz tavuğun yeni yumurtlamaya başlayan yavrularının yumurtaları gibiydi. Bu bizi üzüverdi. Hanım da söyleniverdi. Bunda da vardır bir hayır dedim. Harika bir adamdır komşum. Bu arada kahvaltıda yumurtayı da yedik. Gerçekten doğaldı. Ama çok küçüktü.

Ertesi gün öğlene doğru karşılaştık komşumla. Her zamanki gibi yine güler yüzlü idi. Selam verdikten sonra hemen soruverdi:

u2014 Hocam inşallah sütü ve yumurtayı beğendiniz. Tam doğaldırlar biliniz. Süt, teyzemin ineğinden ve günlüktür. Yumurta da benim tavuklarımdan ve tazedir.

u2014 Teşekkür ederim beyim. Hakikaten süt çok güzeldi. Acaba borcumuz neydi?

u2014 Hocam süt on kilo otuz lira eder. Yumurta da yarım kilo altı lira elli kuruş tutar. Taze yumurta fazla yoktu. Ondan istediğiniz kadar getiremedim. Kusura bakmayın. Toplam otuz altı lira elli kuruş. Yoksa kalsın. Sonra ödeşiriz.

u2014 Dur! Dur! Dur! Yarım kilo yumurta mı?

u2013 Evet hocam. Ben yıllardır yumurtayı bu hassasiyetle satarım. Çünkü yumurtaların büyüklüğü aynı olmadığı için bir haksızlık olur. Ama kilo ile olursa ne ben hak yemiş olurum, ne de alıcı haksızlığa uğramış olur.

u2014 Buyur beyim. Bu ürünlerin hakkı. Özür dilerim. Bu da senin hakkın.

u2014 Neden özür diliyorsun hocam.

u2014 Yumurtaları küçük görünce zanda bulundum. Haksızlığa uğradığımı sandım. Haksızlığı asıl ben etmişim size. Hakkın temsilcisi sizin gibi asil komşularımmış meğer. Kilo ile yumurta satıldığını ilk defa senden duydum. Hakiki tartının ne olduğunu böylece öğrenmiş oldum.

Gülüştük ve sarıldık. Oradan ayrıldığımda şok olmuştum. Bütün yozlaşmışlığa ve çürümelere rağmen bu milletin sağlam olan ve insanı hayat bağlayan çok güzel hasletlerinin hala var olduğunu hatırlatmıştı komşum bana. Bu komşum gibi nice kahramanların bu toplumda olduğunu bir kez daha hatırladım. Küçük şeylerin büyük kitleleri bir arada nasıl tuttuğunu anladım. Ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanındaki insanı özetleyen özdeyişini hatırladım: Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandıru2026 Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!

Evet İnsan bozulmadıkça hayat saat gibi işleyecektir. Bunun ispatı yumurtayı kilo ile satan komşum Ufuk beydir.