Dolar (USD)
32.23
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2418.96
BIST 100
10275.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 May 2020

Yarın umudunu ve duasını kaybetmeyenlerindir

“Geçen gün ömürdendir” demiş büyüklerimiz. Geldik, gidiyoruz. Bugün varız, yarın var olup olmayacağımızın garantisini göğsümüzde bir umut muskası olarak taşıyor ve şu fani dünyada bir dakika daha fazla nefes alabilmek için direnebildiğimiz kadar direniyoruz.

Bugüne kadar kör topal bir şekilde geldik. Dünü güne ekleyerek, bazen de emekleyerek... Doğrularımızla yanlışlarımızla, eksiklerimizle fazlalıklarımızla, yaptıklarımızla ve yapabilecekken yapmadıklarımızla… Geldiğimiz gibi kalamadık, yaşadıklarımızı kolumuzun altına alarak gidiyoruz.

Hiç bitmeyecek uzun metrajlı bir film sanıyorduk bu hayatı. Belki de arkası yarınlarla her doğan güneşle yenilenecek bir kısır döngü. Arkasının yarın değil de ölüm olduğunu anlamak için küçük bir ayrıntıda gizli olduğumuz gerçeğini anladığımızda ecel atı kapıda belirmiş oldu. İki ileri bir geri yürüttüğümüz bu tahtadan at, şimdi bizi alıp götürüyor.

İçinde bulunduğumuz anın tekrarı olmayacağı gibi, telafisi de olmayacaktır. Ne yaşadıysak o yazıldı hanemize. İyisiyle, kötüsüyle. Sonra avucumuzda biriktirdiklerimizle kayda düşüleceğiz, kaydımız ile beraber biz de düşerken bu hayattan.

Kendi elimizle yaptıklarımız dikilecek karşımıza. Yapabilecekken yap(a)madıklarımız duracak yanı başımızda. En hassas tartıyla çekileceğiz hesaba. Bir gram bile hata payı olmayan terazilerden geçirilecek bu dünyadaki ömrümüz.

...

Henüz nefes alıp verebiliyorsak, bu dünyadan nasibimiz hala varsa ve adına yaşamak dediğimiz olgu damarlarımızda dolaşmaya devam ediyorsa, fırsat da var demektir.

Bir güneş nasıl ki gece ile gündüzün arasında araf gibi duruyorsa, hâlâ yaşıyor olduğumuz şu an da dünümüz ile bugünümüz arasında bir araf olarak dursun. Bir kapının eşiğinde duruyormuşçasına...

Umutlar için, fırsatlar için, kapanmamış tövbe kapıları için bir araf, bir eşik...

Bir öncenin çetelesini tutarken, bir sonrasının planlamasını yapmamız için...

Gayrı benden geçti demeden, yeni gelen gün ile tazelenip, filizlenip, yeşermek için...

Karla kaplanmış, buz tutmuş yüreklerin kardeleni olmak için...

Yiğit düştüğü yerden kalkar bilinciyle bir diriliş türküsünü dilimizde slogan yapmak için...

Bunca zamandır yaptığımız yanlışların üzerine tövbe kalemiyle bir çizik atıp yeni bir sayfaya başlamak için…

Birilerin adına güneşli güzel günler dediği, benim ise çocukların her gününü bayram sevinciyle yaşayacağı günler dediğim zamanlara ermek için...

“İman varsa imkân da vardır!” idrakiyle yeni gelen günün aydınlığı eşliğinde rükûsu, secdesi, şükrü olan bir kıyama durmak için...

‘Bunların hepsini şimdi mi yapacağım?’ diye kendi kendine sorduğunda ‘-Evet, şimdi!’ cevabını yüreğinle verip oturduğun yerden doğrulmak, düştüğün yerden kalkmak için…

Adına umut dediğin, iman dediğin, tövbe dediğin güzel olan ne varsa hepsini sil baştan yeniden yaşamak için ve yenilenip sonbaharda kuruyan ağaçların yerine baharda daha gür doğmak için şu an içinde bulunduğumuz arafı fırsata çevirip dirilelim.

Unutma, “İki günü eşit olan zarardadır!” (Hadis-i Şerif)

Dün geçti, yaptığımız ve yapmadığımız ne varsa kaldı dünde. Bugün dünden bir farklı olarak güneşi arafımız kabul ederek doğrulup güzel işler yapmak için sıvayalım kolları.

Krizlerden doğar fırsatlar. Bugünümüzü fırsat bilerek umudumuz ve duamız ile dirilip yarına daha güçlü varalım.

Lakin şunu da hatırımızdan çıkarmayalım:

Dünün tekrarı bir bugün yaşıyorsak; yarın için umut besleyip hayal kurmak için boşa vakit harcamanın da gereği kalmamış demektir.

Yarın umudunu ve duasını kaybetmeyenlerindir.