Dolar (USD)
32.35
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2393.95
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Temmuz 2015

Yaşlılığı, ömrün altın çağına çevirmek mümkün

Hz. Enes'den:

u2013 Şüphesiz, ümmetimin yaşlılarına saygı göstermek, bana saygı göstermek sayılır.

(Camiussagu00eer, 2470)

* * *

Yaşlılara saygı, İslamın bir şiarıdır ve peygamber sünnetinin önemli bir kuralıdır. Beli bükülmüş yaşlılara bakmayı, hizmet ve saygı göstermeyi, Peygamberimiz, belaları savuşturmanın önemli bir sebebi saymıştır. Sel gibi akıp gelen belaların önlenmesinde, yaşlıların duasının büyük rolü ve yeri vardır. Yaşlılara bakmak ve hizmet etmek, aynı zamanda evde bereket sebebi ve rahmet vesilesidir.

* * *

Yaşlanmak, hiç şüphesiz hayatın kaçınılmaz bir cilvesidir. Her insan, doğar, büyür, genç olur, ihtiyarlar ve ölür.

Yaşlılığında rahat etmek, yalnız kalmaktan kurtulmak, sevilmek ve sayılmak, sözü dinlenilmek, tecrübelerine değer verilmek, yaşlılığa namzet her insanın düşlediği bir tablodur. Bu sebeple İslamiyet, yaşlılara saygıya, ilgiye, onların bakım ve ihtiyaçlarını karşılamaya, nasihatlarına kulak vermeye, çok büyük önem atfeder. Yaşlıların ta'cizini, rencide edilmelerini, gönüllerinin kırılmasını, bakıma muhtaç halde kendi başlarına bırakılmalarını affedilmez bir günah olarak görür. Bilhassa bu yaşlılar anne ve baba, dede-nine iseler, veya dayı, amca, hala, teyze, gibi çok yakın akrabaysalar; bu ilgi, hizmet ve saygı yükümlülüğü bir kat daha artar. Çünki, İslamın mükellefiyet protokolünde, anne babaya iyilik ve hizmet, Allah'a kulluk ve ibadetten sonra, ikinci sırada gelmektedir.

Yaşlılarına sahip çıkmayan, onları ahir ömürlerinde aile sıcaklığından, oğul-torun sevgisinden mahrum edip yalnızlığa terkeden toplumlar, kendilerini Allah'ın rahmetinden mahrum bırakırlar.

Yaşlısına sahip çıkan topluma, Allah da sahip çıkar.

Yaşlanma gerçeğini hayatın uğranılacak duraklarından biri kabul eden kimse, yaşlanmanın getirdiği problemlerle daha kolay başeder. Yaşlılar, kendilerini gençlik nimetini ellerinden kaçırmış mağdurlar olarak görmemelidirler. Tersine, gençliğin azgınlık ve taşkınlıklarından, tehlikelerinden kurtulmuş, duygu ve hisleri durulmuş, hayatın mahiyetini artık daha iyi kavramış tecrübeli insanlar olarak kendilerine bakmalıdırlar.

İslam kültürü, yaşlılığı, işi bitmişlik olarak değerlendirmeyi uygun görmez. Yaşlılık karamsarlık ve ma'yusiyet zamanı da değildir. Yaşlılığı ömrünün altın çağına çevirmek, kişinin kendi elindedir. Çünkü yaşlı insanın dünyevi beklentileri, dünyaya bakan duygu ve his pencereleri büyük ölçüde kapanmıştır. Onun artık ahirete açılan kapıları ve köprüleri vardır. İnsan, ömrünün bu sonbaharını Allah'a ibadetle, bilhassa yaşlıların Allah katında makbul olan duasıyla, tevbe ve istiğfarla, bir nevi ömrün envanterini çıkararak, eksik ve noksanlarını onararak, hayat tecrübelerini çocuklarına ve torunlarına aktararak geçirebilirler. Hayat oyununda ömürlerinin son perdesini, güzel bir hatimeyle indirebilir.

Kaldı ki, o yaşlı kimse, gençliğini de istikamet üzere geçirmişse, yaşlılığındaki o ak sakallı, güçsüz ve dermansız hali, Allah katında ayrı bir makbuliyet sebebidir. Allah o gibi sakallıların dualarını reddetmez. Ellerini boş çevirmez. İslam yolunda ağarmış saçları cehennem ateşine atıp yakmaz.

Yaşlılığın, güçsüzlük ve acizliğin, musibet savar olduğunu, bereket ve rahmetin inmesine sebep teşkil ettiğini, daha önce belirtmiştik.