Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Kasım 2015

Yemin Değil Dayatma!

TBMM'de yeni dönem başladı. 25. dönem milletvekilleri yemin etti. Leyla Zana'nın yemin metnine sadık kalmaması nedeniyle kriz yaşandı. Kriz üzerine yeterince konuşuldu, tartışıldı. Oysa tartışılması gereken konu yine es geçildi. Tartışılması gereken öncelikle metnin içeriğidir. İnkar ve asimilasyon politikalarının ürünü olan yemin geleneği artık masaya yatırılmalıdır.

Resmi ideolojinin dayatması sonucunda metin haline getirilen yemin değiştirilmeli, hatta topyekun kaldırılmalıdır. Çünkü bu metin batıldır! 1982 darbe anayasasıyla yürürlüğe konulan bu dayatmadan artık arınmak Yeni Türkiye'nin boynunun borcudur. İnsan haklarına, insan onuruna ve özgür iradeye yakışan budur. Çözüm bellidir; Yeni, sivil ve özgürlükçü anayasa.

Artık kaldığımız yerden reformlara geri dönmeliyiz. Vesayet ve illegal yapılarla en etkili mücadele ellerindeki kirli materyalleri almaktır. Vesayetçilerin cansuyu darbe anayasasıdır. Artık bu vanayı kapatmak lazım. Normalleşmek için derhal sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmak yeni Türkiye'nin olmazsa olmazıdır. Eski Türkiye'nin zorla üzerimize giydirdiği, son on yılda yırtıklarının yamalandığı ancak yamaların da çözüm olmadığı cunta anayasasını topyekun tarihe gömüp yeni bir anayasa yapılması için tüm siyasi partiler sorumluluk almalıdır. Kayıt dışı siyaset sadece hükümeti değil tüm siyasi partileri hedef alıyor. Vesayet Türkiye'deki tüm siyasi hareketleri kendi çıkarlarına göre dizayn etmek istiyor. Dizayn edemediğinde ise siyasetin üzerinden tanklarla silindir gibi geçmeye kalkıyor. O vakit siyasi partilerimiz bu tehlikeyi birlik olup el birliğiyle bertaraf etmelidir.

Unutulmasın ki reformların sadece siyasi değil sosyal ve ekonomik bakımdan da hayati öneme sahiptir. Ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmanın en büyük formülü Yeni Anayasadır.Haklarımız yeni anayasa ile güvence altına alınmalı, özgürlüklerimizin önündeki hendekler kapatılmalıdır. Toplumsal dinamizmi harekete geçirecek, geleceğe odaklı bir anayasa Türkiye'yi ekonomik açıdan gelişmiş ülkelerle yarışır hale getirir.

***

Bir diğer sorun ise siyasette kadın temsiliyetidir.

Siyaset dünya genelinde profesyonellerin yapması gereken iş olarak görülüyor. Oysa sahadaki karşılığı bu değildir. Oysa siyaset yaşamın kendisidir.

Yaşamın her alanında kadınlar olduğuna göre siyasetin her alanında da kadınlar söz sahibi olmalıdır.

Siyasette kadın temsilinin yetersiz olması toplumsal alanda yaşanan sorunların çözümünü zorlaştırıyor, çözüm için uygulanan metotlar daha çok sorun üretiyor. Oysa kadının vicdanı ve sosyal hayattaki yeri hem soruna farklı bir bakış açısı getirebilir hem de kalıcı çözümler de empati kültürünü geliştirebilir. Kadınların olaylara bakışı, kullandığı dil de şiddeti ikinci plana iter, siyasette oto kontrolü sağlar.

Kadının yerinin mutfak olarak görülmesi, kadının medya tarafından meta olarak sunulması, yasakçı anlayışın kadını toplumsal yaşamdan uzaklaştırması bir karakter suikastı olduğu kadar, siyasete de darbe girişimidir. Siyasetin normalleşmesini ve kadının siyasette aktif olarak katılımını sağlamasına engel sadece siyasi kültür değil; medya, jakoben anlayış ve katı geleneklerdir. Yeni Türkiye'de bu anlayışın kırılması için seçebilen kadının seçilebilmesinin önündeki tüm engelleri kırıp aşmak gerekiyor.

Kadınların siyasal yaşam ve karar alma mekanizmalarında eksik temsil sorununu, dünyada genel olarak cinsiyetler arasında var olan adaletsizliğin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Bu adaletsizliğin giderilmesi için dünyada ve ülkemizde tüm siyasi partilerin daha fazla çaba sarf etmesi gerekmektedir. Kadınların toplumsal rol ve statüleri ve elde ettiği kazanımlar güçlendikçe; siyaset ve yönetim kademelerindeki temsil oranları yükseldikçe Türkiye'nin yarınları daha aydınlık olacaktır.