Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.01
Gram Altın
2466.60
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Ocak 2017

Yeni Amerika'nın gündemi; ÇİN

Trump tüm engellemelere rağmen nihayet koltuğuna oturdu. Küresel sistemin Hillary Clinton üzerinden yürüteceği kaos planı şimdilik askıda. Aynı tarihlerde ülkemizde de muhalefetin tüm engelleme çabasına rağmen anayasa değişikliği meclisten geçti. Hillary'in Amerika'daki dostları Trump'ın başkanlığı için Türkiye'deki dostları da cumhurbaşkanlığı sistemi için çoktan aleyhte faaliyet yürütmeye başladılar bile! Dolayısıyla Türkiye'deki sistem değişikliğine karşı yapılan kara propagandaları ve buna dönük gösterilen itirazları/direnci mahalle kavgası şeklinde takdim etmek isteyenler yanılıyor.

Bu mahalle içi bir kavga değildir. Türkiye'nin önünü açmak isteyen samimi insanlarla bunu engellemek isteyen art niyetli insanların bir mücadelesidir. Kaldı ki anayasa değişikliği milletin bir talebidir. Erdoğan ise her zaman olduğu gibi şimdi de milletin talebi doğrultusunda politika üretmektedir. Bu bakımdan içerideki bir kısım AK Partili görünümlü Erdoğan muhaliflerinin millete rağmen yürütecekleri kara propagandanın hiçbir tesiri olmayacaktır. Lakin Trump'ın koltuğa oturmasıyla yeni dönem dış politikalar nasıl seyir edecek asıl merak edilen konu bu.

*

Bilindiği gibi 29 Aralık 2016 tarihinde ABD Başkanı Obama, Beyaz Saray'dan ayrılmasına üç hafta kala Putin'e yönelik bir dizi ağır yaptırım kararı aldı ve Rusya ABD arasında gerginlik çıkması için hemen her yolu denedi. Obama, Rusya'nın ABD seçimlerine siber saldırı yoluyla müdahale ettiğini iddia ediyordu. Fakat ondan önce 2 Aralık 2016 günü ABD Temsilciler Meclisi önümüzdeki yıl için Rusya'yı durdurmak amacıyla 3.4 milyar dolar değerinde bütçe hazırlanmasını öngören yasa tasarısını onayladı.

Savunma Bakanı Ashton Carter; ABD'nin Rusya'nın agresif tavırlarına karşı Avrupa'da NATO müttefiklerini desteklemek için pozisyonlarını güçlendirdiğini söyledi. Durun! İşin içinde "Rusya seçimlere siber saldırı yoluyla müdahale etti" iddiasından daha derin ve planlı başka bir iş var. Asıl neden; Putin'in nükleer silah ve tüm hava savunma sistemlerini delebilecek füzeler geliştirileceğini ifade etmesi olmasın. Bana kalırsa asıl neden bu da değil! Her geçen gün ekonomik güç olarak ABD'yi tehdit eden ÇİN'i hafife almayalım derim.

Savunma harcamaları Rusya, İngiltere, Fransa gibi ülkeleri sollayan Çin, 1,3 milyar nüfusu ve 4 trilyon dolar döviz rezerviyle dünyanın ikinci süper gücü durumundadır. 26 Aralık 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla ABD, dünyanın tek süper gücü haline gelmişti. Bilirsiniz bu tarihten itibaren dünya gelişmiş ülkeler ve az gelişmiş ülkeler olmak üzere ikiye ayrıldı. Ne var ki gittikçe bu denge de değişmeye başladı. Çünkü 1993 yılında dünya GSMH'nın %60'ını gelişmiş ülkeler üretirken bu oran 2001 yılına gelindiğinde %50'ye geriledi. Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde de bu oranın %30'lara gerilemesi hesap ediliyor.

Finans kuruluşu Goldman Sachs'a göre Çin ekonomisi 2025 yılına kadar ABD ekonomisi ile aynı büyüklükte olacak ve hatta ABD'yi de geçerek dünyanın tek süper gücü olacak. Kısacası yeni dünyanın koşullarını belirleyecek olan temel aktörler Güneydoğu Asya ülkeleri olacak. 9.6 milyon kilometre karelik yüzölçümü,1.3 milyar nüfusuyla(40 milyon diaspora) ve son yirmi yıldır ortalama yıllık %10 büyüme trendiyle Çin bu aktörlerin başında gelmektedir. Öyle ki nüfusu 10 milyonun üzerinde tam 23 kente sahip büyük bir devletten bahsediyoruz. Yapılan hesaplamalara göre sadece altı eyaletin her biri Rusya, Kanada ve İspanya'nın milli gelirinden daha fazla milli gelire sahiptir.

Çin ICBM'leri(Kıtalararası balistik füzeler) 7.000 deniz miliz kapasitesine sahiptir. Çin savunmaya günde 23 milyon dolar dolar harcamaktadır. 18 Aralık 2026 tarihli Russia Today, Washington Post'tan bir bilgi aktardı. Buna göre Kisisnger, Nixon'la yaptığı bir görüşmede başkana Çinlilerin tarihsel süreç açısından Ruslardan daha tehlikeli olduğunu söyledi. Öyle ki ileriki yıllarda ABD'nin Çin tehdidine karşı Ruslarla birlikte ittifaka girmesi teklifinde bulundu. Trump'ın seçim vaatlerinden biri de Çin mallarına ağır vergiler koymaktı. Ayrıca ülkeye dönmek için Amerikan şirketlerine teşviklerde bulunacağını ifade etmişti. Trump ABD'nin Çin karşısında politikasını yeniden gözden geçirebileceği sinyallerini de vermişti. Çünkü Trump tabuları yıkarak ilk kez Tayvan Devlet Başkanı ile doğrudan telefonla bir görüşme yapmış sonrasında da verdiği bir röportajda Nixon'un tarihi Çin ziyaretinden beri süregelen tek Çin politikası hakkındaki kuşkularını dile getirmişti. Dahası Çin'i para birimini maniple etmekle suçladı.

Trump ile Putin arasındaki yakınlaşmayı sağlayan kişi kuşkusuz Kisisnger'dir. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov düzenlendiği bir basın toplantısında Kissinger'i Rus ABD ilişkilerinin normalleşmesinde oynadığı rol için teşekkür etti. Yeni dönem hiç kuşkunuz olmasın güç dengelerinin yeniden belirleneceği ve kartların yeniden karılacağı bir dönem olacaktır. İnsan ister istemez Rusya ABD yakınlaşmasının perde arkasında yeni hedef Çin mi var sorusunu sormadan edemiyor. Ya da Trump "Amerikan müesses nizamın dışına çıkarak küresel sitemin Çin planını devre dışı mı bırakacak" bunu bize zaman gösterecek. Yakın bir zamanda ABD, Rusya ve Çin arasında çetin geçecek bir mücadeleye tanıklık edebiliriz. İttifakların rakiplere göre belirlendiği ve değiştiği bir dönemde Türkiye şimdilik bulunması gereken en doğru yerde bulunmaktadır.