Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Kasım 2015

Yeni Dönem, Yeni Süreç

Türkiye, içinde yaşayan tüm "değerleriyle", aşılması çok kritik bir eşikten geçti. Bu eşik 7 Haziran seçiminin ardından ortaya çıkan siyasi ve buna bağlı olarak da ekonomik, sosyolojik ve gündelik belirsizliklerin, krizlerin aşılması amacıyla yapılan 1 Kasım seçimleriydi.

1 Kasım seçimleri, aynı zamanda ihtiyar şarkın ayakta kalabilmiş son çınarı Türkiye'nin iki asli unsuru olan Türk ve Kürd' ün bir yol ayrımı kavşağıydı. Yani bu seçim bu iki unsur için sadece bir seçim değil; birlikte yaşam ve aynı yüce değerler için mücadele adına "tamam mı, devam mı?" seçimiydi.

Nasıl mı?

7 Haziranda yapılan seçimlerin çıkardığı tabloda iktidardaki Ak Parti sarsıntı yaşamış, en çok oyu almasına rağmen tek başına hükümet kurma yetisini kaybetmişti. Öte yandan HDP, bir araya gelmesi hayal bile edilemeyecek taban tabana zıt, ideolojik olarak varlıklarını diğerinin yokluğuyla temin eden birçok iç ve dış odağın tarihi ittifakıyla tarihinin en büyük oy oranını elde ederek meclise girmişti. Ortaya çıkan tablodan iki karar merciinin hoşnut olmadığı muhakkaktı. Bu neticeden pek de hoşnut kalmayan bir kesim var ki bu da mucib-i hayrettir. Sözde Kürt varlığı adına silahlı mücadele içinde olan Kandil de HDP' nin yüksek oy oranıyla meclise girmesinden pek hoşnut değildi. Üstelik Türkiye partisi olma iddiasıyla Batıdan da oy alarak bunu gerçekleştirmesi Kandil' i daha da hoşnutsuz hale getiriyordu.

Ne demek yani?

Kendileri on yıllarca, kefen sırtlarında, silah omuzlarında, rahat bir yatakta yatmadan, can tehlikesi içinde bunca mücadele etsinler ve günün birinde "Düz ovada siyaset", "Artık analar ağlamasın" gibi söylemlerle birileri ortaya çıksın halk bunlara itibar etsin ve kendileri de sıradan birer insan gibi köşelerine çekilsinler! Statükoları sona ersin..! Oysa beslendikleri ve güç aldıkları tek alan silah ve şiddet. Silah ve şiddet aradan çıkarsa varlık nedenleri sorgulanacak ve tükeniş daha da hızlanacak.

Bu olacak bir şey miydi?

Öyle ya, HDP toplumdan ciddi karşılık bulsa, Kürt halkının meşru temsilcisi ve muhatabı olacak ve bu "yeni yetmeler" boyunlarında kravat, itibarlı bir şekilde hem devlet hem de toplumdan ciddi karşılık bulacaktı. Ne yapmalı, etmeli bir an önce HDP' yi marjinalleştirmeli ve eski durumuna geri getirmeliydi ve bu amaçla barış süreci sona erdirilmeli, çatışmalar ve gergin ortam sürdürülmeliydi.

Nitekim böyle de oldu. Hem HDP marjinalleştirildi, hem Türk solu jakobenleştirildi. Zaten HDP'de paydaş oldukları Türk solu da buna çoktan hazırmış! Karşı koyanlar da etkisizleştirilince, Kandil vesayeti derinleşti.

Ak Parti ise 7 Haziran seçimlerinden yeterince ders çıkarmıştı. Barış süreci ile yeterince yıpranmış, oy kaybetmişti. Demek ki farklı bir yol denenmeliydi! Kendisini farklı yöne iten şiddet ortamını Kandil'de çoktan hazırlamıştı. Ak Parti önce söylem değiştirdi, milletin talepleri doğrultusunda yeni bir dil geliştirdi, hatta zaman zaman devletin diliyle süreci yönetti. Doğru muydu, tartışılır ama sonuç alındı.

Ak Parti kriz yönetimini stratejik hamleleri ile 1 Kasım gününe kadar taşımayı başarırken, HDP hendeklerde kayboldu. Bu duruma en fazla da Kandil sevindi. Elindeki gücü siyasete kaptırmadı, HDP'nin burnunu yere sürttü. Seçmen PKK'nın faturasını HDP'ye kesti, yüz binlerce oy yer değiştirdi. Sırtını PKK'ya dayayan HDP hem milletten hem de Kandil tarafından yalnızlaştırıldı.

Şimdi öncelikle süreçten HDP ders çıkartmalı ve Kandil'i normalleştirmek için mücadele etmeli, silahların susmasına katkı sağlayacak formüller geliştirmeli. Evet bunu Kandil'e kabullendirmesinin zor olduğunu gördük ama bedel ödemeden başarı elde etmek mümkün değildir. HDP, Kandil'e direnmez Kandil'in statükosunu sürdürmesine göz yumarsa siyasi meşrutiyetini kaybeder ve ilk seçimlerde baraja takılır.

Ak Parti'de işler daha farklı. Ak Parti rahat! Bu rahatlık gevşeklik değil sorumluluk getirmeli. Vesayet ile mücadelesine ara vermeden devam etmeli, 12 Eylül ve 28 Şubat ile tam anlamıyla hesaplaşmalı, cuntanın ayağımıza zincir vurduğu darbe anayasasından milleti kurtarmalıdır. Reformlarla yol almalı, özgürlük alanlarını genişletmeli, esnafın, işçilerin, emeklilerin ve kamu görevlilerinin beklentilerini istikrarı sağlayarak yerine getirmelidir. "Kardeşlik Süreci" başta olmak üzere Alevi ve Roman vatandaşların taleplerinin karşılanması, mağduriyetlerinin giderilmesi hedefli, ortak akıl ve ortak sorumlulukla hareket edilmelidir. AK Parti yeni süreçte engellileri ve kadınları unutmamalıdır. Engellilerin yaşam şartları kolaylaştırılmalı, sosyal projeler geliştirilmeli, bürokraside daha aktif görevlere gelmelerine olanak sağlanmalıdır. Kadın istihdamı artırılmalı, kadınlarımızın birikimlerini, yeteneklerini verimli olarak kullanabilecekleri uygun zemin hazırlanmalıdır.