Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Haziran 2018

Yeni dönemde Türkiye

Dünyanın gidişatı belirsizliklerin arttığı ekonomik milliyetçiliğin yaygınlaştığı bir yapıya doğru ilerliyor.

Bu durum bir takım krizleri de beraberinde getiriyor.

Küresel ve bölgesel dengeler değiştikçe Türkiye bu fırsatı doğru değerlendirip hem yurt içini hem de etrafını temizleyerek yeni dönem için hazırlıklarını sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte son 15 yılda büyük atılımlar yapan Türkiye bundan sonraki süreçte de 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine ulaşmak için çalışmalarını hızlandırarak sürdürecektir.

Türkiye artık eski Türkiye değil kabuğunu kırmış ve bulunduğu konumun farkındadır.

Şüphesiz ki askeri güç milli savunma için olmazsa olmazların başında gelmektedir. Ancak ekonomik güç olmadan askeri güç yetersizdir. Siyasi irade güçlü olmadıkça ekonomik güç de eksik kalır. Nitekim bunun en yakın örneğini bugün "Batı" dünyasında görüyoruz.

AB ile yürütülen BREXIT sürecinden daha güçlü çıkmak isteyen İngiltere Başbakanı Teresa May beklediğinin çok altında oy alarak gücünü zayıflatmış AB ye karşı yürütülen müzakerelerde istediklerine tam olarak ulaşamamıştır.

Türkiye bundan sonraki süreçte daha güçlü bir siyasi irade ile uluslar arası arenada daha güçlü bir şekilde temsil edilecektir.

Ekonomik Savaş

Dünyada son dönemde bir yandan kur savaşları sürerken diğer yandan ticaret savaşları şiddetini artırmaya başladı.

Ülkeler ve ülke büyüklüğündeki çok uluslu şirketler arasında en genel tanımıyla bir ekonomik savaş yaşanıyor.

Türkiye de bu harbin tam ortasında yer alıyor.

2008 küresel krizinin finans sektörü merkezli olması sebebiyle Türkiye finans sektörüne bağımlılığını azaltma yoluna gitmiş reel ekonomik yapısını güçlendirme çalışmaları başlatmıştır.

Bu vesileyle Türkiye gerek son yıllardaki reel ekonomisindeki büyüme gerekse terör prangalarından kurtulmasıyla uluslar arası arenada bağımsız ve özgür politikalar izlemeye başladı.

Nitekim son dönemdeki reel ekonomik verilere baktığımız zaman bu çalışmaların meyvelerini verdiğini görebiliyoruz.

Türkiye'ye karşı son dönemde başlatılan ekonomik saldırılara rağmen;

  • Perakende satış hacmi 2018 yılı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %8 arttı.
  • Sanayi üretimi 2018 yılı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,2 arttı.
  • Sanayi sektöründe ciro 2018 yılı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %25,6 arttı.
  • İnşaat sektöründe ciro 2018 yılı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %35,6 arttı.
  • Ticaret sektöründe ciro 2018 yılı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %23,8 arttı.
  • Hizmet sektöründe ciro 2018 yılı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %23,6 arttı.
  • Turizm sektöründe 2018'in ilk 5 ayında 11,8 milyon turist Türkiye'ye geldi. (Tüm zamanların rekoru)
  • İşsizlik 2018 yılı Mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1,6 puanlık azalış ile %10,1 seviyesinde gerçekleşti.
  • Nisan ayında ticari süt işletmeleri tarafından içme sütü üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %13,9 artış gösterdi.

Tüm bu verilere baktığımız zaman Türkiye ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu görüyoruz.

Türkiye bunlarla da kalmayıp yeni dönemde ithal ettiği stratejik ürünlerin üretimiyle birlikte cari açığı azaltarak dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedefliyor.

Hatta bu projeleri ile birlikte kendi ihtiyaçlarını karşılamanın yanında ihracatı ile bu ürünlere ihtiyaç duyan ülkelere de destek olarak yumuşak gücünü artırmayı hedefliyor.

Bu hedeflere ulaşmak için bizim de sürece dahil olmamız gerekiyor.

Bu nedenle seçim sürecinin atlatılmasıyla birlikte artık daha fazla ekonomi daha fazla iş konuşma zamanıdır.

Seçim sürecinde yaşanan kırgınlıkları, küskünlükleri bir kenara bırakıp şimdi çalışma zamanıdır.

Büyük Türkiye bizim birlik ve beraberliğimiz ile daha güçlü olacaktır.