Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Temmuz 2014

Yer Gök Medeniyet

İdeal sahibi olmak güzeldir. Allah her insanı bir mefkure, bir gaye sahibi yapsın. O zaman hayat anlam kazanıyor. Mesela Nidayi Sevim örnek ve idealist bir kişi, ömrünü iyilik ve güzelliklere adamış gönül insanıdır. Hayat hikayesi ibretli sahnelerle dolu. Mezarlıkları çok sever, ama özellikle Eyüp Sultan Kabristanı'nı. Bir gün "Allah'ım şu mezarlığa yakın bir ev nasip et!" diye yakarır. Duası kabul olur. Şimdi Piyerloti'ye yakın bir evde oturmaktadır.

Bir çok insanın korktuğu mezarlıklar onun için ünsiyet ve tefekkür alemidir. Kabir taşları onu korkutmaz. Aksine aşinadır 'medeniyetimizin sessiz tanıkları'na. Evinden her gün Beyoğlu'ndaki küçük matbaasına giderken yol boyunca mezar taşlarını seyreder. Bu temaşa esnasında günün birinde bir küçük ilan görür: "Dedenizin mezar taşlarını okumak ister misiniz?" İlgisini çeker bu ilan. Ve Ömer Faruk Dere'den Osmanlı Türkçesini öğrenir. Bununla da yetinmez, Arapçaya Farsçaya merak salar. Başarı hikayesi başlamıştır artık. 1967 yılında Erzincan'ın Kemah ilçesi, Bozoğlak Nahiyesinde başlayan hayat serüveni renklenmeye başlar. İlk ve orta öğrenimini köyünde tamamlar. 1979 yılında İstanbul Beyoğlu'nda babasına ait çay ocağında iş hayatına başlar. 1987 yılına kadar çeşitli firmalarda çalışır. Askerlik dönüşü 1989 yılında aile şirketi olan matbaanın yönetimine katılır, halen burada çalışıyor. Mezar taşlarına olan ilgisini onu bir internet sitesini kurmaya yöneltir, ardından siteyi kurucularından olduğu ESKADER'e devreder. Şimdi bu site www.medeniyetimiz.com adıyla Fatma Ersem Yargıcı'nın yayın yönetmenliğinde devam ediyor.

Eyüp Sultan'da Osmanlı mezar taşlarına olan büyük ilgisi onu zor, renkli ama kalıcı çalışmalara yöneltir. Sevilen eseri Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları, Mayıs 2007'de yayımlanır. Mezar taşları hakkında panellere katılır, konuşmalar yapar. Televizyonlara çıkar, gazetelerde kendisiyle röportajlar yapılır. Süheyl Ünver'in tabiriyle her biri birer 'heykel' olan ve sanatımızın zirveye taşındığı mezar taşlarına kafa yoran yazar, kabir taşlarının yenilenmesi sırasındaki hatalara dikkat çeker. Tarihu00ee mezar taşlarının yenileme çalışmalarında kumlama ve tazyikli su yöntemi ile kezzap ve benzeri kimyevu00ee maddelerle yapılan ağartma işlemlerinin durdurulması gerektiğini söyler. Çünkü bu müdahale, mezar taşlarını tahrip etmektedir. Bu yüzden bir çok cami haziresinde ve tarihu00ee mezarlıkta kabirlerin zarar gördüğünü söyler.

Elbette sadece mezar taşları alakasını çekmez Nidayi Beyin. Tarihu00ee camiler, çeşmeler, türbeler, imaretler, sebiller, hanlar, hamamlar kısacası mimaru00ee mirasımız onun ilgi alanındadır. Bu eserleri ziyaret eder, araştırır, haklarında yazılar yazar. Ona göre biz millet olarak tarihu00ee eserlerimize tam manasıyla sahip çıkmıyoruz. Restorasyon çalışmalarında dikkatli olunmasını, 'müteahhit zihniyeti'nin terk edilmesi gerektiğini belirtir. Çok merak ediyorum: Mesela Eyüp veya İstanbul Büyükşehir belediyeleri Nidayi Sevim gibi değerlerimizin farkında mıdır, danışman olarak ondan istifade ediyorlar mı?

Yıllar önce Sanatalemi.net sitesinde köşe yazarlığına şu satırlarla başlamıştı: "İstanbul bütün medeniyetlerin tarihi kadar eski, vazgeçilemeyen bir şehir. Her köşesi, her sokağı tarihten mistik esinti barındıran, yaşlanmayan güzel şehir. Ve bu şehrin mutlak tarihine etki eden, içerdiği özel tarihi ve birikimi ile adeta sevgili İstanbul'umuzun ebedi bekçisi Eyüp Sultan..."

Yazarımızın Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları'ndan sonra Medeniyetimizde Toplumsal Dayanışmave Sadaka Taşları ile Osmanlı Mezar Taşlarında Manzum Dualar adlı kitapları yayımlandı. Bugünlerde de Akıl Fikir Yayınları arasında Yer Gök Medeniyet isimli eseri neşredildi.Görüldüğü gibi dördü de 'medeniyet' odaklı çalışmalar. Yer Gök Medeniyetkitabı bize bizi anlatıyor. Muhteşem medeniyetimizi dile getiriyor baştan sona. Okuyucularını yeniden selamlayan yazar, medeniyet yıkıcılarına karşı bizi uyarıyor, gözümüzü açmamız gerektiğini hatırlatıyor. Bir tekkenin çilehanesi, bir türbenin kapısındaki celi sülüs eser, bir caminin duvarını süsleyen lale motifli çini ile toplumu medeniyet bahçesine çağırıyor. Ona göre ibret levhası mezar taşları, iyilik sembolü sadaka taşları bizi sarsıp kendimize getirebilir.

Nidayi Sevim ile konuşmuştum yıllar önce. Bu mülakatı Sanatalemi.net'te okumak mümkün. Yazarla daha sonra yapılan mini röportajda verdiği cevaplar ilgimi çekmişti. "En çok sevdiği yazar"ın Samiha Ayverdi, "en çok etkilendiği roman"ın ise İbrahim Efendi Konağı olduğunu açıklamıştı. "Unutamadığı şair" Necip Fazıl Kısakürek, şiiri ise "Sakarya Türküsü"ydü. "Dinlemekten asla vazgeçmeyeceği şarkı" ise Yahya Kemal'in bestelenen eseri "Rindlerin Akşamı"ydı ve şöyle başlıyordu: "Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç; / Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!" Tanışamadığı için üzüldüğü şahsiyet 'Bilge Kral' Aliya İzzetbegoviç. "Cehalet"ten korkuyor ve en çok "Müslümanların birliği için." dua ediyor. Çok ihtiyacımız olan bu duaya katılıyor ve yakarıyoruz: "Allah'ım Müslümanlara birlik ruhu ver, kardeşliklerini hatırlat. Zulme karşı ortak bir güç oluştursunlar." Aziz dostum Nidayi Sevim, 31 Temmuz Perşembe günü Timaş'ta düzenlenen Babıali Sohbetleri'ne katılacak ve 'medeniyet'imizi anlatacak. Meraklıların dikkatine.