Dolar (USD)
32.41
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2419.15
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Mart 2014

Yıldızın Parladığı Anlar

Bir İtalyan soylusu, denizi hiç görmemiş birinin şaşkınlığına tanık olmak istemiş ve yanına taşralı yoksul bir halatçıyı alıp onu Napoli körfezine götürmüş. Körfeze vardıklarında - gök ile denizin o kocaman muhteşem mavi gülüşünün buluştuğu yerde- yoksul halatçı, gözünü gemi direkleri, zincirler, halat ve palamarlar yığının ortasına dikmiş. Yüzü keyifli bir inanmazlıkla aydınlanmış ve dayanamayarak, "Ne çok halat!" diye haykırmış.

Bazen Felix Marti-Ibanez'in bu öyküsünde olduğu gibi insan, kendisini Napolili o halatçı olarak yakalıyor hayatta. Deniz tam karşısında iken gözüne değmiyor, güneş denizle buluşmuş gülümserken bile kendisini fark ettirmiyor.

Sadece gülümsemeler mi değmiyor gözlerimize? Gözyaşları akarken, bir can toprağa düşerken, hüznün en koyusu hanelere çökmüşken bile; biz gemi direkleri, zincirler, halat ve palamarlardan gözümü alamıyoruz.

Geçen hafta ülkede, ne kadar çok acı vardı. Yitip giden gençlerimizin ardından dökülen gözyaşları, kalp burkulmaları. En yakınını kaybedenler bilir, ölüm yakaladığında sevdiğinizi; kimseyle edecek tek lafınız, kimsenin sözüne mukabele edecek takatiniz yoktur. Lakin bir yandan da o kadar çok ihtiyacınız vardır ki o anda yanınızda duracak kişiye ve size söyleyeceği iki söze.

Berkin, Burak Can ve Ahmet.

Anne ve babalarının gözyaşları aktı, yürekleri birlikte sızlayacak yürekleri aradı. O çocuklar öldüler, koşarak uzaklaşıp gitmediler. Öldüler ve ölümü telif eden ne var elimizde? Ölenin yitip giden canını, geride gözyaşı döken sevenlerinin halini tercüme eden kaç kelime var zihnimizde?

Çocuk bedenleri öldüklerinde ağır,

büyük omuzların taşıyamayacağı kadar.

O gençler ne yataklarında ne de amansız bir hastalığın pençesine düşerek can verdi. Onun için ölümleri toplumsal bir ilgi gördü ama ne yazık ki kamusal bir ayrışma ve tartışma da yarattı. Keşke olmasaydı. Oysaki üçü de kurban, üçü de candı. Cansız bedenlerini ancak ortak vicdanımız ile kaldırabilirdik ve ancak yasın vakarını kuşanarak uğurlayabilirdik onları. Yasın vakarı, eylemin gürültüsüne kurban edilirken bizler, ortak vicdanın sesini yükseltemedik.

Berkin, Burak Can ve Ahmet.

Affedin bizi.

'Ben diğer çocuklar için buradayım'

Stefan Zweig,'Yıldızın Parladığı Anlar' isimli kitabı hakkında şöyle der,'Çağları aşan bir kararın bir tek takvime, bir tek saate, çoğu kez de yalnızca bir tek dakikaya sıkıştırıldığı trajik ve yazgıyı belirleyici anlara, bireylerin yaşamında ve tarihin akışı içinde çok ender rastlanır. Ben böyle anları İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar diye adlandırdımu2026'

Tarihi, mekanik, ritimle devinen bir makine olmaktan çıkaran, bir aralık görünüp kaybolan o anlarda bazı insanlar; bazen sözleri, eylemleri, bazen de ölümleri ile dokunurlar tarihe. Zamanı öğüten Tarih, o insanların dokunuşları ile anlam bulur. Kim bilir belki de onların elleriyle Tanrı'nın dokunuşudur buu2026 Böylece sayfaları arasına sıkışmış, karanlık dehlizlerinde bir an için parlamış müstesna anlara ev sahipliği yapar Tarih.

16 Mart 2003'te Filistin Gazze Şeridi'nde, işte böyle bir an; tüm dünyanın gözleri önüne, trajik bir ölümle destansı bir duruşun birleştiği noktada parlayan bir yıldızı çıkardı.

Rachel Corrie.

Bazen tüm insanlığın vicdanı tek bir insanın şahsında ayağa kalkar. Bu yiğit kız, o gün orada, insanlığın vicdanını yüklendi.İsrail ordusununbir doktorun evini ve ailesini yok etmesini engellemeye çalışırken, bir askeri buldozer tarafından ezilerek yaşamını yitirdi.Bu asil ruhun yaşamı, 11 yıl önce 23 yaşında destansı bir duruş halindeyken son buldu.

Daha küçük bir kızken Rachel, imrenerek seyrettiğimiz o siyah beyaz videoda 'Ben diğer çocuklar için buradayım' diyordu. 16 Mart'ta Rachel Corrie'yi anarken onun şahsında, insanlığın yıldızını parlatan, nice yiğit insanı saygıyla selamladık. Ağıtların onsuz eksik kalacağı Halepçe'yi ve Halepçe şehitlerini andık.

Anmaktan fazlasını yapamıyor olmanın utancı belimizi bükmüşken, küçük Rachel'in sözleri kulağımızda ve hepimize 'Ben niye buradayım?' sorusunun cevabını vermekle başlayabileceğimizi hatırlatıyor.

[email protected]

Twitter:@_khora