Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2414.14
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Ağustos 2021

Yine Kaza, Yine Facia!

Birkaç gün evvel, otobüsle Ordu’dan İstanbul’a geldim. Tam İstanbul’a ulaştığım sabah Balıkesir’de feci bir kaza oldu ve 15 kişi hayatını kaybetti. Henüz otobüsten inmemişken cep telefonumdan okuduğum habere göre İzmit menşeli bir şehirlerarası insan taşımacılığı yapan işletmeye ait otobüs, sert girdiği virajı alamayarak tarlaya uçmuş ve taklalar atarak onlarca ailenin ocağına ateş düşürmüştü. Ölenlere Allah’tan rahmet kalanlara sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

Elim kaza haberini aldıktan sonra düşünmeye başladım; “Bu tip otobüs kazaları neden sık olmaya başladı?” diye. Tevafuk bu ya, kendim de o sabah bir şehirlerarası otobüste yolcu olarak seyahat ediyordum ve sürekli otobüsün gidişatını takip ediyordum. Mesela direksiyona oturan şoför ne kadar yol gitti, seyahat süresince kaç şoför değişimi yapıldı, araç hızlı mı, yavaş mı gidiyor ve benzeri soruların cevaplarını arıyordum sürekli. Allah’tan bindiğim firma, araca üç şoför koymuştu ve şoförler oldukça tedbirli gidiyor gözüküyorlardı.

Otobüsten indikten sonra firmanın Anadolu yakasında yolcu indirdiği peronlarda sektörden birkaç görevliyle sohbet ettim ve neden bu tip kazalar oluyor diye bir soru yönelttim kendilerine. Aldığım cevaplardan birkaçını sıralayayım:

Öncelikle bazı firmaların uzun yolda tek şoför kullandıklarından bahsettiler. Normalde bir otobüste iki ya da üç şoför olması gerekirken bazı durumlarda bir otobüste bir şoför oluyor ve bu şoför bir gece boyunca araç kullanmak zorunda kalıyor. Haliyle uykusuz ve yorgun durumda araç kullanan şoförün de hata yapma olasılığı otomatikman artıyor.

Aldığım cevaplardan bir diğeri de şu oldu: Sektör dışından bu işe girenlerden pek çoğu bu işin doğasını bilmiyorlar. Mesela adamın iki adet kamyonu var, bu kamyonları satıyor ve bir otobüs alıyor. Aynı adam otobüsün direksiyonuna geçtiğinde insan canı taşıdığının ayırdında olmayarak adeta ticari mal taşır gibi insan taşıyor ve özensizlik, dikkatsizlik, daha çok kazanma hırsı ölümcül hatalara davetiye çıkarıyor. Can taşıyan insanların, daha özenli, daha dikkatli ve daha sağlıklı olmaları gerekiyor.

Diğer bir cevap ise, şüphesiz gelişmiş ülkelerde kullanılan normlardan epey uzak oluşumuz. Mesela Avrupa’da bu işi yapan şoförler haftada en az iki tam günü evlerinde yatarak ve dinlenerek geçiriyorlar. Bizde ise şoförler otobüs bagajında uyuyorlar ve otobüs durduğu yani mola verdiği anda uyanıp değişim yapmak zorunda kalıyorlar. Yeterince dinlenemeyen ve uykusuz kalan şoför, gergin, sinirli ve uykusuz oluyor kaza yapmaya daha elverişli hale geliyor.

Sektörü bilen uzmanların yaptığı yorumlara göre ise, firmalarda kullanılan otobüslerin standartları yetersiz. Mesela pek çoğunda acil durum fren desteği yok. En az 2016 model otobüslerle bu işin yapılmasını tavsiye ediyorlar. Şüphesiz yeni araçlarda teknolojik donanım daha fazla ve bu donanımlar bazen sürücü hatalarını bertaraf ederek gerek yolcuların gerekse otobüs personelinin hayatını kurtarabiliyor. Dolaysıyla yollarda artık eski otobüslerin çalıştırılmaması gerekiyor.

Geçmiş yıllarda özellikle dikkatimi çeken bir başka husus ise bir markaya ait otobüslerin sürekli yanmasıydı. Dava konusu olmasın diye burada marka vermek istemiyorum ancak çok iyi bilinen bir markanın otobüsleri birkaç yıllık süreç içinde yollarda cayır cayır yandı. Önce bu yangınların sebebi, 10 numara yağ kullanımına bağlandı, daha sonra üretim hatalarından bahsedildi. Sebep tam olarak neydi bilemiyorum ama o 2 yıllık süreç içerisinde onlarca otobüs yollarda cayır cayır yandı. Bazılarında can kaybı da söz konusu oldu ne yazık ki!

Şimdi insan düşünmeden edemiyor. Bu kadar hadisenin meydana geldiği bir sektör, neden yeterince denetlenmiyor ya da takip edilmiyor? Yoksa burada da ahbap çavuş ilişkileri mi işliyor. Yani görmedim, bilmiyorum, duymadım üçlüsü sektörü denetlemek durumunda olanlara üç maymunu mu oynatıyor? Tamam, her şeyi devletten beklemek ve her şeyi denetim eksikliğine bağlamak doğru değil ama, bilinen bir şey var ki bizim milleti başına buyruk bırakırsan soluğu ya davulcuda ya zurnacıda alır! Maalesef suiistimal yeteneği geniş bir millet haline geldik, bunu itiraf edelim.

Taşımacılık sektöründe bilhassa insan canı taşıyan firmaların kendine çeki düzen vermesi ve devlet denetimine gerek kalmadan kendi içinde bir otokontrol mekanizması kurmaları gerekiyor. Bu işi yapmaya elverişli olmadığı anlaşılan firmalar, devlet kararına gerek kalmadan faaliyetlerini durdurmalı ve yatırımlarını başka sektörlere kaydırmalı. Diğer taraftan devlet de sadece denetim rolüyle değil, destekleyici ve sorun çözücü rolüyle sahaya inmeli, sadece ceza kesmek yerine sektörün sorunlarını çözmeye dönük adımlar atmalı. Aksi halde daha çok kaza haberi okumaya devam edeceğiz.