Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2433.17
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Ağustos 2018

Yırtık Kitap!

Rahmetli Dedem Kadri Arseven, Osmanlı'nın son dönemlerini yaşamış, ismi bilinir bir Pamuk Tüccarı"ydı.

Merhum vefat ettiğinde 13 yaşındaydım, son günlerine kadar haftada iki gün ziyaretine gittiğimi hatırlarım.

Salı günleri köyden sütçü gelirdi, 5 litrelik sütü alıp getirme mükellefiyeti bendeydi ve bu iş karşılığında harçlık alırdım.

Cumartesi günleri de, beni yakın ve uzak tarihten, illerimizin tabii güzelliklerinden, belli başlı üretim kalemlerinden vesaire "imtihana" tabi tutardı.

Anadolu Hisarı'ndaki yalısının işlerini kimi vakit birlikte yapardık, elinden çok iş gelirdi ve her iş için usta çağıran tiplerden nefret ederdi.

Günlerden bir gün, mahalleden arkadaşlarımla "Benim babam senin babanı döver!" yollu muhabbetler içindeykenu2026

Biri, Dedem'in aslında o kadar da iyi bir insan olarak bilinmediğini, "fakirlere tepeden baktığını" ve "sürekli olarak dünya hesabı yaptığını" söylediğinde çok zoruma gitmişti.

Dünyaya dört elle sarılan bir adammış Dedem.

Bir "fakir" kendisinden yardım istediğinde çoğu vakit başından savarmış.

Bir de "cimri" imiş, cebinde akrep varmış!..

Bunları arkadaşıma anne, babası söylemiş.

Bana aktarınca çok kızmıştım, ağzıma geleni söylemiş ve arkadaşlığı da anında kesmiştim.

Söylenenlerin etkisi küçücük yüreğimde yer etmişti.

Hiç unutmamu2026

Günlerden bir günu2026

"Dede" demiştim, "Size bir soru sormak istiyorum ama kızarsınız diye çekiniyorum."

Hafiften gülümseyip cesaret verici birkaç kelam edinceu2026

Sormuştum Dedem'e:

"Siz zengin sever, fakir sevmez bir insan mısınız, fakirlere tepeden mi bakarsınız?"

Dedem'in yüz ifadesi birden değişmişti ben bunları söyleyince.

"Onu diyen halt etmiş!.." demişti:

"Ben bizim kapıcı Mehmet Efendi gibi fakirleri severim, ama Şekerci Hasan gibi fakirleri hiç sevmem!"

Kapıcı Mehmet Efendi, dört çocuğuna bakmak için gece gündüz çalışan, maharetli, bilmediğini öğrenmeye hevesli bir insanmış.

Çocuklarını okutmak için gayret sarf eder, Dedem'e sık sık, "Doktorluk, mühendislik, mimarlık, vs." meslekler hakkında sorular sorar, çocuklarının hangi mesleği seçmelerinin iyi olacağını öğrenmek istermiş.

x

"Hasan ise, elinde sigara, her akşam kahvehane, bir işte sebat etmez, haylazın teki. Bir de evdeki kadından en iyi hizmeti bekler! Bunun nesine acıyayım!.."

Çok sert bir insandı Dedem, böyle bir bakış açısı vardı.

x

Merhum Dedem'in, vefat ettiği haftaya kadar sürekli olarak, "Etrafa karşı dikkatli olmamı" tavsiye ettiğini hatırlarım.

Çok şeyler var kulağımda ondan kalanu2026

Demişti ki mesela:

"Radyoyu aç; sabahtan akşama nay, nay, nay, lay, lay, lomu2026

Evlerde, minibüslerde bir arabesk rüzgarı; 'Çok sevdim, ölüyorum, aşkından deli oldum, zalim felek, kadehindeki zehiri ben içeyim sevgilim, bugün çok efkarlıyım, beni terk ettin, seni zalimu2026 En çok dinlenen şarkılara bak, hep bunlar!"

x

Dedem, bu topluma sürekli olarak "karamsarlık" duygusunun verildiğini, insanımızın "uyuşturan şarkılar, türküler" yoluyla "tembelliğe" itildiğini söylerdi.

Derdi ki,

"Bu toplumda zengin olursan kötüsün, fakir olursan iyi! Zenginliğin haklı, haksız olduğuna pek bakılmaz. Hatta, haksız zengin olan haklı zengin olandan daha üstün görülür!.. Bir de tembellik övülür! Adam dükkanını geç açar, işine geç gider. İşine dört elle sarılmaz, şöyle ucundan tutar. Elindekini, avucundakini har vurup harman savurur, değerlendirmenin yoluna bakmaz. Çoluğunun çocuğunun süt parasını içkiye, kahvehaneye, sigaraya yatırır.

Sonra dau2026 Yandım, bittim, aşkından öldüm!"

Bunların hepsinin "oyun" olduğunu söylerdi sürekli olaraku2026

"Şarkılarımıza bak, yüzde doksanı 'dert, kasvet'u2026 Batılıların şarkılarına bak, yüzde doksanı adamı harekete geçirir cinsten. Bir arabeskçi var, gırtlak nağmeleriyle sürekli olarak ağlıyor. Bunu dinleyen adam işi gücü bırakır, kafa çekmeye gider!"

Dedem kendisi için "cimri" diyenlere de çok kızardıu2026

"Gelsin, bir iş teklif etsin. 'Ben şu işimi şu şekilde geliştirmek, para kazanmak istiyorum!' desin. Yok, öyle yapan yok ki. Bak, Kapıcı Mehmet Efendi, para biriktirdiğini, bir gün 'elbiseci dükkanı' açmak istediğini söyledi. Kendisine, 'Karlı görürsem, seninle ortak olurum!' dedim. İş yapacak adama destek olacaksın, ömrünü ağlamakla geçiren adama ne yapacaksın. Aklını kullanmadığı için dara düşen adama, nasihatten başka ne vereyim!"

X

Dedem çok keskin bakardı meselelereu2026

Meselau2026

"Esnafları izliyorum!" derdi;

"Adam müşteriye mal verecek, suratı sirke satıyor. Ben, Kapalıçarşı'da pamuk satarken, bir kilo pamuk alana da, bir ton pamuk alana da hürmet gösterirdim. Müşteri müşteriyi getirir evlat, paranın küçüğü büyüğü olmaz. Şimdi, az çalış, çok kazan, ne ala memleket!.."

Anılar, anılaru2026

Dedem bir gün bana o kadar büyük bir harçlık vermişti ki deliye dönmüştüm adeta.

Epeyce paraydı, bir çocuğu mutluluktan havaya uçuracak kadar büyüku2026

Kendisinin "Türkiye'yi şehir şehir, tablo tablo, fotoğraf fotoğraf anlatan" kitapları vardı.

Bunlardan "takım" halindeki 8'i, emanet edildikleri hoyrat ellerde hayli yıpratılmışlardı.

Dedem bir gün, "İşte böyle getirmiş kitapları, buna da şükür. Adamda kitap sevgisi yoksa, insanlık arama!" deyip hışımla dışarı çıkıncau2026

Ben, kırtasiyeye gitmiş "yapıştırıcı" satın almış ve o kitapların yırtık sayfalarını elimden geldiğince onarmaya çalışmıştım.

Merhume Babaannem, saatlerce kitaplarla uğraştığımı söyleyince, "ciltleri" haz aldığını belli ederek gözden geçiren Dedem, o güne kadar verdiği harçlıkların toplamına denk gelecek bir miktarla ödüllendirmişti beni.

O gün çok sevinmiştim, en çok da Dedem'in "cimri bir insan" olmadığını gördüğüm için!..

Ha bu arada, unutmadan yazayım:

Kapıcı Mehmet Efendi'nin dört evladından ikisi doktor, ikisi de mühendis olmuş.

Kendisi de, büyükçe bir konfeksiyon markasının sahibi.