Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.90
Gram Altın
2393.91
BIST 100
10205.24
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Temmuz 2020

Yumurtaları kırmanın mazereti ve maliyeti

Rumen yazar Panait İstrati büyük tasfiyelerin göstermelik mahkemelerin düzenlendiği 1930’ların ortalarında Sovyetler Birliği’ne gittiğinde, düşmanlara şiddet uygulamak gerektiği konusunda kendisini ikna etmeye çalışan bir Sovyet yetkili ona şu deyişi hatırlatmış: “Yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın.”

Bizler bu sözü duymuşuzdur da İstrati’nin özlü cevabını çok azımız bilir.

Slavoj Žižek nüktelerden oluşan seçkisinde hem bu çok duyulduk sözün menşeini, hem de bu çok bilindik söze karşılık verilen az bilinen cevabı aktarır.

Amaca giden yolda bazı yanlış işlerin olabilirliğini doğallaştıran bu söze karşılık İstrati şu özlü cevabı vermiş: “Pekâlâ. Kırılmış yumurtaları görebiliyorum. Peki, ama omletiniz nerede?”

***

Tedirginlik ve geçmiş korkusunun şekillendirdiği muhafazakârlık hali, mevcuda dönük eleştirilerin önünü kapatmakta; her şeyi, her sözü güvenlik siyasetinin içine yerleştirmektedir.

Tüm talep ve beklentiler, oluşan kriz dengesinin kaybolmamasına indirgenmiş vaziyette, tüm siyaset dengenin bozulmaması için rölantiye alınmış durumda.

Gelişme dinamiğini besleyen, ufku zenginleştiren kesimler, sözlerini sürekli esirgeyen bir noktada kilitlenmiş vaziyette. Bu durum hem söz konusu kesimleri hoşnutsuz etmekte, hem de mevcuda katkılarının önünü tıkamakta. Buradan bir düşünce, fikir, görüş çıkamamakta.

Eskinin tükenmesinin bizatihi yeninin oluşması anlamına gelmediğini aksine yeni olanı inşa edemediğiniz takdirde bit pazarına kendi elimizle nur yağdırabileceğimizi ülkece tecrübe ettik. Oysaki dün hayrı olmayanın bugün de hayrı olmayacağı aşikâr.

Yeninin inşası ancak toplumun talep ve beklentileri ile onun meşruiyet evreninde demirleyerek mümkün olabilir.

Korkularla, kaygılarla hareket etmek realiteyi dikkate almak anlamında anlamlı; ancak pür realite, mazeret bataklığında demirlemek ve dolaylı olarak mevcudun olası en iyi olduğunu ifade etmektir. İnsanları mevcuda razı etmek, mevcutla yetinmeye çağırmaktır. Bu siyaset hiç şüphesiz bir tercihtir, bir seçenektir. Ancak ülkenin, tarihin ve toplumun geldiği nokta bununla yetinecek bir nokta değil.

Mevcut durumda demirlenmesinden keyif alan, buna tav olan, üç kuruşluk menfaatleri, korkuları ve kaygıları için geleceği heder edenler bize omlet yapmak için yumurtaların kırılması gerektiğini söylüyorlar. Sorun şu ki bizler de tıpkı İstrati gibi ortada bir omlet olmadığını görüyoruz.

Olmadığı halde bir omlet varmış gibi yapmak hem kendimize hem istikbale taammüden taarruz demek değilse nedir?