Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 May 2023

​Yusuf aleyhisselamın ibretli hayatı-2

Geçen haftaki bölümü şöyle bitirmiştik: (Bu haset, Yakub aleyhisselamın oğullarını; küçük kardeşleri olan Yusuf aleyhisselamı ortadan kaldırmayı düşünecek kadar ileri götürdü. Bir gün Yusuf aleyhisselam ile ilgili bir toplantı yaptılar...)

Birisi:

-Biz; babamızın bütün işlerine koşan, Onun her türlü hizmetini gören birbirine bağlı on kişilik güçlü kuvvetli bir ekip olduğumuz halde babamız, Yusuf’u ve kardeşi Bünyamin’i bizden çok seviyor ve onlara bizden çok ilgi gösteriyor. Şüphesiz babamız apaçık bir şaşkınlık içindedir. Bizim bu işe bir çare bulmamız lazım, dedi.

Bunun üzerine başka biri şöyle dedi:

- Onu öldürün veya babanıza bir daha ulaşamayacağı bir yere atın. Böylece babanızın teveccühü; sevgi ve ilgisi yalnız size kalır. Ondan sonra da tevbe eder, sâlih kimseler olursunuz.

En insaflı olanları ise, ortaya şöyle bir teklif attı:

-Eğer beni dinlerseniz Yusuf’u öldürmeyin. Onu bir kuyunun dibine bırakın, oraya uğrayan yolculardan biri çıkarıp başka bir yere götürür. Böylece Yusuf, babamızdan uzaklaştırılmış olur.

Diğerleri de bu görüşü benimsedikleri için, küçük kardeşleri Yusuf aleyhisselamı kuyuya atmaya kesin olarak karar verdiler.

Ertesi gün hep birlikte Babaları Yakub aleyhisselamın huzuruna çıkıp:

- Baba biz, koyunlarımızı otlatmak için kıra gideceğiz. Kardeşimiz Yusuf’u da çok seviyoruz ve iyiliğini istiyoruz. Bunun için onu da yanımızda götürmek istiyoruz. O da bizimle gelsin; yesin, içsin, oynayıp eğlensin. Ayrıca hiç şüphen olmasın ki, biz onu çok iyi koruruz, dediler.

Bu teklif, Yakub aleyhisselamın hoşuna gitmedi. Daha önce gördüğü rüya aklına gelmişti. Şöyle bir rüya görmüştü: Kendisi bir dağın başında, oğlu Yusuf aleyhisselam da sahrada idi. Birden on kurt ortaya çıkıp Yusuf aleyhisselama hücum ediyorlardı. Sonra da Yusuf aleyhisselam aralarında kaybolup gidiyordu…

Bunun için Yakub aleyhisselam, oğullarının teklifine şöyle cevap verdi:

-Onu götürmeniz gerçekten beni üzer. Çünkü dalgın olduğunuz bir anda, kurdun O’nu yemesinden korkuyorum.

Onlar ise, dediler ki:

-Biz böyle güçlü kuvvetli bir grup adam iken; onu kurt yerse, yazıklar olsun bize! Bu; âciz, güçsüz ve hiçbir işe yaramayan kimseler imişiz manasına gelir.

Bu arada Yusuf aleyhisselam da her şeyden habersiz çocuk aklıyla gitmek istediğini ima ediyordu. Bunun üzerine Yakub aleyhisselam kerhen de olsa Yusuf aleyhisselamı onlarla göndermeyi kabul etti.

Kardeşler, babalarının müsterih olması için gözden kayboluncaya kadar Yusuf aleyhisselamı omuzlarında götürdüler. Babalarının gözünden kaybolduklarında ise Yusuf aleyhisselamı dövmeye başladılar. Çok sıkıntılı bir yolculuktan sonra, nihayet Yusuf aleyhisselamı atmayı planladıkları kuyunun başına vardılar. Evvela Yusuf aleyhisselamın gömleğini çıkardılar. Sonra onu bir ipe bağlayıp kuyuya sarkıttılar, daha sonra ipi kestiler. Yusuf aleyhisselam da suyun içine düştü. Allahü Teâlâ; kuyuda iken Yusuf aleyhisselama şöyle bildirdi:

-Andolsun ki sen, onların bu yaptıklarını; onlar hiç farkında değillerken, zamanı gelince kendilerine haber vereceksin.

Kardeşler, Yusuf aleyhisselamın sırtından çıkardıkları gömleğine, kestikleri bir hayvanın kanını bulaştırdılar. Güneş batıp hava iyice karardıktan sonra yatsı vakti ağlaya ağlaya babaları Yakub aleyhisselamın yanına geldiler.

Yakub aleyhisselam:

-Yusuf nerede, diye sordu.

İçlerinden biri şöyle cevap verdi:

-Babacığım biz yarış yapmaya gitmiş, Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Döndüğümüzde onu kurt yediğini gördük. Fakat biliyoruz ki doğruyu söylesek de sen bize inanmazsın!

Bu arada kan bulaştırdıkları gömleği de babalarına verdiler. Onların yalan söylediklerini anlayan Yakub aleyhisselam:

-Hayır, nefisleriniz sizi kötü bir iş yapmaya sürüklemiş, dedi ve Yusuf aleyhisselamın kana bulanmış gömleğini yüzüne gözüne sürdü. Gömleğin hiç yırtılmamış olduğunu farkedince:

-O kurdun Yusuf’uma karşı şefkati sizden fazlaymış. Vallâhi ben bugüne kadar bunun gibi yumuşak huylu bir kurt görmedim. Oğlumu yemiş de, sırtındaki gömleğini bile yırtmamış, dedi…

(Devamı haftaya…)