Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2397.85
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Ağustos 2023

Yüzüncü yıl anayasası

1923-2023…

Yüz yıllık mücadele…

İdeolojisiz anayasa…

Cumhursuz cumhuriyet, sandıksız demokrasi mi olur?

Yenileşme mi, değişim mi?

Üç yüz senedir cevabı aranan sorular…

1808 Sened-i İttifak…

1839 Tanzimat Fermanı…

1856 Islahat Fermanı…

Arayışları derde şifa olmadı.

1876’da Meşrutiyet’in ilanıyla ilk anayasayla tanışıldı.

Uzun sürmedi: Osmanlı- Rus Savaşı (93 Harbi) nedeniyle Kanun_i Esasi 1878’de askıya alındı.

13 Temmuz 1908’de ikinci kez ilan edildi.

Merhum Kemal Sunal’ın Deli Deli Küpeli filmindeki gibi yöneticiler elinde 30 Ekim 1918’de devlet namına bir şey kalmadı.

2 Kasım’da İttihatçılar yurtdışına kaçtılar.

16 Mart 1920’de İstanbul İşgal edildi.

18 Mart 1920’de Meclis-i Mebusan’ dağıtıldı. Bazı mebuslar tutuklandı…

23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Meclis, 20 Ocak 1921’de Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu’nu kabul etti. (Şubat’ta da ’İstiklâl Marşı’ yazma yarışması açıldı. 12 Mart ‘ta Mehmet Akif ERSOY’un yazdığı marş İstiklâl Marşı olarak kabul edildi.)

20 Nisan 1924’te Teşkilât-ı Esâsiye değiştirildi.

1924 Anayasa’sı, 27 Mayıs 1960’a kadar yürürlükte kaldı.

1960 sonrasında cuntalar dönemi başladı.

1946 seçimleriyle milletin teveccühü açık oy gizli sayımla sakatlansa da dört yıl sonra, demokratik kurallara uygun olarak yapılan seçimde iktidar değişti.

Bu durumu hazmedemeyen güdücüler, 14 Mayıs 1950’den itibaren de milleti adeta eli sopalı gütmeye kalkıştılar.

Toplumsal olaylardan vazife çıkarmak için fırsatlar kolladılar.

Ordu içinde siyasi ve ideolojik gruplaşmalar devlet ve millet hayatını tehdit eder duruma geldi.

İdeolojik kutuplaşmalarda özellikle üniversite gençliği üzerinden derin hesaplar yapanlar benzer metotlarla her on yılda darbe yaptılar ya da muhtıra vererek hükümetler üzerinde vesayet oluşturdular.

Milletin başını kaldırmasına fırsat vermemek için ekonomik krizleri de planladılar.

Kendi içinde didişen, dünyaya kapalı bir cinnet ülkesi olsun isteyenler, bugün de terörle emellerine ulaşma gayretindeler.

Türkiye üzerinde şer planlarını yapanlar, bölgeyi de buna hazır hale getiriyorlar.

Ne zaman ki Türkiye üzerinde bir provokasyon yapılacaksa aynı zamanda bölgede de benzer olaylar çıkartılıyor.

1960 darbesi yapıldığında Suriye, Irak, Libya, Mısır vb. ülkelerde de darbeler yaptırılmıştır.

1960 sonrasında iki anayasa yapıldı:

1961 ve 1980 anayasası.

Yürürlükteki 1982’de yazılan anayasadır. Pek çok maddesi değiştiği halde günün şartlarından çok uzakta kalmış bir metin olarak tartışmaların odağında durmaktadır.

Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez.” maddesi 1961 anayasasından alınmadır.

İlk referandum da 1961 anayasası için yapılmıştır.

Türkiye, yönetim arayışında çok büyük badireler atlatmış bir ülkedir.

Bu badireler aynı zamanda siyasi ve kültürel çatışmaları da tetiklemiştir.

Öyle ki kıyafetlerden kelimelere kadar her şeye ideoloji giydirilmek istendi.

İki fiili (1960-1980) darbeyle Meclis, hükümet ve siyasi partilere kilit vuruldu.

İki muhtırayla (1971-1997 Post Modern Darbe) Meclis açık kaldı ama hükümet değiştirildi.

2007’de cumhurbaşkanı seçiminde e muhtıra

2013 Gezi…

17-25 Aralık…

15 Temmuz…

Terör örgütü PKK’nın özyönetim ilan etmeye çalışırken FETÖ’nün 15 Temmuz’da öldürücü darbeye kalkışmasının arka planında anayasal boşluklar olduğu inkar edilemez.

Etnik kimlikler yasaklanarak etnik terör, din yasaklanarak din adına terör örgütleri peydahlanır.

Terörün panzehiri; özgürlüklerdir, ekonomik gelişmişliktir.

Türkiye, Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi’yle başlattığı “sivil anayasa” talebini sürdürmeli,

60’a yakın maddesi üzerinde mutabık kalınan anayasa metini tamamlanmalı, bu ülke darbecilerin sasılığından, ifrit gölgesinden kurtarılmalıdır.

Hakimiyet bilâ kayd-u şart milletindir.

AMA “Türk milleti hakimiyet hakkını, …Komitesi, Konseyi, Organları eliyle kullanır, …değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez.”

Ama ve fakat…