Dolar (USD)
32.35
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2394.74
BIST 100
10152.4
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Ağustos 2018

Zafer, bayram ve trafik

Ağustos ayı, tarihimizde nice zaferleri kazandığımız kutlu bir aydır. Ne yazık ki yaz rehavetine kapılan bizler bu ayda kazandığımız zaferlerimizi ancak tarih yazılılarında hatırlayabiliyoruz. Gerçi tarih öğretimi konusunda da ciddi problemlerimiz var. Başlı başına "tarih" bile sözel ve önem derecesi az bir ders olarak görülmektedir.

Ağustos ayı deyince şüphesiz Malazgirt Zaferi, en başta bildiğimiz ve Anadolu'nun bizlere yurt olduğu en büyük zaferdir. Malazgirt Muharebesi; Anadolu'nun kapılarını Türklere açmakla kalmayıp, aynı zamanda dünya siyasi tarihinin gidişatını da Türklerin lehine çevirmiştir.

11 Ağustos 1473'te Osmanlı Devleti ile Akkoyunlular arasında gerçekleşen savaşta kazandığımız "Otlukbeli Zaferi " vardır. Fatih Sultan Mehmet döneminde kazanılan bu zaferle Osmanlı sınırları, Doğu Anadolu bölgesine kadar genişlemiştir.

23 Ağustos 1514'te Yavuz Sultan Selim ile Safevi hükümdarı Şah İsmail arasında yapılan savaşta kazandığımız önemli bir zafer de "Çaldıran Zaferi" dir.

24 Ağustos 1516 yılında Osmanlı Devleti ile Memlükler arasında yapılan savaşta ise "Mercidabık Zaferi" var. Bu zaferle birlikte Suriye, Lübnan ve Filistin Osmanlı topraklarına katılmıştır.

29 Ağustos 1521 Belgrad'ın fethi, 29 Ağustos 1526 Mohaç, 1 Ağustos 1571 Kıbrıs fethedildi.

Ağustos ayında son olarak kazandığımız ve adeta Malazgirt gibi kıymetli bir zafer de "Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı"dır. "26 Ağustos 1922 sabahı 05.30'da, Afyon Kocatepe'den Türk topçusunun ateşi ile ani bir baskın şeklinde başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922'de Yunan ordusunun Dumlupınar'da kuşatılıp imha edilmesiyle zafere ulaştı. Mustafa Kemal'in bizzat kendisinin yönettiği bu savaşa "Başkomutanlık Meydan Savaşı" denmiştir. 26 Ağustos'ta başlayıp 9 Eylül'de sonuçlanan Büyük Taarruz ile sömürgeci devletlerin Anadolu'ya yönelik beklentileri boşa çıkarıldı."

Ağustos ayı; tatilin, sıcağın, denizin, havuzun, güneşin, kumun eğlencenin, düğünlerin en yoğun olduğu bir aydır. Bu güzelliklerini yaşayabiliyorsak biraz tarih okuyalım, ecdadı analım. Unutma tarihini bilmeyenin geleceğini başkalarını yazar!

Kurban Bayramı bitti!

Bayram maalesef tatil oldu. En çok da turizmi canlandırdı. Oysa yalnızlaşan ruhumuza, iç dünyamıza şifadır bayramlar. Bayramlar denizde, otellerde kutlanıyor! Mahşerin provası olan haccın ardından kesilen kurban ile Allah'a yakınlaşan insan, uzak kaldığı sevdikleriyle bayram vesilesiyle yakınlaşıyor. Demek ki bayram yaklaşmak, sevinmek, paylaşmak, buluşmak, hasret gidermek, gönül almak, barışmak için bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırmamak lazımdır. Bayramlar cenneti andıran manevu00ee lezzetlerin ikram edildiği gönül sofralarıdır. Bu sofrayı her yıl iki kere kurmak, bu sofraya oturmak en büyük sorumluluktur. Bizi var eden, bir arada tutan ve birlikte yaşama kültürümüzü geliştiren bayramları ihmal edenler, kendilerini imha etmektedir, biline!

Trafik canavarı olmayın!

Zaferlerle andığımız ağustos ayı ne yazık ki trafik kazalarının en yoğun yaşandığı bir ay. Tatil dönüşü olduğundan yüzlerce canımızı trafiğe kurban veriyoruz. Kurban Bayramı öncesi ve dönüşünde trafiğe kurban verdiğimiz canlarımızın sayısı az değil. Daha dikkat! Uzun yolculuk, dalgınlık, uykusuzluk derken kaza yapıyoruz. En çok da şahsi araçlar yani otomobiller kaza yapıyor. Okullardan başlamak üzere, trafik eğitimleri verilmeli. Sabır, incelik, dikkat çok önemli. Trafikte başka araçların da olduğunu unutmayalım. Yollar sadece bize ayrılmış değil. Trafik kurallarına uymak gerekir. Doğrusu hayat bir yolculuk, Allah'ın emirleri de bu yolculukta uymamız gereken kurallardır. Kurallara uyalım, başkalarının hakkını da gözetelim. Zafer, bayram ve güzellik bizim olsun.