Dolar (USD)
32.20
Euro (EUR)
35.06
Gram Altın
2470.60
BIST 100
10158.63
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Ekim 2018

Zihin İşgali !

“Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla mânevî değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfîdir.” Der “Eğitim-Gençlik-Üniversite” isimli eserinde Peyami Safa .

Ülkesini başka devletlere şikayet edip yaptırım uygulamalarını isteyen muhalefet parti liderleri,

Ülkesinde millet iradesiyle gelmiş iktidarı devirmek için başka devletlerden destek isteyen milletvekilileri,

Ülkesinin sırrını ifşa eden ve bununla da yetinmeyip ABD bayrağına sarılarak Batıda ülke aleyhine kamuoyu oluşturma faaliyeti yürüten gazeteciler (!),

Ülkesinde millete karşı her on yılda bir darbe yapan ve milletin dinine tarihine geleneğine düşmanlık eden askerler (!),

Hangi eserinden, hangi entelektüel birikiminden veya hangi haysiyetli duruşundan olduğu bilinmese de bir şekilde “aydın” sıfatı verilmiş ve sıfata yaslanarak milletin değerlerini yok etmek ve iradesini ayağa düşürmek için her türlü hokkabazlığı yapmaya hazır “aydınlar (!)”

Eskilerin ifadesiyle “çengicilikten” öte bir meziyeti olmayan ama nereden almışsa “sanatçı” payesi almış, anlayışı ilkokul seviyesinin ötesine geçmeyen, bu paye üzerinden milleti küçümseyen “sanatçılar (!)”

Ecdadın merhamet ve adaleti sayesinde varlığını sürdürürken kalkıp “İstanbul 1453 yılında Fatih tarafından işgal edilmiştir”diyebilen ve varlığını bu fetih anlayışına düşmanlığa adayan müptezel kılıç artıkları,

15 Temmuz gibi bir saldırıyı gerçekleştiren, milleti tanklarla ezerken vatanı bölmek için işgal etmeye kalkan hain güruh ve zihnen ve bedenen bunlara destek olanlar,

Ve maalesef öyle veya böyle dininin dilinin örfünün geleneğinin ecdadının düşmanı yetiştirilmiş, gayesiz yaşamı yaşamak zanneden ve belirli bir anlayış sahiplerince hazırlanıp uygulanan müfredat ve eğitim politikasını ele alamadık henüz.

Eğitim müfredatını ele alıp, milletin inancına, değerlerine, tarih ve kültürüne uygun bir sistem ortaya konulmadığı ve buna uygun nesiller yetiştirilmeye başlanamadığı için dönüp dolaşıp aynı noktaya, “andımız” okunsun okunmasın noktasına geliyoruz…

Her şey mücadelede mevzi elde etmekle alakalı. Andımızı isteyenlerin onun mahiyetinden çok “kendi koydukları bir uygulamayı dayatmaya devam edebilme hakkını” istiyor. Yer gösteren olma heveslerini tekrar ele geçirme sevdasındalar.

Müslüman Anadolu insanına, neye inanacağını, nasıl yaşayacağını, kimi sevip kimden nefret edeceğini, kimi destekleyip kimi yuhalayacağını nerede durup nerede yürüyeceğini tayin etmek isteyen, tekrar “efendi” olma hevesindeki zihniyet !...

Şu da bir hakikattir ki, biz yoksak onlar olacaktır. Biz mücadeleyi gevşetirsek onlar sıkı tutacaktır. Biz korkarsak onlar cesur olacaktır. Biz geri durursak onlar kazanacaktır.

Hesaplaşma olmadan ne yeni bir nizam tesis edilir ne de yeni bir medeniyet! Yatağına girmiş suyun hedefine varabilmesi, bu anlayışın tamamen ekarte edilmesiyle mümkün. Bu ise sistemi bu toprakların ruhuna uygun inşa etmekle gerçekleşecek. Çabamız, ümidimiz, beklentimiz bu yönde. Yoksa en başa dönme tehlikesi her zaman mevcut.