Dolar (USD)
32.20
Euro (EUR)
35.07
Gram Altın
2526.89
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Temmuz 2020

Zımni İktidar

Celal Bayar’ı Reis-i Cumhurluğu döneminde ziyaret eden Demokrat Parti tabanından bir grup partili, Bayar’dan, yörelerine Kur’an kursu açılması talebinde bulunurlar. Biraz da bu konulardaki CHP uygulamalarından şikayetçi olurlar. Celal Bayar, kendi parti tabanından muhataplarına;

— Ben sizin CHP’yi eleştirdiğiniz noktalarda CHP’ nin yanındayım, der.

Neticede Celal Bayar, CHP Başbakanlarındandır.

CHP, evet, 74 yıldır hiç seçim kazanmadı, ama hiç de iktidardan inmedi.

Seçimle gelen bütün iktidar partileri, hep CHP’nin gözlerinin içine baktılar.

Celal Bayar’ın yaptığını Demirel de yaptı.

Yıllarca kendini “Nurlu Demirel” olarak pazarlatan Demirel, son kertede;

“Başörtülüler Arabistan’a gitsinler” diyerek, CHP’ye biatlı olduğunu açık edip,

dindar kesimlere nanik yaptı. Demirel’i “kendilerinden biri”, “yerli ve milli” zannedenler bakakaldılar.

CHP çevreleri şimdilerde baro için yırtınıyorlar.

Barolar, odalar, sendikalar, üniversiteler, yüksek yargı, TSK, tüm bürokrasi CHP’nin “kale”leri idiler.

Halk hükümetleri seçse, seçtiğini sansa da hükümetler hiç bir zaman muktedir olmadılar, olamadılar. Hükümetler CHP’nin gözünün içine bakmak zorundaydılar.

CHP’nin “Milli Şef”i İnönü, Menderes’e “Seni ben bile kurtaramam” derken bunu işaret ediyor, bu güce gönderme yapıyordu.

CHP, muhalefetken de iktidardır.

İktidar, muhalefet, seçim, parti, meclis, sadece bir tiyatroydu. On yıllar boyu hep “demokrasi oyunu” oynadık.

İktidar hep CHP’dir.

28 Şubat’ta Başbakan Erbakan’ı tasfiye eden, Milli Güvenlik Kurulu’nun kapısında terleten bu zımni CHP iktidarıydı.

28 Şubat’ta tek işaretle bütün medyayı, bütün yargıyı, bürokrasiyi brifinglerde toplayan da bu zımni güçtü.

CHP, “özde”, Erbakan “sözde” iktidardı.

Daha çok yakın bir zamanda “367 zorbalığı”nda CHP, “iktidarın kim olduğunu” gösterdi.

Milli Eğitim, 18 yıllık AK Parti iktidarına rağmen halâ CHP’nin “kale”sidir.

Milli Eğitimimiz “CHP’li vatandaşlar” yetiştirmek üzere ayar edilmiştir, değiştirilmesi düşünülemez, teklif dahi edilemez!

Daha nice “kale”ler vardır.

Barolar da, henüz, demokrasiye ve halka kaptırılmayan CHP kalelerindendir, canhıraş yırtınmalar, salvolar bundandır.

İlk meclisin duvarına asılan, “İktidar bila kayd-ı şart, milletindir” ibaresi gerçekse, millet, “gasp edilen iktidarını” CHP’nin elinden almalıdır.

***

Hürriyet-Adalet-Müsavat

Şimdilerde, “özgürlük” istiyoruz diye yırtınanlar, 1908 temmuzunda darbe ile iktidarı ele geçirdiler.

O darbenin sloganı “Hürriyet, Adalet, Müsavat”, günümüz Türkçesi ile “Özgürlük-Adalet-Eşitlik”.

Darbe sonrası bastırılan metal paraların üzerinde bu üçlü slogan olarak kazınmıştı.

Anlayacağınız, yüz yıl önce de teraneleri aynıydı.

Halâ bıkmadan, usanmadan, utanmadan “özgürlük” istiyorlar.

1908’de darbeyle iktidara el koyduklarında sınırlarımız, 3 kıtada ve 7,5 milyon kilometre kare, nüfusumuz 35 milyondu. “Özgürlük”çülerin, millete kan kusturdukları 12 senelik “diktatorya”ları sonucunda,1920’de elimizde sadece Orta Anadolu’nun 3 vilayeti kaldı.

1 Kasım 1918 gece yarısı, yargılanmak korkusuyla, parti kodamanlarından 13’ü, Boğaz’da bindikleri bir Alman gemisi ile ülkeden kaçarlarken gerilerinde, kadavraya dönmüş bir ülke bırakmışlardı.

Bu “özgürlükçü”lerden 80 kadar milletvekili 1923 sonrası CHP’ye dahil oldular.

CHP ve İTP (İttihat Terakki Partisi) kadroları ülkeyi batırırken birlikteydiler. Tek çatı altındaydılar,1923 sonrası da birlikteliği sürdürdüler.

CHP çevreleri halâ “özgürlük” çığırıyorlar.

Türkiye’nin bir kez daha belini kıracaklar.

 
TDV kurban