Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.91
Gram Altın
2445.10
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Aralık 2020

Zin Nureyn Osman (5)

Bir Yahudi’nin mülkiyetinde olan Rume kuyusunu yirmi dört bin dirheme (dirhem: altın para) satın alarak bütün Müslümanların istifadesine sunmuştu. Bu kuyunun Müslümanlar için ne kadar önemli olduğu Resulullah (sav)'in su sözünden anlaşılmaktadır: "Rume kuyusunu kim açarsa, ona Cennet vardır" (Buharî, Fezailu'l-Ashab, 47).

Müslümanlar, Medîne-i Münevvere’ye hicret ettiklerinde su sıkıntısı çekiyorlardı. Akîk vâdisinin aşağısında, sel sularının biriktiği yerin yakınında bir kuyu vardı. Rûme Kuyusu diye meşhur olmuştu. Çevresi taşla örülü, derinliği on sekiz, eni sekiz zirâ‘ idi. (Zirâ‘ bir uzunluk ölçü birimi, 48 cm.) İki zirâ‘ kadarı su ile dolu idi. Medine’de Rûme kuyusundan başka tatlı su yoktu.

Yahudi parasız bir damla su içirmezdi.

Bu kuyuyu ilk önce Müzeyne kabilesinden bir adam kazdırmış, sonradan da Rûmetü’l-Gıfârî’nin malı olmuştu. O, suyun kırbasını bir müdd’e satardı. (Müdd 832 gr. Bir ağırlık ölçüsü) Rûme Kuyusu daha sonra bir Yahudi’nin eline geçti. Yahudi de kuyunun suyunu Müslümanlara satar, hiç kimseye parasız bir damla su içirmezdi.

Resûlullah Efendimiz (sav):

“–Rûme Kuyusu’nu kim satın alıp vakfederse Allah ona mağfiret edecektir” “–Rûme Kuyusu’nu, Cennet’te ondan daha hayırlısını kazanmak üzere kim satın almak ve kendi kovasını Müslümanların kovalarıyla eşit kılmak ister?” buyurdular.

Hz. Osman’ın (ra) su kuyusu

Osman (ra), Yahudi’ye gidip kuyuyu ondan satın almak istedi. Fakat Yahudi tamamını satmaya yanaşmadı. Hz. Osman (ra) da kuyunun yarı hissesini ondan on iki bin dirheme satın aldı ve:

“–İstersen, su almak için iki gün benim hisseme ayır; istersen, bir gün bana, bir gün sana ayır!” dedi. Yahudi:

“–Olur! Bir gün senin için ayrılmış olsun, bir gün de benim için!” dedi. Hz. Osman’ın (ra) gününde Müslümanlar, sularını alırlar lâkin yeterli gelmezdi. Bir müddet sonra Yahudi:

“–Sen benim işimi bozdun! Öteki hisseyi de satın al!” dedi. Bunun üzerine Osman (ra), kalan hisseyi de on iki bin dirheme satın alıp Müslümanların istifâdesi için vakfetti. (Buhârî, Müsâkât, 1; Tirmizî, Menâkıb, 18/3703; Ahmed, I, 70, 75)

Dersler ibretler:

· Para sevgisi ve dünyalık hırsı, Yahudi’nin genlerine işlemiştir. Ne zaman ve nerede olsalar ne yapar eder, mutlaka bulunduğu bölgenin ekonomisini ele geçirirler. Tabi zamanla oranın idaresinde de bir şekilde söz sahibi olurlar.

Bunun için yapmayacakları plan, atmayacakları takla yoktur. Helal-haram veya ilke-prensip gibi dert ve sınırları yoktur. Nitekim Medine’de de aynısı olmuş, oranın asli unsurları olan Evs ve Hazrec’i birbirine düşürerek, oraya çöreklenmişlerdi. Ta ki Resulullah (sav) gelip bu iki büyük kabileyi İslam’ın potasında eritip kardeş yapıncaya kadar da devam etmiştir.

İşte şu anda rivayetler doğruysa, Yahudiler dünya servetinin %60’ına hükmediyorlar. Ama bir türlü doymuyor, geri kalanını da ele geçirmek istiyorlar. İnsanları birbirine düşürüp savaşlar çıkarma, her iki tarafa da silah ve ekipman satmaları, bunun içindir. Şehirler, hatta ülkelerin tekrar tekrar harap edilip yeniden inşa edilmesi, yine para içindir. Hastalık üretip ilaç satmaları bunun içindir. Ekonomi, siyaset, bilişim, seyahat vb. dünyanın tüm stratejik iş, eylem ve noktalarını ellerinde tutmaları yine bunun içindir. Peki sonuç? Dünyada zillet ve rezalet, ukbada ise azap ve felaket…

· Su hayattır. Su stratejik bir gıdadır. Bilindiği üzere geleceğin savaşlarının, büyük oranda su üzerinden yapılacağı ifade edilmektedir.

Ancak bu durum, bizim rabbimize teslimiyet ve kulluğumuzla ilgilidir. Biz ona karşı görevlerimizi yaptığımız sürece, Allah (cc) asla bizi darda koymayacaktır. Keşke uzman olduğu söylenenler, bizi susuzluk ve kuraklıktan korkuttukları kadar, Allah'a (cc) isyandan korkutsalardı… Biri de çıkıp demiyor ki, bu kâinatın bir sahibi var. Kıtlık, kuraklık, deprem, tufan vs. felaketlerin asıl sebebi, küresel ısınma vs. değil, yaratana yapılan isyanlar ve günahlardır. Şu hale bakın ki, “günahlar, felaket sebebidir“şükür bereket, nankörlük felakettir” gibi sözler, suç sayılır oldu. İşte yüzlerce nastan sadece birkaçı:

“Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim 14/7) “Onlardan önce nice nesilleri helâk ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik.” (Enam 6/6) “Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize gökten bolca yağmur göndersin ve sizin gücünüze güç katsın. Suçlular (günahkârlar) olarak yüz çevirmeyin." (Hud 11/52)