Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2437.97
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Zin Nureyn Osman (6)

Hz. Osman (ra), hanımı Rukayye (ra) ağır hasta olduğu için, Resulullah (sav)'in izniyle Bedir savaşından geri kalmıştı. Rukayye ordu Bedir'de bulunduğu esnada vefat etmiş, Müslümanların zaferinin müjdesi Medine'ye ulaştığı gün toprağa verilmişti. Fiili olarak Bedir'de bulunmamış olmakla birlikte Resulullah (sav) onu Bedir'e katılanlardan saymış ve ganimetten ona da pay ayırmıştı (Üsdül-Gâbe, III, 586; Suyutî, a.g.e. 165; H.i.Hasan, Tarihu'l-Islâm, I, 256). Osman (ra) Bedir savaşı hariç, müşriklerle ve İslam düşmanlarıyla yapılan bütün savaşlara katılmıştır.

Dersler ibretler:

· Ashabı Kirâm’ın (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) cihada olan iştiyakları. Onlar ancak, hayati bir mazeretleri durumunda, cihad gibi büyük bir amelden geri kalırlardı.

Bu konuda tüm ashabın hayatında öyle destanlar vardır ki, kitaplara sığmaz. Onlar gerçekten, bir dünyaperestin dünyayı sevdiği kadar, şehid olarak Allah'a (cc) kavuşmaya arzuluydular. İran fethinde Halid bin Velid (ra) pers imparatoruna gönderdiği şu mesaj, şaka değil, gerçeğin ta kendisiydi: "Eğer İman edip ıslama teslim olmazsanız, sizin dünyayı sevdiğiniz kadar Ahireti seven bir ordu ile üzerinize geliyorum." Aynen şehit imam Hasan el Benna’nın dediği gibi: “Allah (cc) yolunda şehid olmak, en büyük dileğimizdir.” O ve onun gibi nice samimi davetçiler, bu yüce arzularına kavuştular.

· İslam’ın ilk savaşı olan bedir savaşına katılmak, bir ayrıcalıktır.

İslam’ın düşmanla ilk savaşı ve İslam ordusunun kifayet sınavı olan bu savaş o kadar önemlidir ki, bu savaşa katılanlar, nebevi müjdeyle ilahi affa mazhar olmuşlardır. Mekke fethine hazırlık yapıldığını müşriklere bir mektupla bildiren Hatıb bin Ebi Beltaa (ra), Bedir ashabından olduğu için af edilmiştir. Hem de Hz. Ömer’in (ra) ısrarına rağmen. Hatıb’ın (ra) mektubu deşifre olunca, Ömer (ra): “Ey Allah’ın Resulü müsaade buyurun bu münafığın boynunu vurayım” dedi. Hz. Peygamber (sav) kabul etmedi. Hz. Ömer (ra) ısrarını sürdürdü. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Hayır Ömer! Hatıb Bedir ehlindendir. Belki Allah Bedir’e katılanların işledikleri bütün günahlarını affederim demiştir.” (Buhârî, “Cihâd”, 141)

· Onlar Resulullah'tan (sav) izinsiz, hiçbir iş yapmazlardı. Basit, hatta nice özel ve şahsi işlerinde dahi, Resulullah'a (sav) danışırlardı.

Ashabı kiram (ra) yapacakları iş veya ticaret, çıkacakları bir sefer veya seyahat, hatta çocukları için eş seçiminde dahi, mümkün olduğunca Resulullah'a (sav) danışırlardı. Öyle ki, ne tür arkadaşlarla arkadaşlık yapacaklarını da sordukları olmuştur. Dolayısıyla cihad gibi büyük bir görev konusunda danışıp izin almamak olabilir mi? Kendileriyle oturma (ve arkadaşlıkta) kim daha hayırlıdır, ya Rasulellah?" diye soruldu. Resulullah (sav) da buyurdu ki "Görüldüklerinde size Allah'ı hatırlatan, konuştuğun­da ilminizi arttıran ve ameli size ahireti hatırlatan kim­selerdir." dedi. (Abd b. Humeyd, İbn-i Hacer el-Askalani, Metalibu Aliye, Tevhid Yayınları: 3/123)

· Kadını diri diri gömülmekten kurtaran İslam, kadına o kadar önem veriyor ki, hanımın hastalığını, büyük bir farz olan cihada gitmeyi erteleme konusunda mazeret olarak kabul ediyor.

Ancak ne yazık ki, biz İslam’ın güzelliklerini gereği kadar dünya insanlığına anlatamadık. Gün geldi, İslam düşmanları, İslam’ın kadına ikinci sınıf muamelesi yaptığını lanse etmeyi başardılar. Onlar yalan iftiralara insanlığı ikna ettiler. Biz güneş gibi açık bir hakikat olan İslam’ın; erdem, fazilet, şefkat, merhametini anlatamadık. İşte her sahabe gibi cihad ve şehadete can atan Osman (ra) eşi Rukayye’nin hastalığı sebebiyle, Bedir savaşından geri kalmıştır.

· İhlasla cihada veya herhangi bir hayra niyet ederek bunu yapamayan, o hayrı yapmış gibi ecir alır, sevap kazanır.

Bu konudaki delillerden bir kısmı şöyledir: “Bir kimse bir iyilik yapmaya niyetlenir de yapamazsa, Allah kendi katında o kimse için tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer hem niyetlenir hem de o iyiliği yaparsa on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yedi yüze ve daha fazlasına kadar çıkarır. Ve eğer fenalık yapmaya niyetlenir de sonra vazgeçerse, Allah onun için tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer kötü işe hem niyetlenir hem de onu yaparsa, Allah o kimse için bir günah yazar.” (Buhari, Rikak:31)

Ebû Abdullah Câbir bin Abdullah el–Ensârî (ra) şöyle dedi: “Bir defasında Peygamber (sav) ile birlikte bir gazvede bulunuyorduk.” Buyurdu ki: “Hastalıkları yüzünden Medine’de kalan öyle kimseler var ki, siz bir yolda yürüdüğünüz veya bir vâdiyi geçtiğinizde, onlar da sizinle birlikte gibidir.” (Müslim, İmâre 159) Bir başka rivayete göre: “Sevap kazanmada size ortak olurlar” buyurdu. (Ayrıca bk. Buhârî, Megâzî 81, Cihâd 35. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihad 19; İbni Mâce, Cihâd 6)

Bu açık naslara göre; niyeti savaşa katılmak olduğu halde özürlerinden dolayı katılamayanlar, aynı sevabı kazanmış olurlar. Bu işte; ihlas, mazeret ve niyet esastır. Tembellik yüzünden savaşa katılmayanlar, şu ayetin hükmüne girerler. “Müminlerden özürsüz olarak yerlerinde oturanlarla Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir değildirler. Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara derece olarak üstün kılmıştır. Bununla birlikte Allah hepsine güzellik vadetmiştir. Ancak Allah cihad edenleri büyük bir ecirle oturanlara üstün kılmıştır.” (Nisa 4/95)