Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.64
Gram Altın
2380.96
BIST 100
10177.21
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Kasım 2018

Zina kadına şiddettir!..

Can-ı gönülden iştirak ettiğimiz ve “İnsana, hayvana, bitkiye, tabiata, kâinata şiddete hayır!” diyerek genişlettiğimiz “Kadına Şiddete Hayır!” mesajına uygun olarak, “Zina mutlaka suç olmalı!” dediğimizde…

Pozitivizme “biat” etmiş olanlar hemen karşı çıkıyor, saldırıya geçiyorlar!..

Hatırlayınız…

Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda bir adım atmak gerektiğini ifade ettiğinde, “tek parti güdümlü” bazı ultra feminist örgütler kafa çıkartarak…

“Bu zihniyet bizi endişelendiriyor!” yollu laflar etmişlerdi!..

Niçin böyledir halleri, niçin “Zinaya evet, zinanın suç olmasına hayır!” derler, niçin “eş aldatmayı”, “dokunulamaz, dokunulması teklif dahi edilemez!” bir (hâşâ) hak olarak görürler!..

“Kadın’a şiddete” gerçekten karşı olan, hiç şüphesiz “insan haysiyetine” en büyük saldırılar arasındaki “zina” fiilinin mümkün olan en ağır cezaya çarptırılmasını ister.

İster de…

Bunlardaki dert başka, dert!..

Geçiniz!..

Bu zihniyeti boş vermek gerek!..

“Mesele kadın meselesi değil, siz hâlâ anlamadınız mı?” diyerek, İslâm’ın çok ağır şekillerde cezalandırılmasını emrettiği “zina”yı yeniden ve bu sefer “adil bir şekilde” suç haline getirmek gerek.

Birçok hukukçumuz gibi, Avukat Begüm Gürel de ‘hukuki haber” adlı haber sitesinde bu konuya dikkat çekmiş…

“Zina Suç Olmalıdır!” çerçeveli yazısında görüşlerini şöyle dile getirmiş:

“Zina fiilini suç olarak addetmek, geneli Müslüman olan ülkemizde gerekliliktir. Zira sağlıklı bir toplum yapısı, öncelikle ahlaklı ortam oluşturmaktan geçmektedir. (..) Zina eyleminin suç vasfına haiz olması aileyi koruyucu bir önlem olarak düşünülebilir. Ailenin korunması yönünde önleyici tedbirler alınması devletin yükümlülüğünde kabul edilmiştir. Demokratik bir toplumda her ne kadar bireyler özel hayatlarında özgür kabul edilseler de, aile faktörü işin içine girdiğinde çok çok dikkatli olmak gerekmektedir. Bu minvalde toplumun çekirdeği olarak kabul edilen bu kurumu sağlam temellere oturtmak adına zinayı da suç olarak kabul etmenin gerekli olduğu kanaatindeyiz. Zira, bu sonuç hâsıl olduğu takdirde; suçun işlemesi sonucu uygulanacak olan cezanın amacı gereği, söz konusu fiili işlemek isteyen kimseler için caydırıcı, halihazırda işlemiş olan kimseler için de ıslah edici rol oynayacaktır. Böylece eşler birbirlerine güven ve saygı dahil pek çok konuda daha emin adımlarla hayatlarına devam edecektirler.”

Evet…

Begüm Hanımefendi gibi bir çok hukukçu “Zina suç olmalıdır.” diyor.

Onların niçin böyle dedikleri gayet net, “kadınlarımızın, erkeklerimizin, evlatlarımızın, ailelerimizin” onurlarına sahip çıkıyorlar.

“Aileyi korumanın” Devlet’in temel görevleri arasında olduğunun altını çiziyorlar.

“Zina suç olmamalıdır!” diyenlere gelince…

Onların ne söylediklerini anlamak mümkün değil…

Okuyorum…

Diyorlar ki,

“Devletin yatak odasında en işi var!”

Lâf mı bu, “kadının, erkeğin” aldatıldığı o “kirletilmiş oda”nın nesini savunmalı!..

Diyorlar ki, “Zinanın suç olması kadını mağdur eder!”

Haydaaa!

Eşi tarafından aldatılan kadın değil de, eşi zina yaptığı için cezalandırılan kadın mağdur olurmuş!..

Mağduriyetlerin acılarını da, mağdur edenlerin alması gereken cezaları da “mağdur ve mağdurelere” soracaksın…

Çık da sor bakalım aldatılan eşlerden birine, “Zina suç olsun mu, olmasın mı?”

Bu işin tartışılacak tarafı yok.

Kanuni düzenlemeler “toplumun ruhu”na, hassasiyetlerine uygun olmalıdır.

“Kadına şiddet” sadece bir takım kendini bilmez vandalların fiziki şiddet uygulamalarından ibaret bir mesele değildir.

“Zina” hem kadına, hem erkeğe, hem çocuklara, hem aileye, hem millete, hem devlete, hem de insanlığa karşı şiddettir.

“Kadına şiddet”i, kadına en büyük kıymeti veren İslam’ın “kadın, erkek, evlat ve aileye” bakışını bütün topluma, özellikle de eğitim görmekte olan çocuklarımıza sağlıklı bir şekilde anlatarak önemli ölçüde azaltabilirsiniz…

Bu “çocuğa ve erkeğe karşı şiddet”in azalmasına da büyük ölçüde katkı sağlar.

Milli eğitim müfredatımıza bu zenginliği kazandırmak gerekir.

Bunun yanında…

RTÜK, “aileyi yıpratan” ve “kadın-erkek” ilişkilerini “popüler kültüre malzeme” yapan dizilere çeki düzen verebilir.

“Kadın programı” görüntüsüyle “olmadık halleri” öne çıkartan “maksatlı” yapımlara karşı çok daha dikkatli olabilir.

“Kadın-erkek ilişkilerini” yıpratan “süresiz nafaka” gibi uygulamaları gözden geçirmek, bu alanda da “adil çözümler” üretmek son derece gereklidir, bu da mağduriyetlerin giderilmesine ve “ailenin korunmasına” katkı sağlayacaktır.

Ailenin korunması yönündeki en önemli adımlardan biri, yazının başından beri ifade ettiğimiz gibi "zâninin cezalandırılması" olacaktır!..

Tekrar edelim:

Zina kadına şiddettir!