Dolar (USD)
32.21
Euro (EUR)
35.09
Gram Altın
2471.08
BIST 100
10179.66
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Ağustos 2021

Zıt ikizler

Taliban ve izmler…

Hayat tarzlarına inanç ve düşüncelere tahammülsüzlük; adı “çağdaş yaşam” olmuş ya da Taliban’ın çizdiği “dinî hayat” hiçbir şey fark etmez.

Emperyalizmin cehennemî dünyasıdır bu.

Afganistan’da da senaryo aynı Irak, Suriye Libya…

Kabil Havalimanı’nındaki görüntülere, dünyanın başka yerlerinde de şahit olunmakta.

Taliban, oluşturduğu hayat anlayışına, tarzına herkesin uymasını istiyor, uymayanlara en ağır cezaları uyguluyor.

Taliban, Erkeklere sakal bıraktırıyor, kadınlara başörtüsünü, burkayı emrediyor. “Kamusal alana” bunlarsız çıkılamıyor. Çalışmaları zaten hiç mümkün değil.

Tarihi ve kültürel değerleri yok ediyor. Bin beş yüz yıllık Buda heykellerini yok ettikleri gibi halkın birlikte yaşama iradesini de yok ediyor.

Laik yaşam” uygulaması bundan farklı mı?

Kendi tarihine, inancına yabancılaşmayı çağdaşlık saymak nasıl bir Talibanlıktır?

Sakalsızlığı ve başörtüsüzlüğü dayatmak Taliban uygulamalarından farklı mı?

Her iki durumun da insan hakları ve adaletle bir alakası var mı?

10 Ağustos 2021’de Ankara Altındağ’da sığınmacılara saldıranların zihin dünyaları Talibanca değil mi?

Emperyalizm, buna benzer yasaklar üzerinden sömürüyor, terörü besliyor, inanç ve düşünce farklılıklarını çatışma aracı haline getiriyor.

Emperyalizmin iniş takımında ezilenlerin milyonlarcası evlerinde, şehirlerinde, köylerinde bu acı akıbete maruz bırakılıyorlar.

15 Temmuz’da tankların paletleri arasından sarkan insan etleriyle ABD uçağının iniş takımındaki insana ait parçaların müsebbibi kim?

Afganistan veya bir başka ülke fark etmiyor, sömürü planı aynı, zulüm aynı, acı aynı…

Eğer 15 Temmuz’da devleti ele geçirebilselerdi Türkiye’yi de terör örgütlerine teslim edecekler, yıllarca sürecek iç savaşın planlarını uygulayacaklardı. Kendinden başkasına hayat hakkı tanımayan Batı’nın tetikçileri ABD’nin ülkeye “demokrasi” getirmesini istiyorlar…

Bu ”demokrasi”nin nasıl olduğunu Irak’tan, Afganistan’dan gayet iyi biliyorlar.

Her on yılda “zinde güçleri” göreve çağırmaları da Talibanlıktan

“Çağdaşlık” adına binlerce tarihi eser yok eden, Osmanlı Arşivi’ni okkası üç kuruştan hurda kağıt olarak satan, mabetleri kapatan, inanç ve düşünceyi yasaklayan bir zihniyetin Taliban’dan farkı ne olabilir?

Mesela, Adnan Menderes’in suçu neydi de astılar?

Turgut Özal’a neden alışamadılar?

Niçin Abdullah Gül’ün seçilmesini yüz yıllık geriye gidiş olarak anlattılar?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a düşmanlar, ona ve ailesine suikastlar düzenlemekten geri durmuyorlar?

Taliban’ın yaptıkları farklı mı?

Türkiye güçlendikçe, Emperyalist odakların nevri dönüyor. Çünkü güçlü bir Türkiye, sömürü düzeninin önünde en büyük engeldir.

Bölge tarihini böyle okumak ve değerlendirmek gerekir.

Bölgeyi sömürmek için önce Türkiye’yi zayıflatma operasyonlarına giriştiler. Anarşi, terörle ekonomik, güvenlik ve siyasi krizleri oluşturdular.

Türkiye’de darbelerin yapıldığı tarihte bölgede de darbeler yaptılar, savaşlar çıkardılar.

1960’tan 1980’e kadar sağ-sol çatışmasını beslediler. 1980’den bu yana da bölücü terörü besliyorlar. Sığınmacılar üzerinden saldırıya geçtiler...

Aralık 1978’de mezhep savaşı çıkarmak istediler.

Aralık 1979’da da Sovyet Rusya, Afganistan’ı işgal etti. On yıl süren bir işgalden sonra 1989’da Rusya Afganistan’dan çekildi. Afganistan’da bu defa da iç savaş başlatıldı. Türkiye’de ise terör ateşini harladılar, Cumhurbaşkanı’na suikast düzenlendi, gazeteci ve akademisyenler katledildi.

1994’te Taliban kuruldu.

Afganistan’da Taliban eliyle 1994-96’da iç savaş devam ettirildi. Türkiye’de ise 28 Şubat Post Modern Darbe süreci başlatıldı. Milletin istikbali ve parası yağmalandı.

2001’de ABD, Afganistan’ı işgal ettiğinde Türkiye’de enflasyon yüzde yedi binlere çıktı, devlet maaşları ödeyemez duruma getirildi.

Şimdi Bölgesinde ve dünyada sözü dinlenen bir Türkiye var.

Zıtlar İttifakı, bundan dolayı ABD’den “demokrasi” istiyor.