Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2505.39
BIST 100
10895.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 May 2019

Ziya Selçuk samimi mi?

Bakanlık görevine geldiği günden beridir eğitimcilerin ve tüm eğitim paydaşların ezberini bozan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, organize edilen ‘Ziya Öğretmen ile Eğitim Buluşmaları’nda da ezber bozmaya devam ediyor; Sahneden üstenci bir üslup ve yaklaşımla değil, içten bir yaklaşımla katılımcıların arasında dolaşarak, öğretmenlerle göz göze gelerek konuşuyor. Hatta program bitiminde bir Bakan olarak korumalar eşliğinde araca bindirilip götürülmüyor; program sonrasında direkt bahçeye, koridora çıkıp öğretmenlerle yan yana yürüyor, selfie çekiyor, kitap imzalıyor, sohbet ediyor, yani öğretmen oluyor, öğretmenlere değer verdiğini hissettiriyor. Bunları nereden mi biliyorum? Benim de gözlemci olarak katıldığım geçtiğimiz Cuma günü Diyarbakır’da İl Müdürü Doç Dr Feysel Taşçıer’in liderliğinde kusursuz bir organizasyonluğa ev sahipliği yapan Ziya Öğretmen ile Eğitim Buluşmaları’ndaki izlenimlerime, gözlemlerime dayandırıyorum.

Bugüne dek “Eğitimci Bakan”, “Güzelliklerin Adamı”, “Ziya Selçuk’a nasip olacak” gibi kendileri ile ilgili yazdığım yazıları okuduğu sırada acaba ne refleks vermiştir diye de merak etmiyor değildim. Ayrıca yazdığım bazı yazılardaki fikirlerim Bakanlığın birtakım çalışmalarına dâhil edildiği bilgisine sahiptim. Demin bahsettiğim öğretmenlerle ilgilenirken ben de yakınlardaydım. Ziya Hoca’nın arkası dönüktü. Eğilip kısık bir sesle “Sayın Bakanım, Milat Gazetesi Yazarı Özkan Erdem ben” deyince hemen bana doğru dönüp elini uzatarak “Gel seni bir tebrik edeyim” dedi. Doğrusu yoğun geçen bunca programları içerisinde ve üstelik etrafını sarıp sarmalayarak kendisine ulaşmaya çalışan geniş bir öğretmen kitlesinin ortasındayken hemen hatırlaması, tebrik etmesi, ilgilenmesi beni şaşırtmıştı. Yazılarıma gösterdikleri ilgiden ötürü Ziya Hocama yeri gelmişken teşekkür ediyorum.

Konuyu fazla dağıtmadan başlığa taşıdığım soruya geleyim. Ziya Hoca katıldığı hemen her programda öğretmenlere hitaben “öğrencilerin hayatında dokunun” diyor. Hayata dokunmak üzerine önemli ayrıntılar anlatıyor. Peki, öğretmenlere öğrencilerin hayatlarına dokunun diyen Ziya Selçuk, öğretmenlerin hayatlarına dokunuyor mu? Bu konuda kendisi samimi ve içten mi?

Katıldığım programda salon lebe leb doluydu, oturacak yer yoktu. Haliyle bazı öğretmenler merdivenlere oturmuştu. Sahneye çıkan Ziya Öğretmen bu durumu görür görmez, merdivene oturan bayan bir öğretmeni kaldırıp protokolde kendisi için ayrılan yere, Bakanlık koltuğuna oturttu. Bu jesti büyük alkış aldı. Program süresince salonda dolaşarak öğretmenlerle göz göze değerek yaptığı konuşmada kendisine uzatılan notları alıp okumaları için danışmanına vermek yerine bizzat kendisi okumak üzere cebine koydu. Böylece not yazan öğretmenlerin yazıklarına ilgisiz kalmamış hatta bizzat kendisi ilgilenmiş oldu. Program sonunda kendisine takdim edilen hediyeyi, salondaki en kıdemli, hizmet süresi en çok olan öğretmeni sahneye çağırıp ona hediye etti. Bir kısmını ise başka öğretmenlere hediye etti. Çıkışta kendisine uzatılan kitap, fotoğraflara ilgisiz kalmadı, aldı, not yazdı, imzaladı. Fotoğraf çekmek isteyen onlarca öğretmeni geri çevirmedi, hepsiyle teker teker ilgilendi, beraber fotoğraf çektiler. Yani öğretmenlerin hayatına dokunmaya çalıştı. Onlarca örnek verebilirim. Bir Bakan olmaktan öte bir arkadaş, bir meslektaş, içlerinden biri olduğunu tüm öğretmenlere hissettirdi. Salondan ayrılırken tüm herkesin yüzü gülüyordu. Geleceğe dair ümitleri artmıştı.

Gördüğüm şu ki, öğrencilerin hayatlarına dokunun diyen Ziya Selçuk, kendisi de öğretmenlerin hayatına dokunmaya çalışıyor. Yoksa çıkar, sahnede mikrofonda konuşur, çok da iyi konuşur. Ama o öğretmenlerin hayatlarına dokunmaya çalışıyor. Ve aslında öğretmenlere şu mesajı veriyor; “Ben, siz öğretmenlerin hayatına dokunamazsam vebali benim boynuma olur. Sizler de öğrencilerinizin hayatına dokunamazsanız vebali hem benim hem sizin, yani hepimizin boynuna olur.”

Bu mesaj, bugünün mesajı değil. 8 ay önce henüz göreve yeni geldiği ilk günlerde 81 il müdürünü Ankara’da Başkent Öğretmenevi’nde toplayıp benzer mesajı vermişti; “Öğrencilere liyakatli yöneticiler atayın, adil olun, çocukların günahını almayın, beni vebal altına sokmayın” demişti. O dönem kulis bilgilerine ulaşıp “O toplantıda neler konuşuldu?” başlıklı yazımda yazmıştım.

8 aydır değişmeyen mesaj aynı ise, Ziya Selçuk samimi mi değil mi kararı kamuoyuna bırakıyorum.

 
TDV kurban