Deprem ve Birlik
Millet olarak derin bir acı yaşıyoruz. Pazartesi günü iki büyük deprem ile art arda sarsıldık. Türkiye olarak son bir asırda Erzincan zelzelesinden sonra yaşadığımız en müthiş deprem felaketi! 99 Marmara Depremi’nden kat be kat güçlü. Sabahın erken saatinde merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık olan 7.7 şiddetindeki sarsıntının ardından, Elbistan merkezli 7.6’lık bir yüksek sarsılış.
Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş,
Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa. 10 şehrimize kor ateş düştü. Sadece bu
illerimizde yaşayanların mı? Hayır, 81 ilimiz sarsıldı, 85 milyon insanımızın
içi yandı, yüreği parçalandı. Azerbaycan ve Türk dünyasından kardeşlerimiz, Pakistan
ile diğer İslam ülkeleri, ıstırabımızı paylaştı. Bu satırlar yazıldığında,
vefat eden vatandaşlarımızın sayısı 3 bin 549’di. Yaralı sayısı 22 bin 168. Güney
komşumuz kardeş Suriye’de de, 1356 vefat ve binlerce yaralı vardı.
Korkunç acı, çetin imtihan! Millet ve devlet olarak bu
sınavı başarıyla veriyoruz şükürler olsun. Herkes seferberlik hâlinde. Cumhurbaşkanımız,
hükümetimiz, bakanlarımız, ordumuz, polisimiz, vatandaşlarımız… İktidar,
muhalefet… Türk Silahlı Kuvvetleri, 3 bin 500 personeli ile kurtarma harekâtına
katıldı. Mehmetçik’in sahip çıktığı bölgeye gönüllüler akın ediyor. Başta AFAD
olmak üzere bütün resmî kurumlar ve sivil toplum kuruluşları, olağanüstü gayret
içinde. Yüzlerce vakıf, dernek… Enkazdan sağ çıkartılan her insanımız bize
sevinç yaşatıyor. Her vefatla sızımız katmerleniyor.
Cumhurbaşkanımız 7 günlük millî yas ilan etti. Pazar
günü günbatımına kadar yastayız. Bayraklarımız, bütün yurtta yarıya çekiliyor. Dualarımızı,
hüznümüze ekliyoruz. 10 ilimiz ile ilçelerinde, kasabalarında ve köylerinde
seferberlik hâli yaşıyoruz. Herkes yardıma koşuyor. Yüce devlet, büyük millet
ve mübarek ümmet olmanın birikimi, şuuru, imtiyazı ve üstün çabasıyla herkes
koşuşturuyor. Sevincimiz ve tasamız bir. Hedefimiz aynı, imanımız bir.
Biraz unutmuş muyduk kardeş olduğumuzu? Belki. Şimdi bütün
zerrelerimizle anladık bunu, tüm hücrelerimizle hissettik. Hem aynı toprakların
üstünde yaşayan vatandaşlardık biz, hem de aynı dine inanıyorduk. Kardeştik, yüce
ve mukaddes kitabımızda “Müminler kardeştir.” buyurulmuştu. Tek Allah’a inanan,
aynı Peygambere güvenen, Son Kitab’a bağlanan bir müminler topluluğu. Acılar
bize birlik ve beraberlik ruhumuzu yeniden hatırlattı. Yeniden yeryüzündeki
bütün mazlumların sığındığı biricik ülke olduğumuzu anladık. Dünyadaki en güzel
şehirlerin bu vatanda kurulduğunu, en iyi insanların burada yaşadığını idrak
ettik. Sevdamızı, hasretimizi, inancımızı gördük. Ortak türkülerimizi
söylemeye, ağıtlarımızı yakmaya, dualarımızı etmeye başladık.
Kurtarma ekiplerindeki kahramanların yüz ifadelerine
baktınız mı? Ağır enkazın altından bir bebek/çocuk çıkardıklarında gözleri
nasıl da yaşarıyordu. Genç yaşlı, kadın erkek kurtarılan her vatandaşımız,
ekranlardan haberleri sunan muhabirlerimizin sesini titretiyor, gözlerini nemlendiriyordu.
Bu manevi birliği kim sarsabilir? Bu diriliş, direniş ve yükseliş muştusunu kim
önleyebilir?
Böyle zamanlarda fırsatçılar, ruh hastaları ve ifsat
şebekeleri ortaya çıkar. Kudretli devletimizin pençesi, onları enselerinden
yakaladı ve hak ettikleri cezayı kendilerine verdi. Bataklık sinekleri, moralimizi
bozamaz, ahlaksızlar dirayetimizi sarsamaz. Zira biz asırlar boyunca yeryüzünde
adaleti tesis etmiş şanlı ecdadın torunlarıyız. Muhteşem tarihimizin sancağını yükseltecek
asil nesil. Yıkımlar olur, yaralar
sarılır, acılar dindirilir ve biz, şehadet şerbetini içtiklerine inandığımız
vatandaşlarımızı rahmetle anar, Fatihalarla/Yasinlerle uğurlarız. Her zaman
hatıralarını yaşatır, dualarımıza ortak ederiz. Yakınları artık bizim de
evladımız, kardeşimiz, anamız, babamız! O emanetlere aziz devletimiz de sahip
çıkar, mübarek milletimiz de. Kardeşlik hukuku gereğidir.
İnsanımız hüzün içinde. İslam âlemi ve vicdanlı insanlık kederimizi paylaşıyor. Acılar paylaşıldıkça azalır. Biz nasıl bugüne kadar birçok milletin, kavmin, topluluğun derdini dindirdikse, mazlumlara sahip çıktıksa, bugün de yaşadığımız deprem felaketinin yaralarını sarmak için temiz eller uzanacak ve üzüntümüzü hafifleteceklerdir. Yeter ki biz içerde birliğimizi ve dirliğimizi koruyalım, kardeşliğimizi unutmayalım. Gerisi kolay. Depremde vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum. Türkiye’mizin başı sağ olsun.