Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Eylül 2023

'O dua' ne diyorsa o…

Asırlardır değişmez tartışmalar vardır. Galiba dünya durdukça bu konular tartışılmaya devam edecektir çünkü biz inananları çok da ilgilendirmeyen bu hususlar üzerinde kafa yormak kadim bir gelenekmiş gibi sürüyor.

Mesela Peygamber Efendimizin ebeveyni cennete mi gittiler, yoksa cehenneme mi?

Ebu Talip iman etti mi, etmedi mi?

Hz. İbrahim’in babası mü’min değil miydi, yoksa inkar eden amcası mıydı..?

Bu sorular hep tartışma konusu olagelmiştir.

Bu hususta iki yaklaşım öne çıkıyor:

Peygamberlere ve birinci derecedeki yakınlarına toz kondurmayanlar. Bendeniz de bu saftayım, ancak…

Peygamber de olsa insandır, Kur’an’ı bize bıraktı, işi de bitti. Dolayısıyla fazla abartmaya gerek yok, diyenler.

Birinci yaklaşım için “ben de bu saftayım ancak…” dedim. Evet, ben de Peygamberler konusunda hassas ve son derece hürmetkârım lakin bunun bir de onların yakınlarına dair “ancak” kısmı var ki bence bu çok önemli bir ayrılma ve ayrışma noktasıdır. Ve asıl gerilim burada başlar.

Bugün bu hususu yani “peygamberimizin (sav) anne-babası cennetlik mi?” meselesini farklı bir açıdan ele alacağız. Bu farklılık indi bir yorum olarak düşünülmemeli. Yanılıyorsam kendi kusurum, isabet edersem Âlemlerin Rabbi olan Allah Teâla’nın ihsanı ve ikramıdır.

Biliyoruz ki Rabbimiz, Âdem’den (as) itibaren peygamber de olsa onun evladını, kardeşini, anne ve ‘babasını’ şayet iman etmemişlerse mü’min olarak kabul etmemiştir. Peygamberler yakınları ile beraber hayatta iken inkârları sabit olduğu için bu akrabalara küfr isnad etmekte bir beis yoktur çünkü Rableri onlara ehl-i iman dememiştir. Ancak, son Nebi Muhammed Mustafa (sav) gibi kendisine vahy gelmeden önce anne ve babaları vefat etmiş ise bunların durumu olarak küfr olarak addedilmemelidir çünkü o dönemin bir fetret dönemi olduğu ve Mekke'de yaşayan pek çok kişinin müşrik olmadığı bir gerçektir. Ancak kati olarak Peygamberden geldiği bilinen bir hüküm var ise konuyu olduğu gibi kabul etmekten başka çaremiz kalmaz.

Bildiğiniz gibi Kur’an-ı Mubin duaları da, emirleri de, nehiyleri de öncelikle vahyin ilk muhatabı ve ‘sorumlusu’ olan elçisine vaz eder. Rabbulalemin “Haramdan sakının” derken “Sen hariç” diyerek Resulullah’ı haramdan muaf tutmuyor aksine önce ve öncelikle peygamberini haramdan uzak tutuyor. Keza “mücrime arka çıkmayın” derken de emir öncelikle Hz. Rasulullah’adır.

Dua da böyle.

Duayı öğreten Rabbimiz önce(likle) Rasulüne (as) “Sen de böyle dua et, ama sana yok” demiyor. Bu dua sana da, senin için de geçerlidir, diyor.

Hangi dua mı?

İbrahim Suresi 41. Ayeti celilede:

“Rabbimiz, hesap günü beni, annemi-babamı ve mü’minleri bağışla.”

Bu ayet-duada İbrahim’in (as) ettiği duayı örnek gösteren Allah Teâla, Resulü Muhammed’e (sav) böyle dua edileceğini de öğretiyor. Yani kendine-kendinize, anne ve babanıza, inananlara dua edin diye buyuruyor.

Tabi, burada “Ey Muhammed! Senin anne ve baban inanmamıştı, sen hariç herkes ebeveynine dua edebilir” gibi bir sonuç çık(arıl)maz. Çünkü bu duada bulunan Hz. İbrahim’in as “babası (eb) Azer” için:

“İbrahim, babası Azer’e, ‘Putları tanrılar mı sayıyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapkınlık içinde görüyorum’ demişti.” (6:74) Ayet-i celilede olduğu gibi “sapkınlık” ifadesinin kullanılması farklı tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Ancak konumuz ayetlerdeki “el-eb”, valid-valide-valideyye kelimelerinin lugavi, istilahi, şer’i anlamlarını irdelemek olmadığı için bu mevzuyu detaylandırmadan yazımıza devam edelim.

Yukarıdaki ayet-i kerimelerde görüldüğü gibi İbrahim as babasının mağfireti için duada bulunmuş. Peygamber efendimize de ayet olarak bildirilmiştir. “İbrahim’de bizim için güzel örneklik vardır” fermanını kabul ettiğimize göre İbrahim’i as örnek aldığımızda;

1. İbrahim’in as yaptığı gibi “mü’min olmasa da” Resuller babalarına mağfiret duasında bulunabilirler(!)

2. Peygamberlerin babaları münkir olmaz.

3. Münkir de olsa peygamberler gibi bizler de ebeveynimiz için mağfiret duasında bulunabiliriz…

Bu şıklarda da görüldüğü gibi bizler ayetlerden hareketle bu 3 sonuçtan en az bir tanesini kabul edebiliriz.

Devam edeceğiz inşaallah…