İSTANBUL (AA) - İsrail tarafından uluslararası sularda saldırıya uğrayıp alıkonulan Küresel Sumud Filosu'ndaki Türk aktivistler, İsrail'in filodaki teknelere saldırısında yaşadıklarını ve alıkonuldukları süreçte maruz kaldıkları fiziksel ve psikolojik şiddeti anlattı.
Türk Hava Yollarının (THY) uçağıyla İstanbul Havalimanı'na getirilen aktivistlerden gazeteci Yaşar Yavuz, İsrail'in psikolojisini bozduklarını, bu saatten sonra da psikolojisinin düzelmeyeceğini söyledi.
Gazeteci olduğu için en ağır şekilde muamele gördüğünü belirten Yavuz, 3 gün boyunca kendilerine su verilmediğini anlattı.
Yavuz, 'Türkiye'nin gücünü daha denizde giderken bile üzerimizde, yanımızda gördük. İsrail ile bu kadar sıkıntılı olduğumuz halde İsrail'in içinde Türkiye'nin gücünü hissettik. Sadece bizler değil, bütün aktivistler, yabancı aktivistler bile Türkiye'nin gücünü hissetti. Bu bize yeter. Devletimizin bu büyüklüğü bize yetiyor. İşte büyük devlet olmak, güçlü devlet olmak tam olarak bu.' dedi.
Gemide bulunan aktivistlerden Mustafa Çakmakçı da insani yardımları Gazze'ye ulaştırmak için giderken uluslararası sularda İsrail ordusunun baskınına uğradıklarını kaydetti.
İsrail ordusunun kendilerini gasbettiğini vurgulayan Çakmakçı, Aşdod Limanı'nda kötü muameleye maruz kaldıklarını, askerler tarafından küfürler edildiğini, güneşin altında saatlerce bekletildiklerini aktardı.
- 'Kardeşlerimizin özgürlüğü için yolumuza daha güçlü şekilde devam edeceğiz'
Çakmakçı, yaşananların kendilerini korkutmadığını ifade ederek, 'Biz hepimizin ve kardeşlerimizin özgürlüğü için yolumuza daha güçlü şekilde devam edeceğiz. Bu kanatlar iyileşir, tekrar o özgürlük için uçar. Bu yaşadıklarımızı bir düşünün. Biz, 3 günde dünyanın gözü bizim üzerimizdeyken neler yaşadık. Gazze'deki kardeşlerimizin neler yaşadığını hepimiz tahayyül edelim. Ona göre dünyayı ayağa kaldırmaya hep birlikte devam edelim.' şeklinde konuştu.
Kadın ve Demokrasi Vakfının (KADEM) İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Semanur Sönmez Yaman ise başörtüsünün alındığını, İsrail'in insanlık onurunu ayaklar altına almak için kendilerine her şeyi yaptığını dile getirdi.
Çok sıcağa ve soğuğa maruz bırakıldıklarını anlatan Yaman, 'Ama en kötüsü gerçekten başörtülerimizi almalarıydı. Şunu göstermek istiyorum, başımdaki bir tişört. Sağlık kontrolü adı altında kıyafetlerimizi aldılar ve başörtülerimizi bütün direnmemize, bütün itirazlarımıza rağmen bilerek, isteyerek aldılar. O sırada sağ olsunlar açık arkadaşlarımız kendi tişörtlerini başımızı örtebilelim diye bize verdiler.' dedi.
- 'Bütün dünya, Türkiye'nin gücünü öğrendi'
Yaman, bir daha olsa yine gideceğini, Gazze'ye 28 mil kalana kadar yaklaştıklarını, karaya çıkamadıklarını ama arkalarında o gemilere binmek için insanların sıra beklediğini, İsrail'in sonunun geldiğini ve bu zulümle daha fazla devam edemeyeceğini kaydetti.
Bunun dünyaya duyurulmasının çok önemli olduğunu ifade eden Yaman, sözlerini şöyle sürdürdü:
'50 ülkeden aktivistin orada olması çok önemliydi. Çok farklı bir şey daha oldu. Türkiye'nin gücünü öğrendi insanlar. Bütün dünya Türkiye'nin gücünü öğrendi. İsrail dronları saldırdıktan bir sonraki gün rahatlıkla uyuduk. Niye rahatlıkla uyuduk? Çünkü üstümüzde İHA'larımız, SİHA'larımız vardı. Uzakta, ufukta gemilerimiz vardı. Allah'tan sonra en çok onlara güvendik. Gerçekten teşekkür ediyoruz, bizi asla yalnız bırakmadılar. Sadece bizi değil, dünyanın hiçbir katılımcısını... Şu uçağa hep birlikte bindik. Hepimizin karnını doyurdu, hepimizi aynı şekilde kucakladı, sarmaladı. Gerçekten çok büyük devletiz.'
- 'Yardımları kurşunlanma riski olmasına rağmen en uç noktaya kadar götürdük'
Filoda bulunan yapımcı ve sunucu Bekir Develi ise ülkesiyle gurur duyan bir vatandaş olduğunu, devletin sadece Türk vatandaşlarını değil, diğer ülkelerden gelen aktivistleri de kurtardığını anlattı.
Develi, ablukanın kırılmaz olmadığını, 50 gemiyle 36 mile kadar yaklaşarak bunu gösterdiklerini, artık büyünün bozulduğunu, halkların, toplumların, gönüllülerin harekete geçtiğini dile getirdi.
STK'lerin ve gönüllülerin kendilerine verdikleri yardımları Gazzelilere ulaştırmak için çabaladıklarını söyleyen Develi, 'Yardımları götürebildiğimiz yere kadar arkamızdan kurşunlanma riski olmasına rağmen en uç noktaya kadar götürdük. Çocuklara ulaştıramadık ama çöp poşetlerinden balonlar yaptık, oyuncakları içine koyduk, ağızlarını bağladık, Gazze tarafına doğru itekledik, 'Allah'ım sen onu hayırlı bir menzile ulaştır' diye. Allah onları ulaştıracaktır.' dedi.
Aktivist Erdem Özveren ise kendilerinde herhangi bir endişe ve korku olmadığını vurgulayarak, 'Çünkü bizim bir an önce Gazzeli kardeşlerimize kavuşma hissiyatı vardı. Bizim gözaltına alındığımız gemi, en sona kalan gemilerden bir tanesiydi. Sabah 8'e doğru televizyon yayınına bağlanmıştım. Bu yayın esnasında operasyon yapıldı ve bununla beraber gözaltına alınmış olduk.' diye konuştu.
- 'Dünya kamuoyunu oluşturarak ablukayı yıkmış olduk'
Filonun amacına ulaştığını, maksatlarının kamuoyu ve yardım koridoru oluşturmak olduğunu belirten Özveren, şunları söyledi:
'Her ne kadar Gazze'ye ulaşamamış, kardeşlerimizle kucaklaşamamış da olsak, aslında dünya kamuoyunu oluşturarak bir nevi o ablukayı yıkmış olduk. İsrail, psikolojik bir harp uyguladı açıkçası. Açık hava hapishanesi dediğimiz 15-20 metrekarelik alanlara 45-50 kişi doldurarak ve güneş altında bıraktı bizi. Bununla beraber su, gıda olsun veya fiziki müdahaleleri olsun, bizi yıpratmaya yönelikti. Günlerce zaten su dahi içmedik, kaldığımız hapishanedeki tuvalet suyunu içmek durumunda kaldık.'
Aktivistleri havalimanında karşılayan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız da tarihi ana şahitlik ettiklerini dile getirerek, 'Hepimizin tüyleri diken diken çünkü şunu çok net gördüm: Yaşlı ve genç her milletten insan, Gazze'ye nefes olmak için yola çıkmıştı. Gerçekten bu insanlarla burada bir araya gelmeyi dahi bir şeref addediyorum kendim için. Katılımcıların her biri gerçekten Türkiye'ye çok teşekkür etti.' ifadelerini kullandı.




