15 Temmuz, Yeni Zelanda, İsrail, ABD ve “BEKA” elbette!..
“FETÖ elebaşına evsahipliği yapan bir ülkede hazırlanan bu rapor, malûm çevrelerin görüşlerine alet olmak suretiyle, ülkemize yönelik 15 Temmuz FETÖ DARBE GİRİŞİMİNİN ARKASINDA KİMLERİN BULUNDUĞU algısını güçlendirmektedir. “
“Diplomatik Dil”in el verdiği en son sınıra dayanılarak ifade edilmiş bir gerçek…
Açıklama Dışişleri Bakanlığı’mızdan…
Tercümesi: Bizi ABD vurdurttu!..
15 Temmuz gecesi ülkemizi işgale teşebbüs eden Devlet, evet, ABD idi!
ABD, AB, İsrail…
Avustralya-Yeni Zelanda Hattı’nda meydana gelen korkunç terör saldırısı, yani, MİLAT’IN manşetindeki “Hristiyan Terörü”..
Osmanlı’nın ve Türkiye’nin özellikle hedef alınması…
Hepsi…
“Beka” meselesine işaret eden birer gerçek..
ABD Dışişleri Bakanlığı, 2018 Türkiye Raporu’nda FETÖ ve PKK ile mensuplarına “tam destek” vermiş durumda.
Tepkimiz buna…
Avrupa Parlamentosu’nun da “Evanjelist” ABD’nin bir kolu olarak bu “savaşa” katıldığı ortada.
Bizim Dışişleri, “2018 Türkiye Raporu”nu kabul eden AP’ye de çok sert tepki gösteriyor; 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde maşa olarak kullanılan FETÖ’ye ve dahi memleketimizin başındaki PKK belâsına açık bir şekilde destek vermesinden, Türkiye ile köprülerin atılması yönünde “tavsiyede” bulunmasından dolayı.
Başımız büyük dertte;
ABD’nin “Başkent” ilan ettiği Kudüs’te yaşananları hep birlikte “izliyor” ve hep birlikte “dil ile” tepki gösteriyoruz.
‘Rahmet Kapısı'na inen merdivenlerin başındaki kapıyı zincirleyen İsrail’in Kamu Güvenliği Bakanı Gilad Erdan, Rahmet Kapısı'ndaki mescidin kullanımına izin vermeyeceklerini söylemiş son olarak.
Adım adım geliyorlar yani.
İstikrarlı adımlarla!..
AVUSTRAYLA-YENİ ZELANDA HATTI DA FAALİYETTE!..
“Ebabil kuşları”nı bekleyen Ümmet’e yönelik bir saldırı da, berbat saldırı da Avustralya-Yeni Zelanda Hattı’nda meydana geldi, malûmunuz.
Cuma Namazı sonrası camilere ve Müslümanlara korkunç “Hristiyan Terörü” saldırısı, bir başka 15 Temmuz; İslam Dünyası’nı ve özel olarak Türkiye’yi, daha çok da “Osmanlı Ruhu”nu hedef alan bir katliam.
Katliamda kullanılan “malzeme”lerin üzerinde ‘Türk Yiyici' ifadesi yer alıyormuş, Haçlı Seferleri ile özdeşleştirilen ‘Deus vult' yani ‘Tanrı bunu istedi!' yazısı…
Kiril alfabesiyle Miloş Obiliç, Kosova Savaşı'nda Sultan Murat'ı öldüren Sırp…
“1683 Viyana” ile de, Osmanlı'nın başarılı olamadığı 2. Viyana Kuşatması'na atıf…
Bütün Müslümanlar, Özellikle Müslüman Türkler ve Müslüman Türkler içinde de özellikle Recep Tayyip Erdoğan hedefte.
Acaba niçin?..
İslam Alemi’min ve bilhassa da O Âlem’in hâlâ ayakta kalabilmeyi başarabilen “Ümit Kapısı” olarak dikkat çeken Türkiye’nin hedef alındığı saldırılar, tempo arttırarak devam ediyor.
Hiç kimse, “Gelir geçer, diplomasi nasılsa bu işleri de çözer. Türkiye’ye muhtaçlar, Türkiye’siz adım atamazlar!” yollu “aşırı iyimser” yaklaşımlara meyletmesin.
Meyletmesin zira gerçekçi değil!..
Ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır; “ateş olsalar” ne kadar yer yakarlar, orasını bilebilmek mesele.
Memleketimiz, biraz evvel de ifade ettiğim gibi “Tek Ümit Kapısı” olmak gibi bir “ağır sorumluğu” üstlenmiş vaziyette.
Bu yüzyıllar boyunca başarıyla yerine getirdiğimiz ancak son asırlarda ihmal ettiğimiz bir vazifeydi; şimdi, yeniden döndük oraya.
Büyük sorumluluğun altından nasıl kalkarız, bunun gerektirdiği “maarif ve kültür hamlesini” nasıl gerçekleştiririz ve “birlik, beraberlik havası”nı nasıl tesis ederiz, bu soruların ve birçok sorunun “net” karşılıkları bendenizde yok.
Mazlumların yardım istemek için uzanan ellerini karşılıksız bırakmadık Allah’ın izniyle: o mazlum elleri bizlere “dua” için gökyüzüne açılıyor, bunu biliyoruz…
Nice hatamız var, nice eksiğimiz; bunlarla birlikte “güzellikler” diyarı Anadolu’yuz biz, tertemizdir yüreğimiz.
Anadolu’nun “Rahmet Kapısı” hiç kapanmayacak İnşallah, duamız, dileğimiz.
