Dolar (USD)
32.23
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2426.18
BIST 100
10268.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Aralık 2022

20 yıllık değişim

2022 yılı bitiyor, Türkiye için her bakımdan çok önemli yeni bir yıl başlıyor. Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıldönümü kutlanırken, ikinci yüzyıla hangi kadrolarla girileceği de belirlenecek. Vatandaşın oy kullanarak devletin gidişatını belirleyeceği bir yıla giriyoruz. Son 20 yıl inanılmaz olaylara sahne oldu, devletin yönetim şekli ile birlikte düşünce sistemimiz de değişti.

Önce bir tespitle başlayalım. AK Parti, 20 yıldır ülkeyi yönetiyor. Parti kurucuları kendilerini “bilime ve teknolojiye açık şuurlu Müslümanlar” olarak tanımlıyor. Son dönemlerde bu tanım “muhafazakâr devrimciliğe” dönüştü. AK Parti’nin karşısında olanlar ise bu kadroyu kendi ifadeleri ile “Siyasal İslamcı” olarak isimlendiriyor.

Muhaliflere göre dindar olan her canlı siyasal İslamcıdır. Dine saygılı olduklarını dile getirseler de dindar insanları acımasızca eleştirmek ve dindarları abartılı ithamlarla suçlamak muhaliflerin genel alışkanlıkları olarak öne çıkıyor.

***

İslam’la bağı olmayan kitleler, son 20 yılda muhafazakâr kesimin dünya ile bağının güçlendiğini söylüyor ve Müslümanların dünyevileşmesinden bahsediyorlar. İslam’ın, “hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmayı” öğütlediğini ya bilmiyorlar yahut umursamıyorlar.

Bu düşüncenin temelinde ekonominin seçilmiş elitlerin alanı olarak görülmesi algısı var. Cumhuriyetin ilk 80 yılında dindarlar paranın döndüğü platformdan uzak tutuldu. Dindar insanlar, devlette olsun, özel sektörde olsun hiçbir önemli göreve getirilmedi. Kurdukları şirketlerin ve iş kollarının devlet ve özel sektör eliyle önü kesildi. Sonuçta, dindar/muhafazakar insanlar zenginleşemedi.

Dindarlar eğitim ve bürokrasiden de uzak tutuldular. Genç kızların okutulması için kampanyalar yapıldı ancak başörtüsü ile okumak isteyene izin verilmedi. Şimdi de dünyevileştikçe gençlerin dinden uzaklaştığı ve deist olduğu iddiası ile ortaya çıkıyorlar. Bunu da dindarlaşan gençleri hiç tanımadan, uzaktan birkaç uç örneğe bakarak yapıyorlar.

Eskiden devletin sahibi Cumhuriyet elitleriydi, ekonomiye onlar hâkimdi, para onların arasında dönüyordu, önemli makamlara onlar getirilirdi. Lüks bir jiple dolaşan başörtülü bir genç kız göremezdiniz, o jiplerde devlet eliyle zenginleşmiş patronların hovarda çocukları dolaşır, magazin basını da onların ahlaksızlıklarını yazardı.

***

Son 20 yılda Türkiye’nin şehirleşme oranı yükseldi, üniversite eğitimi arttı, dindar insanlar tüm mesleklerde varlık göstermeye, eğitim ve uzmanlık açısından seviyelerini yükseltmeye, zenginleşmeye başlayınca seküler elitler bunu kabullenemediler, hazmedemediler.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne subay yetiştiren okullarda Kemalizm, kutsal bir metin gibi zihinlere zerk edilir, subayların seçilmiş üstün insanlar ve devletin sahibi olduklarına inandırılırdı. Görevleri devleti yönetmek ve halkı gütmekti. Bu düşünce sistemi ancak 15 Temmuz darbesinden sonra değiştirilebildi. Asker artık vatan hizmetinde.

Son 20 yılda devlet halkıyla barıştı. Artık Cenaze Namazı'nda kenarda bekleyen üniformalılar değil, en önde saf tutan subaylar var. Devran döndü, Necip Fazıl’ın deyimi ile “Müslüman öz vatanında parya” değil. O artık milletin tercihi ve bu vatanın gerçek sahibi ve yöneticisi.