Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.85
Gram Altın
2444.02
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Aralık 2015

2016'ya Girerken

2015'in bitimine bir kaç gün kaldı. Bu yılın Türkiye ve Dünya gündemi bakımından oldukça yoğun ve stresli geçtiğini söyleyebiliriz. Diyarbakır'da, Şanlıurfa'da, Ankara'da, Paris'te patlayan bombalar Türkiye ve Dünya genelinde büyük etkiler oluşturdu. Bugün yarın derken FED yıl sonunda faiz artışını gerçekleştirdi. Mültecilerin Avrupa'ya doğru oluşturduğu göç dalgası yeni bir sayfanın açıldığını gösteriyordu. Yunanistan'ın krizden kurtulma çabası bir yanda Fransa, İtalya, Portekiz, İspanya, Polonya, Macaristan'da da sular bir hayli sıcak durumda.

Jeopolitik risklerin yüksek olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Türkiye'nin etrafında yaşanan çatışma ve kaos ortamı Türkiye'nin bu durumdan etkilenmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Gerek Suriye'de yaşanan iç savaş ve Irak'ta meydana gelen terör olayları gerekse ülkemizin doğu bölgesindeki terör olayları olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

Ancak dünya geneline baktığımız zaman yaşanan sancılı süreç elbette sadece ülkemiz ve içerisinde bulunduğumuz Ortadoğu bölgesinde yaşanmadığını görebiliriz. Rusya petrol çıkarma maliyetleri açısından dünyadaki emsallerine göre çok daha zor durumda. Eskimiş Sovyet teknolojisi ve petrol endüstrisinin ihtiyaç duyduğu mallar üzerindeki yaptırım kararları, Rusya'yı her bir varil için 18-20 dolarlık bir maliyete mecbur bırakıyor. Suudi Arabistan'da ise yüzeye yakın rezervlerin avantajıyla petrol çıkarma maliyetleri 6 dolar civarında. Petrol fiyatlarındaki hızlı düşüşle birlikte Rusya ekonomisi ciddi bir darbe almış durumda. Petrol fiyatlarındaki sert düşüş sadece Rusya'yı değil aynı zamanda Azerbaycan'ı da etkiledi. Bu sebeple dalgalı kur sistemine geçen Azerbaycan'da devalüasyon oldu manat, dolar ve euro karşısında %48 kayıp yaşadı. Bu yıl içerisinde Çin'in yaptığı devalüasyon ve Azerbaycan'dan Arjantin'e, merkez bankalarının bu yıl mevcut kur politikalarından vazgeçmeleri, 1997'deki Asya döviz krizinin hatıralarını yeniden hatırlatıyor.

Dünya ekonomisinin genelinde yaşanan talep daralması ve bununla birlikte Çin ekonomisinde ihracat ve büyümenin beklentilerin altında olması 2016 yılının da kolay geçmeyeceğinin işaretleri olarak gösterilebilir. Elbette büyümenin beklentilerin altında kalan tek ülke Çin değil. Rusya ekonomisi petrol fiyatlarındaki düşüş ve uygulanan ambargolarla birlikte bir durgunluk yaşamaktadır. Yine bu dönemde Brezilya ekonomisinde de yavaşlama görülmektedir. Güney Afrika ve Brezilya'da maliye bakanlarının değişmesi dünya ekonomi gündemine bomba gibi düşen haberler arasında.

.... Ve Türkiye

2015 yılında beklentilerin üzerinde büyüyen Türkiye ekonomi otoritelerini tabiri caizse ters köşe yaptı. 7 Haziran seçimleri sonrasında tek başına iktidarın çıkmaması ve koalisyon görüşmelerinin olumsuz geçmesiyle alınan yeniden seçim kararı bu dönemde ciddi belirsizliğe neden olsa da Türkiye ekonomisi 2015 yılının üçüncü çeyreğinde %4'lük bir büyüme gerçekleştirdi.

Enflasyonun hala yüksek seviyelerde olmasının ardından Rusya krizi sonrasında gıda ihracatına uygulanan ambargo sebebiyle enflasyonda gıda fiyatlarından kaynaklı bir düşüş yaşanması beklense de 2016 yılı itibariyle asgari ücretin 1300 TL olması enflasyonu artırıcı bir etkide bulunacaktır.

Geçen haftaki yazımda değindiğim üzere FED'in faiz artışının ardından TCMB'nin de faizi artıracağını bekleyen kesim vardı. Ancak Salı günü gerçekleşen toplantının ardından yapılan açıklamaya göre TCMB faizi değiştirmeyerek sabit tuttu. Bu karara itiraz edenler olduğu gibi destekleyen hatta faizin düşmesini bekleyen bir kesim de vardı. Faizin sabit tutulması veya artırılması durumunda kısa vadede dolar TL karşısında değer kazansa da yüksek faiz her zaman borçlanma maliyetlerini artırmaktadır bu da yatırımların yani büyümenin önünde engel teşkil etmektedir.

Peki yetersiz iç tasarruflara karşı faiz artışı ile gelmeyen sermaye nasıl karşılanacak diye sorulursa cevabı aslında çok basittir. Bizim kısa vadeli yabancı kaynaklardan çok uzun vadeli kaynaklara ihtiyacımız var. Finansbank'ın Katar'lılara satışı bu açıdan önemli bir olaydı. Çıkan haberlere göre büyük bir bankanın satışı da bekleniyor. Bu gibi uzun vadeli doğrudan yatırımlar aracılığı ile ülkeye gelebilecek yabancı tasarruflar ve yapılacak yapısal reformlar ile Türkiye ekonomide ilerleme sağlayacaktır.