Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Mart 2019

ABD bu sefer Keşmir’den vuruyor

Dünya’nın tek hegomonik gücü olmak aynı anda dünyanın dört bir yanında çatışma çıkartıp çatışmaları kontrol etme becerisine sahip olmayı gerektiriyor. ABD tarihinin en tehlikeli başkanı olarak gösterilen Donald Trump ta dünyanın dört bir yanındaki kargaşaları kaşıyarak kendine pay çıkartmanın yollarını arıyor.

Kudüs’ü İsrail’e peşkeş çekmekle başlayan saldırı politikası Libya, Mısır, Katar, Yemen, Irak, Suriye, Türkiye üzerinden yeni yapılanmalara kapı aralayarak devam ediyor. Rusya’ya rağmen Almanya ve Kanada’yı bile karşısına alacak kadar gözü kara politika, Venezuela’da ne olacak soruları daha cevaplanmadan gözleri Pakistan-Hindistan çatışmasına çevirdi. 2 milyar insanı yok edebilecek bir potansiyele sahip Keşmir’de çatışmanın görünen sebebi, Ceyşu Muhammed adlı bir örgütün Hintli Askerlere saldırarak 40 tanesini öldürmesinin ardından Hindistan uçaklarının Pakistan’a saldırması Pakistan Hava Kuvvetlerinin ise saldıran Hindistan uçağını düşürmesi gösteriliyor. Tarihi sebebi de biliyoruz Keşmir sorunu, günümüzdeki sebebi ise ABD’nin Çin ile başlattığı ticaret savaşında Çin’i rahatsız edecek yeni bir cephenin açılması.

Venezuela’nın zenginliklerini tek başına ABD’ye yedirmek istemeyen Çin, Maduro’ya 70 milyar doların üzerinde destek vererek Trump’a dünya tek başına olmadığını hatırlattı. Çin’e karşı hamle olarak Kuzey Kore ile görüşme masasına oturan Trump, Sengay İşbirliği Teşkilatı’na yeni katılan Hindistan ve Pakistan arasında uzun yıllara yayılacak bir çatışmayla Tıpkı bizim bölgemizde yaptığı gibi ABD’nin bölgedeki varlığını meşru hale getirme hesabını yapmaktadır. Hindistan ve Pakistan tıpkı Türkiye gibi ‘bir kuşak bir yol’ projesinin olmazsa olmaz ülkeleri arasında yer alıyor. Bu proje kapsamında Myanmar, Arakan’da soykırım gerçekleştirmesi ise olayın başka bir boyutu. Aynı kuşak projesi kapsamında Çin, milyonlarca Uygur Türkü’ne asimilasyon gerekçesiyle zulmediyor.

Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmaların Suudi Prens Salman’ın ziyaretinden hemen sonra ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun bölgede olduğu bir sırada çıkması hiç de tesadüfe benzemiyor. Pompeo’nun Taliban ile masaya oturma hazırlıkları yaptığı, Filipinler başta olmak üzere Müslümanların nasıl zaptü rapt altına alınacağının hesabını yaptığı bir ortamda, Müslümanı Müslümana düşman etme taktiği ile muhtemelen Filipinler Devlet Başkanı Duterte’ye Moro’da Müslümanların yıllardır mücadeleleri sonucu kazandıkları özerkliğin verilmemesi için telkin ve tavsiyelerde bulunmuştur.

Yüzyıllarca İslam beldesi olarak yaşayan Keşmir’de sorun İngiliz işgaliyle derinleşti. 1946’da bölgeden çekilen İngilizler Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgeleri Pakistan’a, Hinduların çoğunlukta olduğu bölgeleri ise Hindistan’a bıraktı. Nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman olan Keşmir’in yönetimini Maharaja Hari Singh isimli hindu bir prense verdi. Yapılan halk oylamasında halkın Pakistan’a bağlanmak istemesine rağmen Maharaja Keşmir’in Hindistan’a bağlandığını açıkladı. 1947-49 yılları arasında yapılan savaş sonrasında Keşmir’in Cummu Keşmir adı verilen % 45’lik bölümü Hindistan’da, Azad Keşmir adı verilen % 35’lik bölümü Pakistan’da yüzde 20’lik bölümü ise Çin hakimiyetinde kaldı. Hindulara karşı Müslüman direnişinde 30 yılda 92 bin 858 kişi öldü. 2016 yılından beri çıkan olaylarda 174 sivil hayatını kaybederken 20 bin kişi yaralandı 18 bin 990 kişi gözaltına alındı. Hindistan, yapılacak bir referandum veya plebisitte Müslümanların Pakistan’ı tercih edeceğini bildiği için olayı silahla ve baskı ile çözmek istiyor.

Halüpürmelalimizi özetleyecek olursak, Amerika’da 7, Asya’da 5, Avrupa’da 2, Afrika’da 100 bin olmak üzere toplam 14 milyon Yahudi, Asya’da 1 milyar, Afrika’da 400 milyon, Avrupa’da 44 milyon, Amerika’da ise 6 milyon olmak üzere toplam 1.4 milyar Müslümana galebe çalıyor. Yani 1 yahudi 100 müslümanı yönetiyor. Her bir budiste karşı da dünyada 2 müslüman düşmektedir. 57 müslüman ülke 2 trilyon dolar GSMH üretirken, ABD 12 trilyon dolar, Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3.8 trilyon dolar, Almanya 2,4 trilyon dolar üretim yapmaktadır.

Ortadoğu bölgesinde politika belirleme kapasitesine sahip 4 ülke olan Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve İsrail’in askeri kapasiteleri karşılaştırıldığında, hava, kara, deniz araçları ile personel bakımından sayıca en düşük olan İsrail’in Irak, Suriye, Yemen, Mısır, Libya, Sudan’da at koşturması bizim nelerle meşgul olduğumuzu göstermiyor mu? İsrail’in Suriye, Irak ve Türkiye’de hangi terör örgütleriyle iş yaptığını söylemeye gerek yok. Türkiye’nin beka sorunundan bahsederken, sorunun İsrail-ABD ve kullandığı terör örgütlerinden çok, iktidara talip olan siyasi partilerin de terör örgütleriyle el ele vererek İsrail-ABD ekseninde politika üretmesidir. Ekonomimizi, iktisadımızı, sosyolojimizi, ailemizi, eğitimimizi, sağlığımızı, güvenliğimizi kısaca hayata dair her şeyimizi batıya teslim edişimizdir. Vesselam…..