Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2442.55
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Ağustos 2021

Acıdan rant sağlamak

Acının dini, dili, siyaseti, ırkı veya milleti olmaz. Acı herkes için acıdır ve dokunduğu her yeri acıtır. Acıdan rant sağlamak erdemli kişilerin kârı değildir. İnsan olmanın ve erdemli duruş sergilemenin gereğidir acıya pansuman olmak. Aksi tavır insanın ilkin kendine ve insanlığa ihaneti olur.

Bugün başkasının acısına kayıtsız kalan insan yarın kendi acısına derman bulamaz. Acıya siyasi bir hüviyet büründürmek o acının insanlıkta bırakacağı etkinin şiddetini arttırmaktan başka bir işe yaramaz. Acının yoğun olarak yaşandığı bugünlerde bize düşen en aslî görev ise acıya kor ile gitmek yerine pansuman ile gitmektir. Aksi takdirde bugün yanan ateşte yarın hepimiz yanarız. Bunun bilincinde olmak için kütüphaneler dolusu kitap okumaya gerek yoktur. İnsan olan ve insanlığının farkında olan herkes bu bilince sahiptir.

Bugün bir siyasi partinin veya iktidarın ormanları yanmıyor, hepimizin, bütün milletin, ülkenin hatta dünyanın akciğerleri olan ormanlarımız yanıyor. Ormanlarımızla beraber orada yaşayan bütün canlılar yanıyor. Bütün doğa yanıyor. Bunun yanında yerleşim yerlerine sıçrayan ateş oradaki vatandaşlarımızı yakıyor, bir ömür el emeği göz nuru biriktirdikleri bütün varlıklarını yakıyor, evleri yanıyor, canları yanıyor. Bu yangında onların yandığı kadar bizim de ciğerimiz yanıyor. Durum bu kadar vahim iken bir damla da olsa bu yangını söndürme görevini üstlenmek dururken buradan bir siyasi malzeme çıkarmak, öküzün altında buzağı aramak ne bu yangınların sönmesine katkı sağlar ne de yaşanan acılara bir teselli olur. Bugün hepimize düşen en ulvî görev bu acıya gücümüz yettiğince elimizle, gücümüz yetmiyorsa dilimizle, ona da mecalimiz yoksa gönülden duamızla yardımcı olmaktır. Bunları hiçbirini başarabilme erdemini ortaya koyamıyorsak, o zaman bize düşen en son görev susmaktır.

Ülkemizde bir haftayı aşkın süredir devam eden yangınlar yüreğimizi dağlayıp ciğerimizi yakıyor. Bu da yetmezmiş gibi her gün yeni yangın haberleri ile sarsılıyoruz. Küresel ısınmanın tepemizde en büyük tehlike olarak durduğu şu günlerde kendi acımızla boğuşurken basında yer alan bazı haberler insanın içini daha çok acıtıyor. Bunların başında ise neden sadece Azerbaycan'dan yardım geldiği yönünde. Dost ve kardeş ülke Azerbaycan bize yardım eli uzattı diye neredeyse adamları linç etme konumuna geldik. Yok böyle bir aymazlık efendiler. Diğer ülkeler yardım göndermek istedi de biz mi kabul etmedik efendim? Bütün dünyanın gözü önünde ormanlarımız, ciğerlerimiz yanarken bu acıyı görmezden gelenlere kızmak yerine acımıza ortak olanları suçlamak nasıl bir düşünce dünyasının ürünüdür, bunu anlamak gerçekten güç. Bununla beraber bir takım kişilerin sosyal medya üzerinden devletin kurumlarını aciz gösterme ve olaya müdahale etmedikleri yönünde bir takım asılsız iddiaları da akıllara zarar bir durum. İnsan, bu kişilerin haberleri hangi kanallardan takip ettiklerini merak ediyor işin doğrusu.

Diğer taraftan başka birileri çıkıp bu işten rant devşirmek adına alakasız görüntülerle durumdan vazife çıkararak devleti küçük düşürerek yardım çığlıkları atıyor. Ancak acının yaşandığı yerdeki vatandaşlarımıza durum sorulduğunda ise verdikleri cevap kulaklara küpe olacak türdendir: "Devletimiz şimdiye kadar söz verdiği her şeyi yaptı. Bugün de bize yardımcı olacaktır.”

Bugün acıya omuz verme günü. Bugün acıyı paylaşma günü. Bugün yanan ateşi söndürme günü. Bugün kardeşliğimizi göstermenin günü. Bugün yaraları sarma günü. Bugün mili birlik günü. Bu millet en acılı günlerinde birbirine kenetlenmeyi başarabilmiş bir millettir. Milletin bu birliği, beraberliği olduğu müddetçe asla sırtımız yere gelmez. Canımız yanar, yaramız kanar, acıdan kıvranırız belki ama sırtımız asla yere gelmez. Atalarımızın dediği gibi “Mutluluklar paylaşıldıkça artar, hüzünler paylaşıldıkça azalır.”

Bugün suçlu arama günü değil. Bugün sorunu çözüp, yangını söndürüp acıyı dindirme günü. Devletimiz bugün yangını söndürdükten sonra yarın sorumluları da bulur ve gereken ne ise onu da en iyi şekilde yapar. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacaktır.