Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Kasım 2020

Acıya ortak olmak

“Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, "Ona ne oluyor?" dediği zaman…” (Zilzal Suresi, 1-3. Ayetler)

Dünya acıyla yoğrulmuş bir tarladır ve afetler küçük kıyametidir dünyanın. Afetler hayatımızın soğuk gerçeğidir ve her dem yanı başımızda durur. Adı gibi doğaldır bu afetler. Bu afetlerin en büyüklerinden biri Yüce Allah’ın “Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı” diye tabir ettiği depremdir.

Ülke olarak bu acıya yabancı değiliz maalesef. Bir beşiğe bebeği koyup salladığımız gibi deprem de acı beşiğinde sallayıp duruyor bizi. Her sallantıda eksiliyor ve acıyor yüreğimizin en tenha yerleri. Bazen tedbir bile tesellisi olamıyor bu acının.

Bir fay hattı gibi kırılıyor yüreğimiz. Kırgınlığımız büyüyor, sözünün geldiği ve gideceği yeri bilmeyenlerin yüzünden. Dilin kemiği yok ama yüreğin sinir uçlarına dokunduğunda bir söz inim inim inletiyor yüreğimizi. Suskunluk libasına bürünüp iki damla gözyaşında boğulmak tesellisi olacakken acının, acıya uzak dillerin acı üzerinden hedef gösterme çabaları daha çok acıtıyor yürekleri.

İnsandan insanlığa doğru giden uzun bir yoldur ömür ve bu yolun en kutlu yolcusudur insan. Hedefe varabildiği kadardır insanlığı. Bu yol düzdür ve engebesi yoktur. Yola engeli koyan da diken döşeyen de yine kendisidir insanın. Bunun nedeni ise en büyük hastalığımız olan hasettir. Keşke bize verildiği gibi bırakabilseydik dünyayı. Hani derler ya, “nasıl bulmak istiyorsanız öyle bırakın” diye, işte bunu başaramadık maalesef. Çocuklarımıza güzel bir dünya, engelsiz bir yol bırakmak varken; sözlerimizle, eylemlerimizle talan ettiğimiz bir bahçeyi miras olarak bırakıyoruz. Hem kendimizden hem de geleceğimizden eksilterek yaşıyoruz hayatı.

***

Son yarım asırda Erzincan, Dinar, Afyon, Ceyhan, Adana, Gölcük, Yalova, İstanbul, Bingöl, Van, Sivrice, Elazığ ve Malatya’da yüreğimiz sallanıp acıya beşik olurken, bugün de İzmir’de yanıp kavrulduk. Acının tarifi yoktur ancak hikâyesi kalır zihinlerde. Yıllar sonra bile anlatıldığında iki damla eşliğinde sızlatacaktır yüreği.

Sözün bittiği yerde söylenecek her söz lafügüzaf olur. Hiçbir şey yapamadığımız yerde susarak acıya ortak olmak düşer payımıza. Depremin ve ölümün adresi yoktur, ateş almaya gelmişçesine ansızın gelir ve yüreğimize ateşini bırakıp gider. Geriye ise acısı ve taziyesi kalır. Hüzzam makamında ağıtlar yükselir göğe yüreğimizden. İşte bu dem suskunluğumuzda dua biriktirip açıp avucumuzu Yaradan’a sığınmak serinletir yüreğimizi.

Şimdi gün, yaraları sarma günüdür. Kanayan yaraya çomak sokmak er kişinin harcı değildir. Altta kalanın canı çıkıyor ancak üstümüzde birileri tepinmeye devam ediyor. Onlar tepindikçe canımız daha çok acıyor. Alttan cılız bir ses ile “Durun artık, bitmediniz gitti.” diyerek feryat ediyoruz ama sesimizi duyuramıyoruz. Acımıza ortak olamıyorsanız bari susmayı deneyin diye bir not düşüyor hayatın duvarına. Acının dini, dili, ırkı, görüşü ve siyaseti yoktur. Acı, sadece acıdır ve acıtır. Sadece ve sadece rengi vardır acının, o da karadır.

Neyin derdini kuşanıyor insan. Gözyaşını silmek dururken gözyaşına sebep olmak acımızın dozunu arttırmaktan öte bir şeye vesile olmuyor. Devlet ile millet el ele vererek bu acıya ortak olurken destek olanlara gönülden selam olsun.

Bu depremden ders çıkaramayanların zihinlerinde bir deprem yaşayıp insan olduğunu hatırlamalarını tavsiye etmekten öte söz kalmıyor dilimizde.

Buse’nin “Köpekleri salın ben kedi sesi çıkarayım” sözleri boğazımızda düğüm düğüm oldu. Bir parmağa tutunarak yaşama sarılan Elif, mucizesi olurken depremin, en hüzünlü güzelliğimiz olarak kalacak hafızalarımızda.

Şer diye düşündüğümüz acıların hayrımıza vesile olması umudunu gönlümüzde diri tutuyoruz. Birliğimize vesile olacak acılardan ders çıkarabildiğimiz müddetçe insan olur ve insanlığımıza sahip çıkarız. Bugün acıya ortak olanlar yarının gülüşlerini paylaşabilir.

Beraber ağladığımız gecelerin aydınlığında birlikte gülebilmek umuduyla…

Teşekkür:

AFAD, UMKE, JAK, Kızılay, İtfaiye ve STK’ların arama kurtarma birimleri canlarını hiçe sayarak yaşam ile aramıza köprü kurarak gizli kahramanlarımız olarak bu tarihin şanlı sayfalarındaki yerlerini aldılar. Gönülden teşekkür onlar için.

Bugün “Gün, birlik olma günüdür” bilinciyle kenetlenen aziz milleti tarih bir kez daha ayakta alkışlamaktadır.

En büyük teşekkür ise bu Aziz Millete...

Rabbim bu milleti tüm acılardan korusun inşAllah.