Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2402.32
BIST 100
10163.95
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Nisan 2024

Sadece Faiz Oranıyla Ekonominin Makro Dengeleri Kurulabilir mi - 1

Sayın Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanı olmasıyla ekonomik dengelerin kurulması bağlamında iki enstrüman kullanılmaya başlandı.

1) Parasal sıkılaştırma,

2) Faiz oranının artırılması

Her iki enstrümanın uygulamaya konulmasıyla piyasalarda ve ticari/sınai faaliyetlerde etki/tepki sonuçları baş göstermeye başladı.

Uygulanan yeni politikaların temel amacı, nihai hedefi aslında enflasyonu da düşürmek idi.

Piyasaların Yeni Politikaları Karşılaması

Faizin artırılması ve parasal sıkılaştırma mukabilinde aslında döviz piyasasının ateşinin sönmesi dolayısıyla kur fiyatının düşmesi gerekirdi. Ancak öyle olmadı. Altın ve Borsa beklendiği şekilde tepki verdi.

Döviz kuru, faiz artırımına rağmen artmaya devam etti.

Beklenen sonuç olmayınca; üretmek için ithalat yapmaya muhtaç olan Türkiye ekonomisinde; kurların yükselmesinin etkisiyle maliyetlerin artması ve fiyatların yükselmesi sonucunu verdi.

Türkiye Ekonomisinin Paradoksu

Türkiye’nin olagelen yapısal en önemli sıkıntılarından biri imalatının ithalata bağlı olmasıdır.

Bu yapısal sorun cumhuriyet tarihimiz boyunca her zaman olmaya devam etmiştir. Hiçbir hükümet özellikle bu sorunun çözümü için bütünsel bir akıl” ve “tümden gelimden tümevarıma” kadar ki aşamaların tamamını çözümleyen bir yöntem ve teşvik programı uygulamaya koyamamıştır.

Cumhuriyet tarihinin en başarılı programı olarak gördüğüm; 2012 yılında uygulamaya konulan “Yatırım Teşvik Programı” konusal spesifik teşvikten ziyade genel teşvik unsurlarını taşıyan bir destek programı.

Spesifik olarak değerlendirilebilecek büyük yatırımlar, söz konusu programda stratejik değerlendirilse de konu itibariyle ithal ikame yatırımlara yönlendirmediğinden cılız kalmıştır.

Türkiye’nin bu yapısal sorununu çözmesi halinde döviz ihtiyacı maksimum olmayacağı gibi; olası döviz artışlarında ihracatını daha da artırmak gibi olumlu sonuçlarla karşılaşacağı açık ve nettir.

Türkiye ekonomisinin bu yapısal sorunun çözümlerini değerlendirmek üzere birçok yazı geçmişte kaleme almıştım.

Bu sorunun çözümü başlı başına ele alınması, değerlendirilmesi, desteklenmesi, konu payları ve paydaşları ile bütünsel yaklaşım sergilenmesi gerekmektedir.

Türkiye, bu sorununu çözmediği sürece; dövize sahip olduğundan daha fazla ihtiyaç hissetmeye, dış ticaret açığı vermeye devam edecektir. Bu aynı zamanda Türkiye ekonomisin ekonomik savaşlara zemin hazırlamasına da sebep olmaktadır.

Başka bir ifadeyle; bu yapısal sorun, Türkiye’nin en yumuşak karnı olmakla beraber başka birçok yapısal problemin de ortaya çıkmasına sebep olmakta ve enerji kaybına yol açmaktadır.

Sınai ve Ticari Hayattaki Sıkıntılar

Sayın Şimşek ile başlayan sıkılaştırma ve faiz artırımı, piyasada nakit darlığına sebep olmuştur. Zaten amaçlanan temel neticelerden biri de buydu. Ancak bu politika diğer taraftan sınai ve ticari aktörlerin sıkıntı yaşamaya başlamasına sebep olmuştur.

İşletmeler yabancı fon kaynağı bulamamaya başlamış; kredi muslukları kapanmıştır. Bu durum zamanla işletmelerin ve şirketlerin finans yapısını bozmuştur.

Bu durum; ticari ve sınai hayatta maalesef konkordato ve iflaslara sebep oluştur. Haliyle domino taşı etkisi kapsamında özsermaye ile çalışan işletmeler dahi sıkıntılarla karşılaşmaktadır.

Kısa vadede bu sorunun çözümü ticari kredilerin açılmasıyla atlatılabilecek bir durumdur ki; bu sefer faiz oranlarının yüksekliğinden dolayı yabancı fonun kullanılamaması sorununu baş göstermektedir.

Bu sıkıntı, ticari kredilerin belli oranda “işletme faaliyetlerinde kullanılmak şartıyla” faiz yükünün belli bir kısmının hazine tarafından desteklenmesi, bununla beraber kullanılan ticari kredinin sıkı takibi, aksi bir durumda yaptırım uygulanmasıyla bu sorununun aşılabileceği yaklaşımları dile getirilmektedir. Ancak bu durumun da bütçeye yük getirmesi söz konusu olmaktadır.

İşletmelerin fon bulamamasının devam etmesi halinde ekonomik büyümeye olumsuz yansımalarının olacağını da unutmamak gerekir.

Bir sonraki yazımızda çözüm yollarını irdelemeye çalışacağız.