Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Kasım 2016

Adını koymakla her şey bitmiyor

Türkiye bir sistem değişikliğine odaklandı. Bütçe'den önce veya sonra bu değişiklikler Meclis'e gelecek ve öyle görülüyor ki hızla da geçecek. Hani geçen yazıda 'Hızla gelecek, ama hızla geçer mi? diye sormuştum ya. Yani hızla geçmesi daha muhtemel. Kulislerden yansıyanlara göre hem MHP içinde hem de AK Parti içinde ciddi sıkıntılara rağmen bu değişiklik Meclis'ten kolaylıkla geçecek. En azından bu konuda sıkıntı çıkmayacağı garantisi var. Ardından referanduma gidilecek. Bu bölüm tamamlanacak. Referandumun geçmesi ile Türkiye sistem tercihini yapmış olacak. Millet görevini yapmış olacak.

Anayasa'ya 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi' veya 'Başkanlık Sistemi' ibaresini koymakla her şey bitiyor mu? Bu kadar kolay mı? Bu kadar kolay olsaydı zaten bugüne kadar geçmez miydi? Geçerdi.

Asıl iş referandum sonrası başlıyor. Devletin bütün kurumlarının referandumdan geçen sisteme göre tekrardan oluşturulması gerekecek. Yani yeniden bir devlet inşa etmemiz gerekecek. Yıllardır Parlamenter sisteme göre dizayn edilmiş bir devletin bütün kurumlarının ona göre dizayn edilmesi gerekecek. İşte asıl iş, asıl uğraş o zaman başlıyor. Adına ne derseniz deyin ister 'Başkanlık' ister 'Cumhurbaşkanlığı' sistemi bu değişiklikler olmazsa dağ fare doğurur.

Hakikaten 1920'de küllerinden yeniden doğan bir milletin o dönemde elde kalmış imkanlarla kurduğu bir devlette elbette eksiklikler, hatalar olacaktı. Zaten oldu da. Uzun süre istihbarat teşkilatı bile iç istihbarattan öteye gidemedi. Kurulduğunda da ABD'ye veya başka yerlere bağlı kaldı. Maaşlarına kadar.

Öyle veya böyle 1920'lerde kurulan sistem bugünlere gelmiştir. Bundan ilerisine götürecek durumu da yok. Bütün müesseseleri ile yok. Sistem değişikliği de o nedenle lazım. Koalisyon dönemleri haricinde adına Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı deyin zaten fiili olarak uygulanmış. Artık bu sistemin bütün kurum ve kuruluşları ile hayata geçirilmesi gerekiyor. Yani müesseseleşmesi gerekiyor. Kişilere bağlı kalmaması gerekiyor.

Bu aşamada en önemli tehlike Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı sisteminin adının koyulup yani Meclis'ten ve referandumdan geçtikten sonra bu sisteme göre devleti dönüştürülememesidir. Bu başarılamazsa en kıza zamanda o takdirde geriye de dönüşümüz çok zor ve toparlanamayız. O nedenle bir an önce sistemin adının konulup asıl olan bu sistemin bütün kurum ve kuruluşları ile oluşumunu sağlamak gerekiyor.

Mesela Anayasa Mahkemesi, Yargıtay'ı Danıştay'ı, Sayıştay'ı, Adalet Bakanlığı ile bütün yargının bu sisteme adapte edilmesi kaçınılmaz.

Güçlü bir parlamento oluşumu sağlanması lazım. Bugünkü yapısı ile devam ettiremezsiniz. Parlamentoyu yeniden Başkanlık Sistemine uygun yapılandırmanız gerekmektedir. Yetkilerini sorumluluklarını iç bünyesini dizayn kaçınılmazdır.

Genelkurmayı, emniyeti, jandarması, istihbarat teşkilatlarının yeniden yapılandırılması gerekecektir. Her kurumun kendi görev alanları, bir biri ile ilişkileri, bir birlerine karşı sorumlulukları, yetkileri etkileri, senkronlarının nasıl sağlanacağı çok önemli.

Anlayacağınız bugün Başkanlık Sisteminin adını koymayı tartışıyoruz. Daha kurum ve kuruluşlarının oluşumu konusunda en az 2-3 yıl daha işimiz var.

Zaten bütün kilit noktada orada yatıyor. Adını koyup müesseselerini koyamadığımız bir sistem Türkiye'yi ciddi sıkıntıya koyar.

Şimdilik kalın sağlıcaklau2026