Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.67
Gram Altın
2404.57
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Nisan 2024

​AK Parti, AK Parti'ye yenildi

“Demokratik kurumların gelişiminde üç büyük kilometre taşı bulunmaktadır: Oylama yoluyla kamusal kararlara katılma hakkı, temsil etme hakkı ve muhalefet yapma hakkı.”Robert A. Dahl ( Siyaset bilimci)

Türkiye, bir demokrasi sınavını daha başarıyla tamamladı. Bu sınavdan başarıyla çıkan belediye başkanlarını tebrik ediyorum.

Halkın iradesi bu seçimde, 14 Mayıs seçiminden farklı oldu. Halk, Ak partinin konumunu hem iktidar, hem muhalefet olarak belirledi.

Halk bütün kurguları alt üst etti, anketlerin tahminleri yerle bir oldu. Herkesin bir hesabı varsa, halkın da bir hesabı var sonucu çıktı. Seçimin sosyolojisi de psikolojisi de çok farklı gelişti. Türkiye siyaseti bu tür şaşırtan sonuçlara alışkın. Geçmiş yıllarda da halk bu tür sandık sonuçlarını iktidar ve muhalefet partilerine tecrübe ettirmiştir.

Bu seçim sonuçları ilgili söylenebilecek kısa ve öz çıkarım; Ak partiye, yıllardır oy veren seçmen sarı kart gösterdi. Sebep ve sonuçlarını tahlil etmek birkaç köşe yazısına ancak sığabilir. Ancak 31 Mart’ta çıkan sonucun belirleyicisi sandığa gitmeyen Ak Parti seçmenidir. Bu sonuç bir bitiş değil, belki de bir dönüm noktasıdır.

Ak Parti sonucu iyi analiz edip gerekli müdahaleleri yaparsa tablonun tersine dönme ihtimali her zaman mümkün.

Herkesin konuştuğu ve tartıştığı şey CHP veya diğer partilerinin ne kazandığı değil, AK Parti'nin niye kaybettiğidir.

Peki ne oldu da AK Parti en sağlam kalelerini kaybetti. Tabi ki her seçimin belirleyici faktörleri oluyor. Ekonomik, siyasal, toplumsal, bölgesel ve kişisel. Sanırım bunun ilk cevabı, boşalan tencereler diyebiliriz. Çünkü Genel seçim öncesinde ‘seçim ekonomisi’ uygulanmıştı. Yerel seçim öncesinde uygulanamadı. ( Mehmet Şimşek faktörü )

Demirel’in meşhur sözü herkesin dilinde pelesenk oldu. “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur"

Sekiz ay önce yapılan genel seçimlerde yüzde 52 ile Cumhur İttifakı seçim kazanmışken ne oldu da CHP, ittifaksız ve darmadağın görüntüsü ile bu başarıyı nasıl yakaladı.

Siyaset analizi yaparken matematik kısmı sıkıcı gelebilir. Ama Ak partinin kaybetme sonucunu rakamlar ele veriyor. Öncelikle, 2024 yerel seçimlerinde katılım oranı yüzde 78,5 güncel rakamlara göre sandığa gitmeyen yüzde 30 civarı bir kitle var ve bunun neredeyse tamamı Ak Parti seçmeni.

2019 Yerel seçimleri baz alındığında bu tablo kesin cevap vermiş oluyor.

-Ak parti 2019 oy sayısı: 20.584.029

-Ak parti 2024 oy sayısı: 12.502.115

-Chp 2019 oy sayısı: 12.868.815

-Chp 2024 oy sayısı: 13.983.928

Seçim sonuçlarının CHP için de sürpriz olduğu aşikar. Doğrusu aday profillerini görünce bunun çok da tesadüf olduğunu düşünmüyorum. CHP, Ak partinin 2002 dönemini kendine uyarlamış, adaylarını korkmadan, çekinmeden, risk alarak değiştirdiler. Özellikle kadın ve genç isimlerle kazanmayı ön gördüler. Şehir şehir büyük mitingler yapmadılar. “Ru be ru” yani yüz yüze, dokunarak, konuşarak metodunu uyguladılar. Özellikle İstanbul İlçe adayları örnek olarak Tuzla ve Üsküdar adayları bunu sahada sessizce yaptılar. Ve Ak partinin en önemli kalelerini aldılar.

CHP 2019 Yerel Seçimlerin de, İstanbul ve Ankara adayları ile klasik CHP profilini değiştirmişti. Bu konuda cesur adımlarıda Kılıçdaroğlu atmıştı. Peki ne oldu da CHP sahil kentlerinden Anadolu içlerine, Karadeniz’e doğru uzandı. Türkiye sosyolojisinde , çağdaşlığı sahil kesimleri temsil ediyor. CHP bu dar mıntıkanın dışında siyaset yapma alanı bulamamıştı.

Ancak Menzil’in kalesi Adıyaman’da, muhafazakarlıkları ile meşhur Amasya’da,

Kütahya’da, Kastamonu’da, Balıkesir’de, Uşak’ta, Manisa’da, Tokat’ta ne oldu?

Bugün muhafazakarlığın başkentlerine kadar altı oku götürmüş oldu.

Tüm bunlar bir dönüm noktası mı? Yoksa milat mı olacak hep birlikte göreceğiz.

CHP tüm bu başarının tek başına sahibi değil. Özellikle İstanbul başta olmak üzere birçok metropollerde “Kent uzlaşısını uyguladılar. Millet ittifakı yoktu ama Millettin ittifakı vardı.” Bazı cemaat ve gruplarında tercihi CHP oldu. Velhasıl CHP kazanmadı, Ak partiye kaybettirdi. Hem de kendi seçmenin, eliyle, desteğiyle...

Moral üstünlüğü CHP ‘ye geçmiştir. Bugüne kadar kaybetmeyi öğrenmiş olan CHP başarı ve zaferi yönetmeyi başarabilecek mi? Verilen emanet oyların gerçek sahibi olmayı başarabilecek mi. Önünde ciddi ve büyük sınavlar mevcut.

Ak Parti, 22 yıldır bu kadar ciddi bir yenilgi almamıştı. Bu yenilginin birçok sebebi var. Başta ekonomi olduğunu söyledik. Belki de en önemli etken aday tercihleriydi. Sonuçta belediye başkanları hükümette görev almayacaklar yerel hizmette bulunacaklar. Ekonomi sebebiyle iktidara sarı kart gösterilecekse onu Genel Seçimde gösterebilirlerdi.

Ak Parti, aday seçiminde eski ve mevcut adaylarda ısrarcı oldu. Seçim kampanyasını Cumhurbaşkanı tek başına sürükledi. Adaylar rehavet ve aşırı özgüven içindeydiler ( bunu tüm adaylar için söylemiyorum. ) Adaylar kampanyalarına özenmediler. Slogan üretmekte dahi yorulmadılar. Ciklet falları gibi komik basit, adayların isimlerine göre yuvarla gitsin. Dijital kampanyaları yürütemediler. Reklam stratejisi zayıf kaldı. Nerdeyse hiç görmedik. Sosyal medyada sadece maskeli trol hesaplarla çalışma yapıldı bu da halkta, ters tepki yaptı. Tüm seçimi İmamoğlu’na endekslediler. Oysaki; Ak Parti son haftalarda bir şarkı ile 2/3 puan daha alabiliyordu. Bu kampanyayı yürütenler aldıkları paraları hak etmemişler.

Ak Parti’nin kaybetme sebeplerinden biri de reformcu kimliğinden uzaklaşmış olmasıdır.

MHP ile olan ittifaktan sonra reformcu ve yenilikçi tutumu değişti. Bu tutum Kürt seçmeni CHP ‘ye itti. Muhafazakar Demokratlıktan, Milliyetçi ve Atatürkçü kimliklere kaydı. Bu durum parti içinde farklı kliklerin oluşmasına sebep oldu. Bu sebebin sonucu olarak Külliye ve Genel Merkez çatışmasını körükledi.

Ak parti, yola çıktıklarını yol da bulduklarına değiştirdi. Kimlik bunalımı, kan ve ruh kaybının en büyük müsebbibidir. Kan kaybını bir şekilde telafi edersiniz, ama kaybolan ruh artık kolay kolay gelmez. O ruh’a daha önce mahallene söveni getirip rehber edersen ruh boğulur gider.

Yazacak çok şey var. Önümüzdeki hafta daha kapsamlı devam etmek dileğiyle. Seçimin ülkemize huzur barış ve kardeşlik getirmesini diliyorum.