Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2400.34
BIST 100
10336.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Eylül 2014

ALLAH'IN KOYDUĞU HÜKÜMLERE UYMAKLA YETİNİN!

Ebu Sa'lebe El-Huşeni'den:

u2013 Allah bazı farzlar koydu. Siz onları zayi etmeyin (eksiltmeyin). Bazı sınırlar koydu, bunları da aşmayın.

Bazı şeyleri haram kıldı, onlara yaklaşmayın.

Bazı şeyleri de unutmaksızın, bilerek (hükümsüz/mutlak) bıraktı. Onları da (farz mı, haram mı? diye didikleyip) araştırmayın.

(Darekutni/Rada 4; Rezin)

* * *

u2013 Allah'ın kitabında helal kıldığı helaldir. Haram saydığı haramdır. Sessiz kalıp hüküm koymadığı şey de afiyettir. Allah'ın verdiği afiyeti kabul edin. Çünkü Allah, hiçbir şeyi unutmuş değildir. (Hükmünü beyan etmediğinde sizin için rahmet vardır.)

(İbn-i Kesir)

* * *

İslam dininin ana kaynakları kitap ve sünnettir. Kitap ve sünnette konulmuş olan hükümler açıktır.

Allah bazı dini konuları farz kılmıştır. Müslüman kendisine farz kılınan hükümlere hiçbir eksiltme yapmadan uymaya çalışmalıdır.

Allah bazı konularda da sınırlar koymuştur, bu sınırların aşılmamasını emretmiştir. Müslüman, haddini bilmeli, sınır ihlali yapmamalıdır.

Allah bazı şeyleri haram kılmıştır. Müslüman bu haramlara yaklaşmamalıdır.

Dinde bazı konular ise, Allah tarafından bilerek mutlak bırakılmıştır. Hükmü verilmemiştir. O gibi konuları da müslüman haram mıydı, helal mıydı diye didikleyip araştırmamalı, mutlak bırakılmasını kendine bir kolaylık ve ruhsat kabul edip ince eleyip sık dokumamalıdır.

Hadiste, Allah'ın hüküm koymadığı konuların, Allah tarafından unutulmuş olmayıp kullara bir afiyet ve rahmet olarak serbest bırakıldığı vurgulanmaktadır. Müslüman Allah'ın bu rahmet ve afiyetini kabul etmeli; daha fazla kurcalayarak kendisi hakkında zorlaştırmaya kalkışmamalıdır.

Allah'ın mutlak bıraktığı hükümleri inceden inceye sorgulamaya kalkışmayıp insanın ilk anladığı şekliyle uygulamaya koyması gerektiğine Kur'an'dan bir misal:

Cenab-ı Hak, Hz. Musa zamanında, İsrailoğullarından bir inek kesmelerini istemişti. Bu emir, sıradan bir ineğin kesilmesiyle kolay bir şekilde yerine getirilebilirdi. Ama İsrailoğulları kolay yolu terkettiler. Verilen emri sorgulamaya ve didiklemeye başladılar. Nasıl bir inek olsun, rengi ne olsun, görüntüsü nasıl olsun? gibi sorular sordukça, kesmesi emredilen ineğe özel vasıflar konuldu.

Sıradan kesilecek bir inek, çok özel nitelikleri olan bir ineğe dönüştü.

İsrailoğulları, bu ineği arayıp tarayıp çok zor buldular. Bulunca da sahibine büyük bir bedel ödeyerek pahalı bir fiyatla satın almak zorunda kaldılar. Allah'ın mutlak ve serbest bıraktığı bir hükmü, yersiz ve gereksiz sorularla kendilerine zor ve müşkil hale getirmiş oldular.

İşte Allah'ın hükmünü belirlemediği konularda, müslümanlar, İsrailoğulları gibi hareket etmemelidirler. Hadiste dikkate verilmek istenen bu noktadır.

Efendimiz, Allah'ın hükmünü belirlemediği konuların, müslümanlarca sorgulanıp ille de bir hüküm konmasına sebep olunmasını hiç istemezdi. Bu sebeple ashabını soru sormak konusunda sık sık uyarırdı. Medineli sahabeler, bu sebeple Allah Resulüne rahatça soru soramazlardı. Medine dışından birilerinin gelip te Allah Resulüne soru sormalarını merakla ve heyecanla beklerlerdi.

Allah Resulünün, soru sormaya getirdiği bu sınırlama ve yasaklama, dinin öğrenilmesine engel olmak için değildi. Bilakis, insanların gereksiz ve yersiz, hatta densiz sorular sorarak, dinin mutlak ve serbest bırakılmış hükümlerini kendilerine zorlaştırmalarını, yaşanması güç hale getirmelerini önlemek içindi.

Nitekim Efendimiz, bir keresinde, maddi gücü ve sağlığı yerinde olanların hacca gitmeleri gerektiğini ifade buyurmuştu. Bu ifadede hac miktarı mutlak bırakılmıştı.

Ömürde bir kere gidilmesinin yeterli olacağı, ifadenin genel akışından anlaşılıyordu. Ama sahabenin biri, bu anlama ile yetinmedi. Hükmü kesinleştirmek istedi. "Her sene mi ya Resulallah?" diye bir soru sordu. Efendimiz bu soruya cevap vermedi. Sahabe sorusunu yineledi. Efendimiz yine sustu. Sahabe ise sormaktan geri durmadı. Efendimiz, sonunda, ashabını böyle davranmaktan, böyle yersiz sorular sormaktan menetti. "Evet, her sene desem, hac her sene üzerinize farz olurdu. Buna ise, siz güç yetiremezdiniz." buyurdu.