Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Temmuz 2021

Anlatmam derdimi

Üzüntü, hastalık, sorun, kaygı, ağrı ve ur gibi anlamlara gelen “dert” kelimesini bilmeyen, kullanmayan yoktur. Yoktur da kaç kişiye derdimizi döker, içimizi açarız? Kime derdimizi yanarız? Evet, dertlerimizden yakınırız ama gerçek dostu bulduğumuzda. Dert çok, dost yok, dedi.

Şimdi derdini yanacak dostunu bekliyordu. Yüzünden hüzün akıyordu, oldukça da yorgundu. Gözler uykusuzluktan, gönül yalnızlıktan, ruhu sıkıntıdan tarumar olmuştu. Derdini yanamamışsa bir kalp, ağrır, incinir, tekler… Böyle hâl içindeyken bir mesaj aldı: “Dinlemek isterim, bilirsiniz ki iyi dinleyiciyimdir.” Günler ağır ağır düşüyordu göğsüne, sıkışan göğüs kafesinde kalbinin ritmi bozuluyor, gönlünden geçenleri diliyle aktaramıyordu. Neye yarar ki anlatmak… İnsan derdini yanmalı, derdini yakmalı ve o ateş içinde erimeli, dedi. Bir de anlatmak her zaman dil ile olmaz ki. Hâlimiz yeter ya, hâlimizi okuyacak yok mu, dedi.

Hâlimizi okuyacak ve bize hâl diliyle konuşacak dost gerek. Kayalıkların dibinden fışkıran buz gibi suların dilini çözen gerek, gökyüzünde süzülen göçmen kuşların hasretini anlayan gerek, bir er mektubunun kokusunu ve zarfında kalan dudak izinin nemini bilen gerek, bir ananın göklere kaldırdığı nasırlı ellerinde sunulan duaları gören gerek, mahpushanelerin taş duvarlarında sırlanan ve meydanlarına dökülen dertleri yaşayan gerek, toprağa diz vuran yiğitlerin naralarını duyan gerek, kar yağışının ahengini, yağmurun sesini, toprağın kokusunu, gökkuşağının rengini, geceleri mehtabı, yıldızları, tenhalığı ve bir gönlün kırgınlığını bilen gerek… Yoksa neye yarar anlatmak, neye merhem olur dinlemek? Merhem; çaredir, iyileştirmedir. Zamanla geçmiyor mu tüm dertler? O zaman sabır en iyi merhemdir, dedi ve sabır sürdü ağrıyan yanlarına. Sabrı sadrına sinmişti.

“Anlatmam derdimi dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz”

Âşık Veysel’in her dizesinden süzülen şifa, kalbine iyi gelmeye başlamıştı. Dertsiz insan azdır, yok demek olmaz ama derdiyle tanışmamış insan vardır belki de. Dert ile kemâle erer insan. Bazen derdiyle baş başa kalmalı insan. “Hoş geldin derdim!” diyen insan var mı ki? Kimi zaman farkında değiliz, o gizli perdenin ardını sezemiyoruz. Aslında başımıza gelen her dert, yüceler yücesinden gönderilen mektup değil midir? Kaç kişi bu mektubu okuyup anlayabiliyor? Kaç kişi kendisinin muhatap olduğunu hissedebiliyor? Sorular üstüne sorular… Derken uzaklardan bir telefon geliyor, hâl hatır… Ne güzeldir bir dostun hâlinizi sorması. İşte müthiş bir söz tam da kalbine konuyor insanın: “Bir dostun hâlinizi sorması doktora bedeldir, şifadır” Şifayı bulduğunu veya derdini yanacak dostunu bulduğunu düşünerek açılmıştı. “Uzaklar yakın olsun, sevenler sevdiğine kavuşsun” dedi dostuna. Telefonun ucundaki dostundan sıradan sözler değil de şifalar dökülüyordu: “Kalpten ve samimice dilenen bir duanın en yüce makama arz edilişi bile umuttur, neşedir. Tüm hüznü alır götürür, içinizde serin serin rüzgârlar eser, dertleriniz de uçar gider.” Yine Âşık Veysel’e sarıldı, kalbiyle dinlemeye başladı:

“Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz”

Sabır sürüyorum ağrıyan yanlarıma, gece gündüz sabırla şifa buluyorum. Sabır kalbimizde umuttur, kalbimizde sürurdur, derdimiz sabırla geçer ve maksudumuza sabır gemisiyle kavuşuruz, dedi. İçinden konuştu: Anlatmam derdimi, anlatamam sabrımı görmeyene…