Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2434.87
BIST 100
10036.31
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Temmuz 2023

Barış yurduna hareket

Okuyan ve okudukları üzerinde düşünen her insanda, belli bir zaman geçtikten sonra, ilmi, fikri ve edebi bir kabiliyet teşekkül eder. Hele ki bu insan önemli bir fikir adamının tedrisatından geçmişse bu durum, kendisini daha da iyi hissettirir. Temel Hazıroğlu bu müstesna isimlerden biridir. Uzun yıllar Sezai Karakoç’un ‘’Diriliş’’fikirlerinden beslenmiş, yakınında bulunmuş, derdi olan bir şahsiyettir.

Hızıroğlu, siyasal, ekonomik ve toplumsal sorunlara ilişkin çeşitli gazete ve dergilerde makaleler ve kitaplar yazmıştır. En son kitabı İz Yayıncılık’tan ‘’Barış Yurduna Hareket-Yüceliş Manifestosu’’ üst başlığıyla çıktı. Kitap 5 bölümden oluşup yaklaşık 200 sayfadır. Kitapta, berrak bir dil, akıcı bir üslubun yanı sıra yer, yer soyutlama gücü yüksek ifadeler kullanılmıştır.

‘’Tabiat ve hayat âdeta büyük bir sanatçı gibi canlı ve cansız varlıkları şekillendirmekte, onlara kendilerine has bir öz vermektedir. Tabiat ve hayatın büyük bir mühendis gibi çalışması, insan vücudundaki sistemler yığını, kâinattaki ahenk ve planlamalar hep bir yaratıcı ve yöneticiye işaret eder. Doğadaki seslerin âdeta müzik ziyafeti çekmesi, meyvelerin ve her türlü şeylerin mis kokular yayması da öyledir. Sonuç olarak tabiat ve hayat yüce Yaratıcı ve Yöneticinin iradesini gerçekleştiren bir vasıta olmaktan başka bir şey değildir. O yüzden de hayat O’na doğru bir yolculuktur.’’

Hazıroğlu, ahlak konusu üzerinde önemle durur: ‘’Ahlakı temel alan kişi doğasına hakikate bağlanması ile aynı zamanda vicdanı temel almış olur, böylece yüce gönüllü olmanın ötesinde hem bağışlayıcı hem de insanlık savaşçısı hâlini alır.’’ Aslında bugün insanlığın yaşadığı düşünce ve ahlak krizini yeniden ele almak için Hazıroğlu’nun bu ifadesinin önemli bir vurgu olduğunu düşünüyorum.

Kitapta çok önemli bir uyarı niteliğinde gördüğüm 75.ci sayfada şöyle der: Mazlum halklar, büyük paralarla eğitim için Batıya gönderdiği kendi çocuklarının bizatihi kendi ülkesi, halkı, kültürü, değerleri ve halleri üzerine akademik çalışma yapma, bir tür kendi parasıyla kendi aleyhine istihbarat yapma durumuna düştüklerinin farkında bile değiller. Oysa asıl yapılması gereken şey bu tip fikri bir casusluk değil, bilakis Batıyı anlayıp analiz etme ve kendini güçlendirme çabası olmalıdır.’’

Hazıroğlu, kitabın 97.ci sayfasında acı ama gerçek bir tespite bulunmuş: ‘’Bu çağın ilerisinde bir İslam var ve ortada duruyor. Ancak ve maalesef bu çağın gerisinde de bir Müslüman tipi ve o da ortada duruyor.’’

Hazıroğlu, tarihi bugünün şartları içinde anlamlandırmamız gerektiğini şöyle savunuyor. ‘’Tarihi reddedip ondan kopmak insanı zayıflatır ve kendine yabancılaştırır. Tarihe sığınıp orada kalmak ise insanı acizleştirir ve zamana yabancılaştırır.’’

Ayrıca Hazıroğlu, ekonomik, siyasal ve tarihsel süreklilik arz eden, modernleşmeyle ortaya çıkan meseleleri ele almıştır. İnsanı temel alan bir ahlak anlayışıyla ‘’yeni ve başka bir dünyanın mümkün ve gerekli olduğunu’’ savunmuştur. Hatta sadece savunmakla kalmamış aynı zamanda çözüme dair ciddi teklifler sunmuştur.

Bu bakımdan ‘’Barış Yurduna Hareket-Yüceliş Manifestosunu’’ dikkatlice okuyanlar; Temel Hazıroğlu’nun bazı ifadelerinin hayatımız üzerinde bir projektör gibi gezdiğini, pek çok mesele üzerinde titizlikle durarak hastalıklarımıza isabetli teşhisler koyduğunu ve bunların tedavi yollarının gösterildiğini göreceklerdir.