Dolar (USD)
32.21
Euro (EUR)
34.92
Gram Altın
2524.96
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Ağustos 2020

Beyrut

Beyrut’u yaktılar.

Ciğerlerimizi yaktılar.

Dün Beyrut, Osmanlı’nın İzmir’i idi.

Bugün Beyrut bize Arjantin’den, Şili’den bile uzaktır.

Beyrut; Selçuklu, Eyyubi, Memluk, Osmanlı dönemleriyle Türk Bayrağı altında Anadolu şehirlerinden daha uzun kaldı.

Geçtiğimiz günlerde Ermeni bir televizyoncu, Türklere, Türkiye’ye hakaret edince, Beyrut sokaklara döküldü, ellerinde Türk Bayraklarıyla “Erdoğan, Erdoğan, Erdoğan, Türkiye” haykırdılar.

Her ne kadar bazılarımız Araplara kin, nefret doldurulup, Suriyelilere ateş püskürse de Arap sokağı Türk sevgisi doludur.

Tunuslu, anketlerde “ikinci vatanım Türkiye” der.

Bosna’da, Üsküp’de, Kosova’da, Arnavutluk’ta, Balkanlarda minberlerde hâla bizim yeşil sancağımız asılıdır.

Balkan coğrafyasında “Müslüman olana” halâ “Türk oldu” denilir.

Bosnalının gözleri ufuklarda Türk’ü bekler.

Fas’a gittiğimde, gümrük girişinde, bir çok milletlerden kafilelerle beklemekteyken, Türkiye kafilesi kapılar sonuna kadar açılıp, öncelikle buyur edildik.

İsrailliler bakakaldılar.

İstiklal harbinde Pakistanlılar küpelerini, yüzüklerini bize gönderdiler. 500 bin lira idi. O paranın savaştan kalan 450 bin lirasıyla İş Bankası kuruldu.

Orta-Asya Müslümanları hakeza İstiklal harbinde yardımlar topladılar, Moskova üzerinden Türkiye’ye gönderdiler. O paralara Rus Lenin ile, bizim Leninler, “Rus yardımı” adını koydular.

Oysa, o paralar, Semerkantlının, Buharalının gözyaşlarıyla nemliydiler.

Biz, o coğrafyalara ne kadar sırtımızı dönsek/döndürülsek de, eski coğrafyamız her adımda alnımıza alnımıza çıkıyor.

Bizde de Kemalist travmanın amnezisi çözülüyor, dünkü yurttaşlarımızla yeniden, bir daha, tanışıyoruz.

Bugün bizim için, Erzurum’la Manisa’nın, İzmir’le Kayseri’nin, Van’la Balıkesir’in nasıl birbirinden farkları yoksa, daha dün, Beyrut, Üsküp, Trablusgarp, Bağdat, Bosna, Cezayir, Kahire bizim için Bursa, Malatya, Antep’ten farksızdılar.

Asırlarca sokaklarında gezindiğimiz, evlerini mesken tuttuğumuz, camilerinde namazlar kıldığımız, bizim şehirlerimizdirler.

Hepsi Türkiye’nin şehirleridirler.

Hâlâ öyledirler.

İngiliz cetveli haritada çizdiği sınırları, gönüllerde çizememiştir.

Beyrut, bunun için ciğerimizi kebap etti.

Beyrut’ta şu anki Lübnan başbakanlık binası, bizim yaptığımız, bırakıp da geldiğimiz askeri kışlamızdır.

Lübnan’da 1115, Beyrut’ta 730 kadar eserimiz var.

Beyrut tren garında hala bizim lokomotifler, bizim vagonlar, bıraktığımız yerde öylece bekliyorlar.

“Acep, geri gelirler mi?” der gibiler.

Sadece biraz tozlanmışlar.

Beyrut, Hiroşima ve Nagazaki’den sonra kül edilen üçüncü şehir oldu.

O’nu, o mel’un eller yaktı.

Rus Oligarkları, Ermeni Taşnakları, Rum Kopilleri, ABD Conileri, İsrail Çıfıtları, İran Şeytanları, elbirliğiyle Beyrut’u ateşe verdiler.

Ama Nemrut’un ateşini gül bahçesine çeviren Allah, dileriz ki, Beyrut’un ateşini de Bağ-ı İrem’e çevirir.

O mel’unlar, Nemrut gibi bakakalırlar.

 
TDV kurban